Yaşamak ne güzel şey be kardeşim. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Yavaşça yürüyerek havaalanından çıkıyorum ve gözlerimi etrafta gezdiriyorum. Daha önce İngiltere ve Amerika'da bulunmuştum, o ülkeleride böyle heyecanla karşılamıştım ama Fransa daha farklı. İçimde başka düşünceler var, farklı duygular. Yavaşça yürüyerek bir taksi çeviriyorum ve adama adresi uzatıyorum. Yabancı olduğumu anlıyor ve gülümseyerek başıyla onaylıyor. Yolda ilerlerken etrafıma bakıyorum, kendimden bir parça arıyorum bu mükemmel şehirde. Otelin önüne geldiğimizde adama bir miktar para uzatıyorum ve gülümseyerek geri çeviriyor. Tekrar uzatıyorum ve yine geri çevirip bir şeyler söylüyor. Fransızca bilmediğim için elimden hiç bir şey gelmiyor. Ve teşekkür ederim diyerek iniyorum arabada her ne kadar anlamamış olsada. Otelin büyük ve görkemli kapısından içeri girip danışmadaki sevimli kıza acenteden aldığım kağıdı uzatıyorum. Eliyle asansörü gösteriyor, valizimi alıyor ve 8. kata çıkıyoruz. Kırmızı halı serilmiş uzun koridorda ilerliyoruz. 457 numaralı odayı gösterip anahtarla kapıyı açıyor. Başımla bir hareket yaparak teşekkür ettiğimi anlatmaya çalışıyorum. Valizimi bırakıp anahtarımı veriyor ve gidiyor. Odaya girip valizimi yerleştiriyorum. Valizin bir gözünde küçük bir poşet görüyorum. Açıyorum ve karşılaştığım şey karşısında şoka giriyorum. Kaan ve benim son gittiğimiz tatilde çektiğimiz fotoğraflar. Valizde kalmış olmalı. Tavla oynarken, deve güreşi oynarken, Sercan ve Kaan içki içerken, yemek yerken ve hatta Kaan'ın araba sürerken bile bir resmi var. Poşeti alıp valizin içine koyuyorum ve eşyalarımı yerleştirmeye devam ediyorum. Bittiğinde yatağa atıyorum kendimi. Uyandığımda saat 11.00, dil kursum saat 12.30 da. Üstümü giyinip aşağıya kahvaltıya iniyorum. Çok az bir şey yedikten sonra danışmadaki bayana yaklaşıp derdimi anlatmaya çalışıyorum. -You can help me? -yes, of course? -I want to go to this address. -Well, I call a taxi. -Thank you so much. -It does not matter, lady. Bir kaç dakika sonra taksi geliyor ve binip gitmek istediğim adresi gösteriyorum. Yirmi dakika sonra kursun önündeyim. İçeri giriyorum, orada bir bayana acenteden aldığım bir kağıdı uzatıyorum ve kadın cevap veriyor. -Merhaba, hoşgeldiniz Beren Hanım. Az sonra başlayacağız. -Siz Türk müsünüz? -Evet öyleyim. Kadın o kadar tatlı ki. Sanırım burada kendi ülkemden birini bulmak beni fazlasıyla mutlu etti. -Ah, ne kadar mutlu oldum anlatamam. Kendimi çok yabancı hissediyordum. -Bundan sonra bir süre birlikteyiz. Adım Aslı, memnun oldum. -Bende çok memnun oldum. -Buyrun içeri geçelim. İki fransız öğretmen ile çalışacaksınız. Birlikte ders gördüğünüz 5 bayan daha var. 3 saat sonra kurs bitiyor ve şimdiden bir şeyler öğrendim bile. Otele gidiyorum ve danışmadaki kıza 'Merci pour tout' (herşey için teşekkür ederim) diyorum. Gülümsüyor. Şimdiden çok mutluyum...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ezgi Yavuz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |