Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates |
|
||||||||||
|
Biz yaratıcının mucizevî bir eseriyiz. Ancak bu durumun pek farkında değiliz. Hiç nasıl aşık olduğunuzu düşündünüz mü? Birisini gördüm, çok hoştu ve bende âşık oldum mu diyorsunuz. Eğer öyle bir durum olsaydı bize hoş gelen herkese âşık olmamız gerekirdi. Ama durum öyle değildir. Bakın bakın nasıl olduğunu söyleyeyim. İnsanlar telefon gibi, radyo gibi frekans yayarlar. Karşınızda bir insan var ve size bakıyor, onun gözlerinden çıkan frekans sizin frekansınızla uyuşmuşsa, hop bir bakmışsın âşık olmuşsun. Ve ondan sonra sebepler ararsın “Çok güzeldi, güzel konuşuyordu, kendine güveni tamdı” gibi sebepler söyleyerek aşkımıza bahane buluruz. Bakın bilmediğimiz bir özelliğimiz sadece aklımızla, bedenimizle iş yapmayız birde frekanslarımız var. Arkamızdan birisi bize bakar biz onu görmeyiz ama baktığını hisseder döner bakarız, sizce neden dönüp baktık. İki insan karşılıklı uzun süre göz göze bakamazlar, sizce neden? Sadece aşık olanlara has bir özellik vardır, sevdiğini andığı anda neden burnunun kemiği sızlar yada halk arasında böyle tabir edilir. Burnumuzun sol yanında bir kutucuk vardır. Ama bu kutucuk aşık olduğunuz zaman faaliyete başlar ve aşkınızı özlediğinizi hissettiğinizde kutu açılır ve onun kokusunu duyarsınız. Buyurun size bilmediğimiz bir özelliğimiz daha. Necip Fazıl’a annesi ölmeden önce hastane de demiş ki “Senin şair olmanı isterdim.” O ana kadar şairlik istidatının farkında olmayan büyük şair, şiir yazmaya başlamış. Kendimizi keşfetmemiz kolay bir durum değildir. Kendini bilen Rabbini bilir demişler. Herkes kendini biliyor olsa idi. Herkes Rabbini de biliyor olurdu ve bize Rabbimizi anlatması için peygamberlerin gelmesine gerek kalmazdı değil mi? Bilgisayar pek çok şey bilir ama kendisini bilmez, kendisini bilmediği için kendisini yapan yani insanı da bilmez. Kendini bilse idi bakın ne çok şey bilmiş olacaktı. Bizde kendimizi bilebilirsek çok şey bilmiş olacağız. Bir işte başarılı olmak istiyorsak öncelikle o işle alakalı artılarımızı ve eksilerimizi bilmemiz gerekir. Olumlu taraflarımızı kullanmak için hazır hale getirmeli, olumsuz taraflarımızı da eksikliklerimizi de giderme yoluna bakmalıyız. Olumlu ve olumsuz yönlerimizi ortaya çıkarıp bunları beynimize söyleyip durmamalıyız. Bir yere yazmalı ki sık sık beynimizi meşgul etmesin. Kendini tam anlamıyla keşfedebilirsen dünyada isteyip de yapamayacağın iş olmaz. Kendini keşfettiğin zaman kendine göre olan işlerin peşinde olacaksın. Çünkü senin madenin altından ise senden bir kamyon tekeri yapılmayacağını bilirsin. Senden çok güzel gerdan, yüzük, bilezik, olabilir ama bir masa, bilgisayar, kapı, kamyon tekeri olmaz. Sen bir altın olup da başka bir insana imrenerek ya da yanlış bir insanı modelleyerek araba lastiği olmaya çalışırsan ömür boyu acı çekeceksin demektir. Bu kitapta ben size kendinizi nasıl keşfedebileceğinizi, sadece kendinizi değil muhatabınızı da birkaç dakika içerisinde nasıl çözebileceğinizi anlatacağım. Ve göreceksiniz ki kendinizi keşfettikten sonra hayat ne kadar güzel ve basitmiş anlayacaksınız. Zor diye bir durum kalmayacak. Çok zevkli işler ve zevkli işler diye işleri kategorize edeceksiniz. Kendinizi, fizyolojinizi, psikolojinizi, beyninizi tam bileceksiniz ki neye ihtiyacınız olduğunu bileceksiniz. Aslana ot verirsen aslanın özelliğini –etçil bir hayvan olduğunu- bilmiyorsun demektir. Aslana devamlı ot verdiğin durumda ya aslan açlıktan ölecektir, ya da aslan aslanlıktan çıkacak öküzleşecektir. Yani aslanın kişiliğini bozmuş olacaksın. Sizce neden dünyamızda bu kadar çok kişiliği bozuk insan var.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Halil Bıçakçı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |