..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şahin bakışlı, ahu gözlü, şirin davranışlı ve tatlı sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > Caner Almaz




2 Aralık 2012
Çay - 1  
Caner Almaz
“Belki yoluna kor bir demli çay her şeyi”


:ACHH:
“Belki yoluna kor bir demli çay her şeyi”

Hayır, hayır, çok kötü olacak her şey, dedi kendine adam tünelin karşısındaki cadde üzerine konulmuş ağaçların arasında bir aşağı bir yukarı doğru yürüyüp ayağının altındaki ayakkabıyı ve taşları eskitirken. Ayakkabılarını birbirinin ardı sıra koyup saydığında, iki ağaç arasındaki uzaklığın 72 adet olduğunu ikinci yürüyüşünde de görünce, o anın gerçek olduğunu anladı. Heyecan sarmıştı her yanını. 4 koca sene sonra, kırıp, yıkıp döktüğü kadının karşısına çıkacaktı yeniden. Avuçlarında çok güzel bir aşk vardı o zamanlar ama, o, o aşka sırtını çevirip, bilmediği yollara girmiş, girdiği yollarda düşüp düşüp eskimiş, şu an beklediği kadını deliler gibi özlemiş, özlemiş, çok özlemiş, özlediğini hiç kendisinden başka birisine itiraf edememiş, suskunluğunu saklamak için alkole yeniden başlamış, susmuş, susmuş, bu susuşlarını başkalarının gözleri önünde yapmış ve bir çok insanın vebalini boynuna asıp, boynunda ağrıyan ve sancılanan ve özlemin ağırlığını taşıyamam yüreğinin sesini sonunda dinlemeye karar verip, her şeyden vazgeçip; düzeninden, dostlarından, yönünden, sözünden, yüzünden, közünden vazgeçip, özlediğine ulaşabilmek için ona yeniden yazmıştı. Böyleydi işte o, bencildi. Hakkında ne düşünüleceğini hiç düşünmez, hayatından çıkarken yıkıp döktüğü yetmezmiş gibi, bir de 4 sene sonra paldür küldür tekrardan onun hayatına girmeye yeltenmişti. Yeltenmekle kalmamış, kadının hayatına girmiş, hatta biraz sonra yeniden gözlerinin içine bakacak, gülüşünü suretine işleyecek, kokusunun bulaştığı şehir ona daha yaşanabilir gelecekti.

Öyle oldu. Yerinden çıkacaktı kalbi o gelirken, üstelik gülerken ona doğru yürüyüşünde. Elini uzattı kadın, elini sıkamam, elini sıkmakla zaman kaybedemeyecek kadar çok özledim, dedi içinden adam, ve vücudunu onun vücuduna yapıştırdı. Sıkıca sarıldı, çekti kokusunu içine. Titredi içi. Titreyen içi değildi sanki, dünyasıydı. Geri zekalı dedi adam içine, geri zekalı, sen bu kadını nasıl terkettin!

Yürüdüler. Omuzları birbirine çarpa çarpa. Salındılar Galata’ya doğru. Işıkların altında gölgeleri hasret giderdi. Taşlarda birbirinin içine girdi ışık oyunları. Oyunun başladığı yerde ise içi hasretle yanan iki insan yürüyordu aynı yöne. Birbirine bağırarak farklı şeyleri içlerinden. Adamın gözleri doldu özlemden, fark ettirmedi. Duygusallığın yeri değildi. Kazanılması gereken bir gönül vardı, seneler sonra, tekrardan. Bunun heyecanını soludu gökten. Gök, o kokuyordu. Seneler sonra çok yakınındaydı. Sövdü yeniden, içine. Senin aklına sıçayım, aklına!

Oturdular. Adam denize baktı. Kadın ona doğru oturdu. Sonra kadın denize bakmak istedi, adam olur dedi, gözlerimden 4 sene içinde yeterince aktı zaten deniz dedi, yine içine. Özlediği oldu yönü, dünyanın diğer tüm yönleri anlamsızdı artık adam için. Yüzü, gözü, saçları, elleri, bedeni, kalbi, tüm benliği; artık ona bakıyordu. Onu yeniden keşfediyor, onu yeniden yazıyordu aklına. Seneler önce, çok derin derin kazıdığı aklında yazıyordu; o yolu bulmak hiç zor olmadı yeniden. Yollar tazeydi, ayak izleri duruyordu. Yürüdü. Yürüdü. Geçmişe sarıldı, öptü, kokladı. 4 sene içinde, takılıp takılıp düştüğü geçmişine sarıldı kocaman, öptü kokladı yeniden.

Çay geldi önlerine. Çay. Bu demli çaya şükürler olsun dedi, içine. Ne çok şey söylüyordu içine adam. Bir demli çay yoluna koyacak her şeyi demişti kadın. Ben her şarkının bir anlamı olduğuna inanıyorum da demişti. Öyleydi de. Oturdular çayın başında, çaya şükrederek, andılar birbirlerini, özlemle. Bir solukta, 4 saati yediler ömürlerinden. Hiç fark etmeden.

Yak dedi kadın, seni hiç düşünemiyorum elinde sigarayla. Nazlandı adam, içmedim dedi, içmeden içemiyorum bunu, kendime yakıştıramıyorum. Olsun dedi, bir tane dedi, benim için. Senin için. Eli ayağına dolandı heyecandan. Onun için yapacağım bir şey var, sana şükürler olsun çay! dedi adam içine. Çekti paketten bir sigara, tutmayı denedi, komik oldu. Güldüler. Ağzının yanına koydu, bakma bana utanıyorum dedi adam. Bakmadı kadın gülerek. Yaktı, çekti, yanan yüreğine yoldaş oldu ciğerleri. Öksürük dolandı boğazda, geri kaçtı utançtan. Çekmiyorsun dedi kadın, nasıl çekmiyorum dedi adam. Gösterdi ona nasıl olduğunu, anlattı nasıl yapması gerektiğini adama. Sana bunu ben yaptım değil mi, seni sigaraya ben başlattım, o gözlerine o hüzünü ben bulaştırdım, o yüzüne o acıyı ben yerleştirdim, o gölgene kederi ben iliştirdim, o saçlarına karanlığı ben karıştırdım, o ellerine yalnızlığı ben işlediğim, o gülüşüne güvensizliği ben çizdim, 4 sene ortalıkta gözükmedim üstelik, 4 sene ne halde olduğunu düşünüp sessizliğimi o güzel saçlarına taç ettim, lalüebkem kaldım, ah, ben koca bir ahın içini dolduramadım, ah, ben sana neler yaptım, neler neler, dedi adam bağırarak içine. Aldı eline sigarayı yeniden, yedi, yedi, yedi. Tüketti kendisiyle beraber. Gözleri doldu, kadın sigaradan sandı.

Kalktı gölgeleri, göğe bakarak. Gök eşlik etti onlara, omuzları yan yana. Oturdular, yoksul bir pilava kaşık salladılar taşların üstünde. Tüm özlemişliklerini unutup, yeniden umutla baktı adam kadının gözlerine, ilk defa bakıyormuşçasına o gözlere. Mutluluk dolandı damarlarında, en güzel yemeğini yedi ömrünün o taşlarda.

“Bak bu ışık senin ışığın!”

Sana şarkı söyleyeyim mi, dedi kadın. Senin sesinin çarptığı yerlere ben kendim göçerim, diyemedi adam, söyle dedi. Kurumuş boğazını fark etti bu esnada erkeğin ömrü, gülüşünün tek sebebi, onca sigaranın üzerine, kendine yakınmasını ekledi. Koştu adam, uçtu, çünkü çabuk gel dedi adama kadın su almaya giderken, emri farz kıldı, kazaya bırakmadı, eda etti. Oturdu, kadın suyu içti, hayat doldu adamın için. Kadın güldü, adam bir derede çıplak ayaklarla yürüdüğünü hissetti; kadın güldü, adam yaz yağmurunun tenine bulaştırdığı huzuru soludu; kadın güldü, bir ceylanın ürkek yüreğinin heyecanını hissetti göğsünde; kadın güldü, adamın yüreği çatladı, içinden çığ döküldü karanlığına, bembeyaz ak pak.

Sesi yükseldi gökyüzüne kadının, adam kimse duymasın diye hepsini çekti içine. Sadece ona söyledi kadın, sadece adamın içine. Sarılmak geldi adamın içinden, dışı mani oldu. Titredi, üşüdü onun yokluğundan, yanında olup da, içinde olup da teninde olamayışı onu üşüttü. Kadın da üşüyordu, bundan mı bilemedi adam. Bundan olmasını istedi, çok istedi, gece yatarken, bunun için dua etti.

Yürüdüler, otobüslerin arasından geçtiler, sorular sordular, cevaplar aldılar, o akşamın beraber son yirmi dakikasını otobüs durağının bankında yaşadılar. Yaz dedi kadın, sendeki beni, sana kendin gibi hissettiren beni yaz, dedi. Yazarım, dedi adam. Yazacaktı. Hayatının en güzel kadınını, en güzel yazısı yapacaktı. And içti.

Yüreğine oturdu hüzün adamın, ayrılığı getirdi zaman, sarılmak istiyordu doyasıya ama olmazdı. İlk gördüğü andaki gibi sarıldı yine ona, çekti kokusunu, çekti, çekti. Onsuz geçen senelerin telafisi olamazdı, onsuz geçen gecelerin telafisi olamazdı, onsuz geçen yolların, onsuz geçen adımların telafisi olamazdı. Zamanı geri döndürmek istedi, zamanı geri döndürüp, 4 sene önce aldığı kararları almadan önce, ağzının ortasına okkalı bir yumruk geçirmek, kendisine sövmek, yüzüne tükürmek istedi. Bir daha sövdü içine, sövdü. Daha çok da sövecekti. Sövmeliydi.

Kadın bindi otobüse, camdan baktı. Bakıştılar. Çok şey anlattı kadının gözleri. Hepsini içti adam. İçti, kana kana içti. Söz verdi kendine. Sözlerini tutacağına dair de söz verdi adam. Otobüs aldı götürdü kadını. Adam kaldı kendisiyle. Dolan gözlerini boşaltabilirdi artık.

Aklına bir şarkı taktı, yürüdü.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İlişkiler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yeni Başlayanlar İçin; Aşk
Çay - 2 / Sen Gittin ve Herkes Ölmeye Başladı
Kesik

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yeni Başlayanlar İçin; Yalnızlık
İtiraflar - 1

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Unutanlar Bürosu - 1 [Öykü]
Zaman - 1 [Öykü]
Yanmak - 2 [Öykü]
Eksik - 4 [Öykü]
Topal Kedi [Öykü]
Varlık [Öykü]
Gölge [Öykü]
Yokluk - 3 [Öykü]
Eksik - 3 [Öykü]
Nokta [Öykü]


Caner Almaz kimdir?

İçimdeki çok sesliliğin esiri olan kalemimle, çok sesliliğinize hitap ediyorum. Sizi duyuyorum ve sizi anlatıyorum. İçinizdeki sizi dinlemelisiniz.

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski, Oğuz Atay, Franz Kafka


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Caner Almaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.