İçine koyabileceğin bir karanlığın olmadan, bir ışığın olamaz. -Arlo Guthrie |
|
||||||||||
|
“Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir.”- Montesquıe- “…Hiçbir neden yokken yani size zarar vermemişken bir insanın ayağına basar mısınız? Bastığınızı düşünelim en azından özür dilemeniz gerektiğini düşünmez misiniz? Önce basmamanız gerekir elbet, sonra da haydi yaptınız bir hata diyelim özür dilemeniz gerekir. Değilse nasıl sağlanacak hak ve adalet? Bir yanlış anlaşılma bile kahrederken insanı bu kadarı da artık lades…” (-Hilal Erboyacı/Sakınan Göze Çöp Batar, adlı yazısından bir alıntı-) *** Güne güzel bir yazı düşmüş. Düşündüren, düşündürten, sorgulayan, sorgulatan, ibret verici bir yazı okudum. Bu konuyla ilgili bir anımı aktarmak istiyorum izninizle: “..Yıllar öncesiydi…İşe yetişme telaşı ile ikinci vasıtamız olan deniz ulaşımı aracına son anda yetişmiştim. İşte bu koşturma anında sol elimde bir acı ve bir yanma hissettim. Elimin üstü kızarmış ve sigara külüne bulaşmıştı. Acıyla inlemiş ve elimin yanmasına neden olan kişi hemen yanı başımda durmaktaydı. Ona acı ve öfkeyle karışık bir ifadeyle bakmış olmalıyım ki; yüzüme “ne var” gibilerden bakmış ve özür bile dilememişti. O zamanlar vapur bekleme salonlarında sigara içilmesi serbestti. Elimi sigarasıyla yakan beyefendi de “sardalya” gibi tıklım tıklım olan salonda, bir tek kendi varmış, gibi rahat ve pervasız davranışlar içindeydi.Onun böylesi kaba bir davranış içinde olmasına çok öfkelenmiştim tabi ki. Lakin, o anda yutkundum, bir şey diyemedim ve acıya razı oldum. Elimdeki acı uzun süre devam etti, acı geçti, ama hem o yaşadığım anımın izi, hem de o sigara yanığı izi elimde, yüreğimde hala dün gibi taze durmakta…” Şimdi, yukarıdaki anı karesinde kaç doğru ve kaç yanlış var? Bir_ Herkes acele vapur salonuna girme telaşında, bu tür kazalar olabilir İki_ Her iki kişinin daha dikkatli olması gerekir. Üç_ Ortak kullanım alanların, yoğunluk yaşaması sebebiyle, sigara içilmesine izin veren devlet/özel şirketin… Dört_Vaka olduktan sonraki kişilerin insani tutumlarındaki tutarlılık/tutarsızlıkları… Yukarıdaki olası düşüncelerime ilaveler olabilir. Evi soyan hırsıza yüklendiğimizde söz ettiğimiz bir söz vardır: “Peki, sadece hırsız mı kabahatli, ev sahibinin hiç mi suçu yok?” Ben o anda” acıya razı oldum” içimde saklı öfke hala bugüne kadar taşınıyor. Peki o anda o beyefendiye “sizin bu yaptığınız çok büyük bir kabalık, bana özür borçlusunuz, canım yandı” gibilerinden bir uyarı yapmış olsaydım, daha mı doğru olurdu? Neden, böyle bir olumlu davranışta bulunmadım? Çünkü, yanımda eşim vardı; beden diliyle kendini kaba, ve özür özürlüsü olarak ifade eden biriyle, sabah sabah tartışma yapacaklarından, tartışma sonrası gelişecek olumsuzlukları da bir anda düşündüğümden, suskuya çekilmiştim. Belki yanlıştı, belki doğruydu bu davranışım, ama o anda yutkunma sebebim bana en uygun düşeniydi… Bazen fevri davranıp, kalp kırıyoruz. O an canımızı yakan kişiye-nedene ivecen davranıp, septik bakıp, önyargılarımızı da tetikliyoruz. Bu yanlış olan ve birçok doğrularımızı silip-süpürecek bir davranışımızdır. Peki, şimdi bir soru düşüyor, insan aklına ister istemez: “Şayet aynı olumsuz davranış bir kaç kez yinelenirse, çok can yakıyorsa/yanmışsa, o kişiye yine sabır gösterebilir ve bir kaç kez yutkunabilir miyiz?” Bazı konularda çoğu kez yutkunmuş olsak da, zararı iki taraf çekiyor, çekecektir de… Birlikteliklerde, uyum ve geçime benim çok farklı bir örneğim vardır: “İki kişinin öfkesi bir lastiğe benzer. Lastiğin bir ucu birinde bir diğeri de ikinci kişide olur. Bu uçları çekiştirdiklerinde, gerilim daha da artar ve lastiği tek kişi bırakırsa bir kişinin canı yanar, ama her iki kişi aynı anda bırakırsa, can yanmaz.” Keşke, lastik ucunu ilk bırakan olmasak… Keşke, lastik uçlarını tutmasak… Sevgili Hilal Erboyacı, “Sakınan Göze Çöp Batar” adlı emeğiniz daha çok konuşulur ve örneklemeler yapılabilecek değerde bir yazıydı. Hatta davranış bilimlerinde okutulabilecek nefis bir tad aldığım yazıydı… Emeğinizi bizimle paylaştığınız için sonsuz teşekkürler. Kaleminiz daim olsun. Tuttuğumuz lastik uçlarını birlikte, gülümseyerek, hoşgörüyle 1-2-3 sayıp birlikte bırakmak umuduyla, dileklerime eşlik eden bir fısıltı gibiydi Ghandi; “Haksızlığa sapıp bütün insanlar seni takip, edeceğine, adaletli hareket edip, tek başına kal, daha iyi.” Emine PİŞİREN/Edremit-Akçay 31.08.2010
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |