..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat doğaya eklenmiş insandır. -Bacon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ezgi Yavuz




22 Kasım 2010
Çikolata - 10  
Ezgi Yavuz
Valizimi alıp yürümeye başlıyorum kalabalığın arasında kayboluyorum. Şimdi uçağa binme zamanı. Hoşçakal İstanbul...


:BABH:
Sabah uyandığımda yatağımın başında bir demet papatya görüyorum. Yanında da bir not var. Yataktan kalkıyorum, çiçekleri kokluyorum ve notu okuyorum.

Günaydın!
Bugünün senin için güzel başlamasını istedim. Şunu unutmanı istemiyorum Beren, seni seviyorum ve şu ana kadar sevgimize ihanet edecek tek bir şey bile yapmadım... Sadece senin mutlu olmanı istiyorum, o muhteşem gülüşün yüzünden hiç eksik olmasın.
Ben İngiltere'ye gidiyorum bir iş için. Ve belki sen Fransa'ya giderken yanında olmayabilirim. Bana mail atıp ulaşırsın, seni merak etmek istemiyorum. Gitmiş olsanda hep benimle ol...

Kaan.


Kaan'ın şu yaptığına bir bak. Ona aşık olmamı mı istiyor? O kadar iyi niyetli ki. İyi ki İngiltere'ye gitmiş, yoksa ayrılmak daha zor olabilirdi.

. . .

Üstümü giyinip evden çıkıyorum ve avukatımı arayıp bir buluşma ayarlıyorum. Uzun konuşmalardan sonra bana güzel bir şey söylüyor. Kaan boşanmayı kabul ettiği için yaklaşık iki hafta sonra resmi olarak boşanmış olacakmışız. Ve duruşmalara benim gelmeme gerek yokmuş. Bu güzel haberden sonra sokakta dolaşıp kendim için biraz alışveriş yapıyorum. Gitmeden önce alışveriş yapayım ki, giderken yanımda buraya ait taze şeyler götürebileyim.
Sakin geçen bir günün ardından eve gidiyorum. Pijamalarımı giyip televizyon izliyorum ve bir yandan da kahve içiyorum. Saat 20:27 ve kapı çalıyor. Açıyorum.

-İyi akşamlar, kusura bakmayın rahatsız ediyorum ama Kaan bey bu saatte eşim evde olur demişti.

Hoş giyinimli bir bayan bana gülümseyerek kapımın önünde duruyor.

-Evet, ben eşiyim. Yani eski eşiyim, yani neyse önemli değil, buyrun?
-Ben galeriden geliyorum aracınızı getirdim. Buyrun anahtarı. Bunlarda evraklar.
-Ah, teşekkür ederim.
-İyi akşamlar.
-Sizede.

Kadının başka bir arabaya binip gidiyor ve tam orada, kapımızın girişinin önünde, bahçemizde bej rengi üstü açık bir mini cooper duruyor. Sana hediye olarak araba aldım demişti bende gerçekten bir araba aldı sanmıştım. Bu bir araba değil!
Neyse bu kadar heyecanlanmama gerek yok, zaten bu arabayı kullanmayacağım.
Bunu söyledikten 15 dakika sonra İstanbul'da yeni arabamla tur atıyor oluyorum.
Gece eve geldiğimde saat 1'e yaklaşıyor. Uyuyorum.


Bir kaç gün sonra; Günlerden cuma ve ben yarın gidiyorum. Şu an Defne'nin evindeyim. Az sonra valizimi toplamak için eve gideceğim.
Eve giderken Defne'de gelmek istiyor fakat izin vermiyorum, evimle vedalaşmak istiyorum. Tek başıma.
Bir kaç saat sonra evdeyim ve valizimi toparlarken dolabın kenarında duran çerçevelere bakıyorum. Gözlerim doluyor. Bir mektup yazmaya karar veriyorum, Kaan'a veda etmek istiyorum. Yüzyüze olmasa da.

Kaan,
Yaklaşık 4 senedir birlikteyiz ve bu 4 senenin 2'sini evli olarak geçirdik. Şimdiye kadar bana karşı hiç bir saygısızlığın ya da dikkatsizliğin olmadı ve evli kalsaydık da olmayacağını biliyorum. Sen hep böyleydin, uysal, temiz, saf, insanları incitmekten korkan... Sen hep iyiydin ve hep öyle olacaksın Kaan.
Bu boşanmanın seninle alakası olmadığını tekrar tekrar vurgulamak istiyorum. Bu olay tamamen benimle alakalı ve seni sevmediğim için de değil, sadece evli kalmak için yeterli sebep bulamadığımdan. Oysa sana karşı duyduğum sevgi tarif edilemez. Bunu sende biliyorsun.
Daha çok genciz ve önümüzde çok uzun bir gelecek var. Gelecekte yollarımız birbiriyle kesişir mi bilemem ama ben elimde olduğu sürece seninle olacağım. Değerlisin Kaan, sen herşeyin en güzelini hakeden o insansın, hayatımın en önemli karakterlerinden biri olan o insan.
Kendine çok iyi bak. Seni durumumdan sürekli haberdar edeceğim. Yüzyüze vedalaşmak isterdim, ama olmadı. Olsun, nasılsa tekrar görüşeceğiz.
Hoşçakal.

Beren.



Akşam oluyor. Defne'yle yanyana uyuyakalmışız. Uyandığımda her yerim tutulmuştu.
Kahvaltı hazırlıyorum ve Defne'yi uyandırıyorum. Kahvaltı yaptıktan sonra hazırlanıp çıkıyoruz. Sercan'ın evine gideceğiz ve oradanda havaalanına.
Akşama kadar gülüp eğleniyoruz ve saat 22:00 olduğunda evden çıkıyoruz. Defne ve Sercan'ın işi olduğu için beni havaalanına bırakıp geri dönüyorlar. Saat 22:45, çok az kaldı. Kalabalığın arasında elimde valizlerimle yürüyorum. Sanki biri benim adımı bağırıyor. Arkama bakıyorum, kimse yok. Yürümeye devam ediyorum ve yine duyuyorum sesi. Tekrar arkama dönüyorum ve nefes nefese bana doğru koşan Kaan'ı görüyorum.

-Beren!
-Kaan ne işin var burada? Sen İngiltere'de değil miydin?
-Dün... Dün geldim ve, ve gördüm. Mektubu gördüm. Vedalaşmak istedim, yanında olmak istedim.

Gülümsüyorum. İçimden bir ses Kaan'ın boynuna atlamamı söylüyor ama yapmayacağım.

-Beren, ben, ben seni seviyorum. Hep yanında olacağım. İstediğin zaman benimle olabilirsin.
-Biliyorum Kaan, yanında olacağım.
-Açıkçası Paris için üzülüyorum.
-Neden ki?
-Paris çok güzel ve kibirlidir. Kendinden daha güzel birini kabullenemez ve şimdi onun güzelliğini bile gölgede bırakacak kadar güzel bir kadın, onun üstüne ayak basacak.
-Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bu gerçekten güzel bir iltifattı.
-İltifat değil, Paris rüyaların şehridir ve sen ondan daha gerçek bir rüyasın. Daha güzelsin...
-Kaan lütfen, artık gitmem gerek.

Gülümsüyor. Şu an ona tekrar aşık olmaktan korkuyorum. Elimden tutuyor ve sarılıyoruz.

-Görüşürüz Kaan.
-Görüşeceğiz tatlım, hayatımızın sonuna dek.

Valizimi alıp yürümeye başlıyorum kalabalığın arasında kayboluyorum. Şimdi uçağa binme zamanı. Hoşçakal İstanbul...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çikolata - 19
Çikolata - 18
Çikolata - 17
Çikolata - 14
Çikolata - 15
Çikolata - 13
Çikolata - 16
Çikolata - 11
Çikolata - 7
Çikolata - 5

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sonsuz ve Derin [Şiir]
Sessizliğiyle Konuşan Yalnız Kadın [Öykü]
Elini Tutmuştum... [Öykü]
Bir Yarım Orada Kaldı... [Öykü]
Sen Ben Ol, Ben Sen Olayım... [Deneme]
Çok Geç Olmasın... [Deneme]
Sanada, Banada Mutluluk [Deneme]
Tanıdığım En Kusursuz İnsana... [Deneme]
Kelebek... [Deneme]
Bunun İçin Vardı Hayat. [Deneme]


Ezgi Yavuz kimdir?

yazı yazmak benim için çok önemli. yazmak,paylaşmak demek,yeni yolculuklar demek. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ezgi Yavuz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.