640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981 |
|
||||||||||
|
Bir kaç dakika sonra Kaan titreşim gönderiyor. Ardından yazmaya başlıyor. -Beren nasılsın? -İyiyim sen? -Bende iyiyim. Seni özledim. Şu aralar kimse çalışma odama kahve getirmiyor ve beni ne kadar başarılı olacağım konusunda cesaretlendirmiyor. Ev çok boş, otelde kalıyorum. Sen yokken o eve gitmek istemedim. En azından alışana kadar. -Kaan, eve gitmelisin. Geçmişimizden kaçamayız. Orası senin evin. -Bizim evimiz Beren, bizim. -Ama ben artık orada değilim ve ne zaman döneceğimde belli değil. Bu süre içerisinde otelde yaşayamazsın ya? -Alışana kadar yaşayacağım. Yalnızlığı öğrenene kadar. -Yalnız değilsin Kaan. Lütfen böyle yapma. Tam o sırada kapı açılıyor ve Defne'nin geldiğini görüyorum. 'Bonjour madame!' (günaydın hanımefendi.). Gülümsüyor, 'Bonjour, miel' (günaydın tatlım.) diyorum. Ardından tekrar bilgisayara dönüyorum. -Kaan benim gitmem gerek. İşlerim var. Görüşmek üzere. -Kendine iyi bak. Bilgisayarı kapatıp Defne'ye dönüyorum ve elinde tuttuğu kutuya bakıyorum. Elinde sallıyor ve 'sana telefon ve yurtdışına açık hat aldım!'. Yataktan kalkıyorum ve gülüyorum 'teşekkür ederim, işte bu harika bir hediye oldu.' . . . Üsütümüzü giyinip Paris sokaklarına adım atıyoruz. Önce Orsay Müzesi'ne sonra Montmarte Ressamlar Tepesine gidiyoruz. Yine bir sürü fotoğraflar çekip bolca eğleniyoruz ve Fransızca konuşma çabaları içerisine giriyoruz. Mağazalarıda dolaştıktan sonra çok önemli bir şeyi unuttuğumuzu farkediyoruz. Eiffel kulesi. Evet, kursa giderken gördüm fakat onun çok daha güzel göründüğü Trocadero Meydanı olduğunu duymuştum ve Defne'yi alıp bir taksiye atlıyorum. Eiffel kulesine geldiğimde herşeyi unutuyorum sanki. O kadar güzel ki, gözlerimi alamıyorum. O görkemli yapısı ve kusursuz güzelliğiyle tüm Paris'i kucaklıyor sanki... Meydanda boş bulduğumuz bir banka oturuyoruz ve sadece izliyoruz. Eiffel kulesinin gökyüzüyle buluştuğu noktayı izliyoruz. Buraya daha önce nasıl gelmedim anlamıyorum. Paris çok güzel, herşey çok güzel ve, ve mutluyum. Ama sanki, yinede bir şey eksik.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ezgi Yavuz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |