İnsan bir küçük dünyadır. (Mibres Kosmos) -Demokritos |
|
||||||||||
|
bir hayali vardı küçücük yüreğinde sımsıcak taşıdığı, gerçekleşirse eğer, sevincinden ağlayabileceği; bir bisikletti, kendisine ait olan düşlerini süsleyen. neydi ki yaşı gelecek kaygısı içerisinde boğulsun henüz. kendince kocaman bir eksiklikti bu, iç geçirip boyun bükmesine yetebilecek seviyede bir boşluktu hayatında. delirirdi arkadaşlarının bisikletine bindiğinde, gözlerine bambaşka bir hayat gelirdi, heyecanını mutluluğunu her mimiğinden okuyabilirdiniz. rüzgarın içerisine işlediği saçları geriye savrulur, biraz sonra ıslanıp bedenine ağır gelecek olan tişörtü ise sanki vücudunun bir parçasıymış gibi göğsüne yapışır sırt kısmı ise yine rüzgarın etkisiyle dalgalanırdı. hızı seviyordu ve tehlike nedir henüz bilmiyordu. nereden bilsindi ki, yaşı henüz daha 9du. tazecik kanı damarlarında hiç yerinde durmuyordu. yaşının çocuğuydu ama bir o kadar da zekiydi, fazlasıyla hem de. yeni tatile girmişti okulu ve aldığı karneyi eve gelen misafirlerine onlar sormadan gösterirdi. kim bilir, önünde parlak yılları vardı belki, koşacağı ve ailesine gurur kaynağı olacağı. küçük bir aileydi ailesi, annesi, babası ve bir kardeşiyle beraber yaşıyorlardı. evin geçimini sağlayan babasıydı. bir emekçiydi babasıysa. zamanında okuyamamış olmasının taşıttığı ezikliği çocuklarının yaşamasını istemiyordu. onların geleceğinin kusursuz olması için kazandığı zaten çok az olan parayla onlara yetmeye çalışıyordu. emek sömürüsüne baş kaldırmıştı zamanında ama bireysel hareketin kitlesel harekete dönüşememesi ve bireylerin birer birer ezilmesi nedeniyle bolca yıpratılmıştı ve kendi kabuğuna ailesiyle beraber dayatılan sıradan ve ezilerek yaşamaya mecbur kaldıkları hayata göz yummuştu. tamamı çocukları içindi çektiği acıların. sabah erkenden evden çıkıyor, fazla para kazanabilmek için mesaiye kalıyor ve akşam güneş battıktan sonra yorgunluktan gözlerini açamayacak bir halde eve dönüyordu adam. babasının bu halini gören ve hayalinde bir bisiklet sahibi olmayı taşıyan evin büyük oğlu ise sesini kısıyor, hayalini erteliyor ve gece yatağına uzandığında bir gün bir bisikleti olacağı hayalini kurarak uykuya dalıyordu. tatilde yaşıtları tüm senenin yorgunluğunu atarken o ailesine yardım telaşına düşmüştü. ne kadar yardım edebilirdi ki, parmak kadar çocuktu nihayetinde.. pazarda su satıyordu, simit satıyordu. eve katkım olsun diye ufacık boyuyla çabalamaya o yaşta başlamıştı henüz. başlarda babasından saklamıştı bu durumu, izin vermeyeceğini biliyordu çünkü. gizliden gizliye gündüzleri çalışıyor, parayı da akşamları annesine veriyordu. bir süre böyle devam ettikten sonra, çocuğunun bu durumuna üzülen annesi kocasına durumu söyledi. adam önce ne diyeceğini bilemedi, durgunlaştı, derin düşüncelere daldı. kendisi gibi ezilmesini istemiyordu çocuğunun. konuşmaya karar verdi sonra ufacık oğluyla. aldı karşısına bir babadan çok bir arkadaşıymış gibi şakalaşarak, gülüp eğlenerek konuşmaya başladılar. ikisinin yüzünden de yorgunluk akıyordu resmen ve bunları karşılıklı sezmek ikisini de üzüyordu. konuştular, boş durmayı sevmiyordu ufaklık. eve bi katkısının olmasını istiyordu bu boş zamanlarında. ayrıca okul açılınca bir sürü masraf olacaktı, bir sürü ek masraf. para biriktirerek babasının omzundaki yükü hafifletmeyi düşünüyordu. babası gece yatağına yatınca sessizce ağlayacaktı bu sözlerinin üzerine. çalışma diyememişti çocuğuna, onun gözlerindeki hevesi kırmak istememişti. bunun yerine sıkıca sarılmıştı oğluna, aferim bile demişti. biliyordu bir bisiklet istediğini çocuğunun, akşamları işten eve dönerken, sokakta bisiklete binen çocukları izlerken çokça içi burkulmuştu adamın. düşündü, bir bisiklet alabilirdi ona biraz bütçelerini zorlayıp. hem onu mutlu ederdi, hem de ödüllendirmiş olurdu. bu düşüncelerle uykusuna yürüdü adam. zaten çok yorgundu, çabucak uyudu. uyuyakalmıştı çocuk o sabah, çok yorgun olduğundan sabahları geç uyanıyordu bazen, yine öyle bir sabahtı. kalktı giyindi hemen, elini yüzünü yıkadı. parlayan yüzü bir güneşe benziyordu ıslakken, ucu ıslanmış saçları da bu görünüşü öyle destekliyordu ki annesi böyle güzel bi çocuğu olduğu için her zaman mutlu olmuştu. tatlı tatlı gülümserdi annesi ona sarıldığında, annesinin ona verdiği güven duygusunu bilmezdi henüz ama huzur duygusunu öyle derinlemesine yaşardı ki zaten güzel olan yüzüne bambaşka bir ışıldama damlardı. ufacık ekmeğine bir iki zeytin koydu, birazda penir. kapıdan çıktı sonra, ama heyecanla bir şeyler unutmuş gibi kapıyı çaldı gerisin geri. kapıyı açan annesine sarılıp öptü onu, her sabah öpmeden çıkmazdı annesini çünkü. unutunca utandı bi an, yanakları al al oluverdi. annesi çocuğunun bu hareketi karşısında gülümsedi, daha bi sıkı sarıldı çocuğuna. güzel saçlarını karıştırdı. sokağa çıkınca oyunlarına dalmış arkadaşlarını gördü elinde ekmeğini dişlerken. bisikleti olan bir arkadaşı bisikletini yere bırakmış, misketleriyle oynamaya dalınca, bir tur binmek için izin istedi. arkadaşı da sadece bir turluğuna izin verdi. o güzel yüzünde güller açarak bir elinde ekmeği bindi bisiklete. hafif bayır olan sokaklarından aşağıya akmaya başladı tekerlekleri bisikletin. saçları yine rüzgarla dansa başlamıştı, hızlanıyordu giderek. sokağın sonuna doğru yaklaşırken kör bir virajı olan düzlüğe hızlıca girdi. karşısından gelen kamyonu farkedince bir an panikledi ufak çocuk. bir elinde ekmek olduğundan ve oldukçada hızlı ilerlediğinden, dengesini çabucak kaybetti, düştü bisikletle beraber. kamyonun altına giriverdi. kamyonun korna ve fren sesi tüm mahalleliyi ayaklandırmaya yetecekti. bir telaş başladı o andan sonra, bir bağırış çağırış yürüdü kalabalığın arasında. ambulans arandı çabucak. yorgun adam, iş yerinde öğle molasındayken çıkmış çocuğu için bisiklet almaya bir mağazaya girmişti. akşam eve döndüğünde çocuğunun yüzündeki mutluluğu hayal ederek bisikleti aldı. iş yerine dönerken, yanından hızlıca geçen ambulansı görünce bir an irkildi, bir süre arkasından baktı. ama ellerindeki bisikleti hatırlayınca ambulansı unuttu. mutlu ve mutlu edeceğini düşünerek yürümeye devam etti.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Caner Almaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |