Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Türkiye 90’lı yılların başında arayışa geçtiği ve nihayet geliştirdiği yeni siyasi vizyonunu, AKP’yi iktidara taşıyarak uygulamaya dönüştürmesi ile olgunlaşan ortam, olabildiğince karışık hal almaya başladı. Bunun böyle olacağını kendileri /AKP/de bildikleri halde! Geride bırakılan son yüzyılın siyasal tarihinin özetini, solun üstlendiği rolde arayanlar zaman tüneline daha girmemiş olsa da, Sol Paradigmanın çöküşü bize geçmişin ayak izlerine basmamamızı daha öğrenmediğimiz halde öğütledi. Ergenekon’un Adalet kıstasını iddia ile tarih sahnesine çıkarılan(!) sosyalist Paradigmaya karşı görevini tamamlaması ve bir şekilde aradan çıkması gerekir, Anadolu halkının yararına olduğu gibi yeni görevlere adanması, kendi alternatifini yaratması açısından da değerlendirilmeli… AKP iktidarı; çakma solun Kürt sorunu sloganı da dahil/ki gerçekte Kürt sorunu son beş yüzyıldan bu yana hiç bitmedi/ Türk İslamcıların da adeta sığınağı olan yönlendirmeli Kudüs sloganını tek-el’ine aldı. Sovyetlerin çöküşünü zorunlu kılan İran devrimi ile Türkiye’nin üstlendiği yeni rolü, bu değerler içinde de aramak gerekir… Siyasal oluşumlar, bazen yüklendiği sorumluluk gereği dönüşüm gerekmediği halde zıtlaşma görüntüsü vermeli. Bu tür göreceli çelişkiler ana-akım’dan yön değiştirmek anlamına gelmediği gibi sistemler tarafından farklı arayış içine girmeyi gerektirdi anlamına da gelmez. Yani Ergenekon’un tasfiyesi ile gelişen olaylar, toplumda ayrı saflaşmalara neden oluyor gibi algılansa da, sistemin önündeki siyasal hedefi için bu tür çekişme ve çelişkilere taraf olmak bir yana, ideolojik-düşünsel bütünlükte gerekliliktir. Türkiye’ye yüklenen görev ve nereye kadar ulaşması gereken hedefi ya da çıtanın nereye kadar yükseltildiğini göremeyenler, göreceli çekişmeye taraf olmak ve buna zorlanmak adına terim savaşı veredursun. Köprünün-Türkiye kendini köprü olarak tanımlıyor- altından akan sular durulunca, /şayet durulursa/ nelerin taşındığını göreceğiz! Liberal aydınların önemsemediği ama İktidar Partisince yürütülen politikaların başta Kürtler olmak üzere Arap dünyasına neyi dayatmak istediğini yeterince sorgulayamamanın nedeni, hedefteki demokrasi olduğu söylenebilir! Unutmayalım ki pırıl pırıl ışıldayan! Abant platformu öncüleri söz konusu çıta için önümüzdeki on yıllara yayılan planları sunuştu. AKP’nin diline de Demokratik açılım söylemini pelesenk ettirdiler. Böylece kara kıtaya İslam adına bir kez daha pençelerini geçirme teyakkuzunda olan Türk İslamcıları içinde şakşaktan başka iş kalmamış oldu! Aynı İslamcılar Filistin için malum patentli çözümlere ibadet aşkı ile sarılırken, Türkiye Kürdistan’ın da ki Filistinsi hayata summun, bukmun, umyun kalmayı kardeşliğin amentüsü kabul etmiş! Ergenekon’un çözülme terennümü ise Laik Kemalistler dışında kalan kesimler için önemli bir gelişme olarak gösterilebilir. Oysa olası çözülmeye beklide en fazla sevinmesi gerekenler laik Kemalistler olmalı değimliydi? Eğer Ergenekon’un çözülmesi bütünsel değil de şekilsel yapılanma için tasarlanıyorsa, Kürt sorunu ile birlikte orta doğuda şovenizme dönüşme noktasında daha saldırgan ve tutucu bir tutum sergileyen Türkiye ye biçilen yeni rol seçeneği, ciddi sorunlarla karşılaşacak... AKP’nin üstlendiği rolden dolayı, iktidarını bir dönem daha sürdürmek zorunluluğunu beraberinde getirebilir. Bunun için de Anayasa değişikliği ile Kürt sorununa çözüm bulmada kendini köşeye sıkışmış hissettiriyor! Kendilerini Kürtlerin öncü konumunda gören sol ideolojik Kürt politikacıları ise halka geçmişlerini unutturamayacak yanlışlara düştüler. Kuşkusuz Türk/Kürt Aydınların, açılım ile birlikte AKP’ye verdiği desteğin nereye vardığını görmüyor olmaları düşünülemez. Demokrat ve Liberal çoğunlukta ki aydınların, bu cümleden Sayın Altan’ın çıtanın ötesindeki hedefini görmek istememesi, bize Ahmet Altan’ı sağlıklı değerlendirme zorunluluğunu da hatırlatıyor! Ahmet Altan, Kürtleri AKP’ ye angaje edebilecek en seçkin portre. Gelecekteki şekillenmeye adanmış hizmet eri olarak sol ve edilgen İslamcıların sahayı terk etmeleri, Sayın Altan’a Müstakbel Kürt önderi olmayı gerektiriyor da düşünmeye sevk ediyor. Yani Kürtlere öncü olabilecek bir muhatap gerekiyor. Medyanın etkili gücü ile Ahmet Altan bu durumda en ideal kişilik olarak görünmesi PKK karşıtı Kürtlerin ve İslamcıların da dışlamayacağı portredir. Tarihsel aymazlık ve yapay çözüm kahramanları yüzyıllar boyu yaşatılsa da zaman onların gerçek kimliklerini adil bir şekilde iade etmekte ihmal davranmayacak. Ne var ki geride bırakılan nice yüzyıllara rağmen, zaman hala Şii dünyasındaki Ebu Horasani Müslim ile Sünni dünyasındaki Selahattin-i Eyyubi gibi iki yapay kahramanın gerçek kimliğini vermedi. Bu sitemimiz den ötürü zamanın bir daha asla adil davranmayacağına inanmaya başladığımız anlamına gelmez! Böylece Neo-Türk İslamcılarını temsil eden /Osmanlı İslamı özlemi/ AKP iktidarına gereken fetvaları verecek Ebu Hureyre kişilikli fetvacılar her dönemde olmalıdır. Bu iddiamızın delili ise son otuz yıllık Türkiye tarihinde ki İslami aydınların takındıkları çift kimlikli tavırlarıdır. Bundan ötürüdür ki Sivil aymazlığın en belirgin sorunu çift kimlikli aydınların varlığı ve…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Muhammed CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |