Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Acı eşiğimiz çoğaldı mı, azaldı mı? Belkide şimdi daha iyiyiz.... Yine tek gecelik saçmalık yaşadım. Amacım sex değil, sadece sevilmekti. Ve ben bunu başaramıyorum bir türlü. Adamlar giriyor hayatıma. Sonrasında bir daha görmek istemiyorum. Kullanıldığımı sanıyorum, kullanıyorum aslında. Bilmiyorum. Onu düşünmeden edemiyorum. Cuma gecesi tanıdığım ve cumartesi sabahı sessizce hayatımdan çıkan adam.Hoşlanıyor muyum diye sorguluyorum kendimi sürekli.. Cevabını duymaktan korkuyorum. Sanki yıllardır tanıyorum bu yalnız adamı. O kadar tek başına ki, kullandığı lisanı çözebilmek için onun kadar yalnız olmak gerekiyor. Her kelimesi, içindeki karmaşayı unutmak için okuduğu kitaplardan itina ile seçilmiş. Bense çok zorladım kendimi, onu anlayabilmek için. Olmadı... , İçindeki kavgayı yakalayabilirim düşüncesiyle, alkolle bulandırdım zihnimi. Döndü, bana baktı sonra oda içti. İkimizde biliyorduk; konuşmak saçma. Sessizlik oldu yudumlarken alkolleri. Etrafımızı izleyip, içimizi dinledik. Göz göze gelmekten korktuk. Yanyana olmamız bir şey ifade etmiyordu bizim için. Tek farkı yalnızlıktan daha iyiydi. O zaman anladım aslında ne kadar yalnız olduğumu, hatta iç dünyamda onun kadar yalnız olduğumu. Sonra bir an geldi ve konuşmaya başladık. Anlar oldum söylediklerini. Yavaş yavaş adım attık birbirimize. İnsanla, vahşi hayvanın birbirini tanıma aşaması gibiydi yakınlaşmamız. Yavaş ve ürkek. Hangimiz insandık hangimiz vahşi bilmiyorum. Yaklaşmaya başladım bana bakmadığını sandığım anlarda. Daha hızlı tüketmek istedim onu. Kaçtı benden. Pes edip, çekip gitsem mi yanından dedim. Olmadı, onu bana çeken garip bir enerji vardı. Sanki kendimi görüyordum onda. Dışardan kimsenin anlayamayacağı, iç yargılamalarımı görüyordum gözlerinde. En sonunda ne konuştuğumuzu hatırlayamayacak kadar aynı olmuştuk. Sarıldık öptük yalnızlıklarımızı. Sabah oldu ve gerçekle uyandık. Sessizce gitti... Nefret ettim ondan. Tüm yaralarımı göstermiştim halbuki. Ve görmüştüm en hassas izlerini. Şimdi ne kullandığını bilmeyen bağımlı gibi merak ediyorum onu. Hoşlanıyor muyum? Bilmiyorum. Nefret mi ediyorum? Evet. Beni kendimle bıraktığı için kızgınım ona. Ama aramayacak kadar da saygım var kendime. Bizler gece bekçileriyiz. İnsanların en hassas zamanlarında en yakın dostları haline gelir , önce sever bedenlerini sakinleştiririz. Sonra en ummadıkları anda ruhlarını bedenlerinden çekip, kayboluruz sabahın ilk ışıklarıyla. Bu bana olmamalıydı. Bana olmamalıydı. Nefes alamıyorum bu sabah.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © pelin yetkin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |