Hata! Klavye bağlı değil. Devam etmek için F11'e basın... |
|
||||||||||
|
Bildiğimiz gibi her dilin kendine göre özel kuralları vardır. İngilizce ve Almanca gibi diller de kendilerine has pek çok kuralları bulunan ilginç dillerdir. Ancak bize göre, her dilin bünyesinde, o dilin başlangıçtaki ortak bir kökenden geldiğini gösteren ciddi benzerlikler bulunmaktadır. Bu sadece kelime benzerlikleriyle açıklanabilecek bir durum değildir. Dilleri, dil ailelerinin sınırları içine hapsettiğimizde bütün o benzer özelliklerin de üstü örtülmektedir. Bu çalışmamızda, özelde Alman dili örneğinden yola çıkarak üstü örtülmüş ilginç benzerlikleri sizlerle paylaşacağız. Almanca, Hint Avrupa dillerinden Germen dilleri ailesine mensup bir dil olarak kabul edilmektedir. Ancak bu dil ile Ural Altay dil ailesine mensup kabul edilen Türkçe arasında ilginç benzerlikler de bulunmaktadır. Şimdi maddeler halinde bu ilginç benzerlikleri sıralayalım: İSİM TAMLAMALARI Alman dili bildiğimiz gibi artikelli bir dildir. Üstelik bu dilin tamlama yapısının Türkçe’ye göre ters bir durum arz ettiği bilinmektedir. Ancak son dönem Almancasında kullanılan bazı terkip şekilleri, Türkçe tamlama yapısıyla tamamen uyumludur.. Dritte-Welt-Laden > Üçüncü dünya dükkanı Erste-Klasse-Abteil> Birinci sınıf bölme Schwarze-Loch-Paar > Kara delik çifti Yukarıda gördüğümüz kullanımlar, günümüz Almanca metinlerinde sıklıkla kullanılan kelime gruplarına ait bir kaç örnektir. Normalde Alman dilinin kurallarına göre bu tamlama yapıları artikellerin de yardımıyla çok farklı şekillerde teşkil edilmelidiydiler. En azından kelimeler uygun çekim (deklination) şekillerine sokulmalıydılar. Ancak bu örneklerde tamamen Türkçe tamlama kurallarına uygun bir kullanım göze çarpmaktadır. Üstelik Alman dilbilimciler, bu kullanımların muteber olduğunu da ifade etmektedirler. Çünkü bir Alman, bu kelime gruplarını okuduğunda ne denilmek istendiğini çok iyi anlamaktadır. Demek ki, bu tamlama yapısı Almanca’nın genlerinde kayıtlı bir kullanımdır. Yukarıdaki kullanımlar, Almanca gramer kurallarına göre şöyle yazılmalıydılar normalde: Laden der Dritten Welt Erster klasse Abteil Paar des Schwarzen Lochs İngilizce’de olduğu gibi Almanca’da da „s“ kullanılarak yapılan bir tamlama şekli vardır ki bu da Türkçe’deki tamlama sistemine tıpa tıp benzemektedir. Burada da bu s eki şahıs isimlerinden sonra gelir genellikle: Alis buch, Adems Haus…/ Ali’nin kitabı, Adem’in evi… BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU KURALI Türkçe’deki ve Ural Altay dillerindeki Büyük Ünlü Uyumu kuralına benzer bazı ses kuralları Almanca’da da vardır. Bildiğimiz gibi Türkçe kelimelerda kalın ünlülerden sonra kalın ünlüler, ince ünlülerden sonra da ince ünlüler gelir. Örneğin: Gelecek, kadın, kalabalık, indirim, güzellik, büyüklük, sızlama… Almanca’da da bu kurala benzer bir kural, kelimeleri etkiler.. Kalın ünlüler incelerek, diğer ünlüleri de inceltirler ve bu sayede bir uyum gösterirler… Jung>jünge, wunsch>Glückwünsch, Öffnen, Blütentüte, Mutter>Mütterchen… ÜNLÜ BENZERLİKLERİ Almanca ve Türkçe’deki ünlü sesler birbirlerine çok benzerler. Bu nedenle Türkçe konuşan birisinin kulağı Alman dilini çok da yadırgamaz.. Almanca konuşan birisi de Türkçe’deki seslere aşinadır.. o, ö, ü, e, a, u, i, â, gibi sesler iki dilde de kullanılmaktadır.. Türkçe’de uzun ünlü olmadığı iddiası ise, bin üçyüz yıl öncesinin Türkçesi için belki doğru olabilir ama yaşayan Türkçe’de kesinlikle pek çok uzun ünlü vardır. Mesela: „Var“ kelimesindeki „a“ kısadır.. Ancak „var olmak“ dediğimizde artık uzun bir „a“ kullanmış oluruz.. Almanca’da da buna benzer kurallar vardır.. Grün (uzun ü) Gründe (kısa ü) vb… Yine Türkçemizde yumuşak g (ğ) ve y seslerinin kullanıldığı bazı kelimeler, uzun ünlülerin ortaya çıkmasını sağlamışlardır.. Bu ğ ve sesleri okunmaz ama ünlü uzatılır: İğne>İine, İyi>ii, Sağlam>saalam, oğlan>oolan, ağladı, aaladı… Bu arada konusu gelmişken David Bergmann gibi bazı yabancı dilcilerin bir yanılgısını da dile getirmek istiyorum. David Bergmann, Almanca yazılmış „Der die was? Ein Amerikaner im Sprachlabyrinth“ (Der die nedir? Dil labirentinde bir Amerikalı) adlı kitabının 18 ve 19. sayfalarında özetle şöyle diyor: „Osmanlı döneminde Türkçe, Arap yazısıyla yazıldığı için ünlü harfler gösterilemiyordu. Ben tahmin ediyorum ki Türkler, 17. yy’da Viyana kapılarına dayandıklarında Avusturya yazı stilindeki ünlü yazımını ilk olarak keşfettiler. Türkler buradan geri döndüklerinde yüzyıllarca daha yazı dillerinde ünlüler yoktu. Ancak birinci dünya savaşında Türkler Latin yazısıyla karşılaştılar ve bilhassa Almanlarda ve Avusturyalılardan ünlü yazımını öğrendiler.“ Yazarın burada Türk dil yazım sistemiyle ilgili bilmediği pek çok gerçek olduğu ortaya çıkıyor.. Yazar Osmanlı döneminde Türkçe’nin doğrudan Arapların kullandığı Arap yazım sistemiyle yazıldığını düşünüyor. Halbuki Osmanlı kendi yazım sistemini çoktan geliştirmişti. Bu yazım sisteminde, e, a, i, ı, u, ü, o, ö gibi sesler de gösteriliyordu. Elbette bu ünlülerin gösterimi için he, vav, ye, elif gibi harfler kullanılsa da bu harfler Osmanlı dilindeki e, a, ı, i, o, ö, u, ü ünlülerini göstermek için kullanılıyorlardı. Hiç kimse ünlü olarak kullanılan o harfleri ye, he, vav, elif diye okumuyordu. Osmanlı Viyana kapılarına dayandığı sırada da bu ünlüleri yazım sisteminde gösteriyordu. Hatta Türkler kendi ünsüzlerini de bu Arap harfli kökenli alfabeye dahil etmişlerdi. P, ç, j, nazal n, ğ gibi Türk dilinde bulunan ünsüzler bu alfabede kullanılmışlardı. Osmanlıca yazım stilinin geliştirilmesi çabaları ise Birinci dünya savaşından sonra değil 18. ve 19. yüzyıllarda başlamıştı. Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemleri hep bu çalışmalarla ilgili tartışmalara sahne olmuştu. Ahmed Cevdet Paşa, Dr. İsmail Hakkı gibi bilginler o dönemde harflerin ıslahı ile ilgili özgün fikirlerini ortaya koymuşlardı. Bütün bu tartışmaları bir kenara bırakırsak daha 13. yüzyılda yazılmış olan Divan-ı Lügat’it Türk adlı ilk Türk Dil Bilgisi eserinde bile kelimelerdeki ünlülerin yer yer gösterildiği açıkça görülmektedir. 16. yüzyılda Bergamalı Kadri’nin yazdığı Müyessiret’ül Ulm kitabında Osmanlı yazım dilindeki ünlülerin varlığına şahit olmaktayız. Yine 16. yüzyılda Muhyi Gülşeni tarafından geliştirilen ilk yapma dil Baleybelen dilinin anlatıldığı eserde Türk yazım sisteminde olduğu gibi ünlüleri gösterecek harfler kullanılmaktadır. Yazar bu kitabında, ünlü harfler kullanmadığı bazı kelimelerin üzerine harekeler koymak suretiyle ünlüleri göstermiştir. Bu gösterimin yeterli ya da yetersiz olması ayrı bir konudur. Burada verdiğimiz bütün örneklerle ilgili detaylı bilgilere kaynakça bölümündeki bağlantılardan ulaşmanız mümkündür. Ancak David Bergmann gibi yazarların iddia ettikleri gibi Arap harflerine dayalı Türk yazım sistemi kesinlikle Umlautlos (ünlüsüz) bir yazım sistemi değildi. YAPIM EKLERİ Almanca’da da Türkçe’de olduğu gibi yapım eki benzeri bazı ekler yeni kelimeler türetmede oldukça işlektir.. Örneğin, -chen, -lich, ge-, be-, ver-, -ger, -keit, -heit, -ig, -ung ekleri Almanca’da kelime türetmek için kullanılan bazı eklerdir.. Yine Almanca’da da Türkçe’de olduğu gibi yapım ekleri vasıtasıyla uzun kelimeler kurulabilir. Ama elbette bu yapım ekleri Türkçe’deki yapım eklerinin kullanışlılığına yetişemez: Gesundheit, Geschwindigkeit… BİRLEŞİK KELİMELER Bildiğimiz gibi Türkçe’de kelime türetme yollarından birisi de, birleşik kelimeler teşkil etmektir: Bilgisayar, yazarkasa, biçerdöver… Almanca’da da birleşik kelime teşkili Türkçe’de olduğu kadar yaygındır.. das Übungsbuch, die Kaffetasse, der Fussballspieler… Tabii ki Almanca’da Türkçe’den farklı olarak artikeller de kullanılır. Kullanılacak Artikelin seçilmesi de Türkçe’deki bir özelliği hatırlatır. Bilindiği gibi Türkçe’de en önemli öge devamlı sondadır. Ünlü uyumları devamlı sondaki sese göre gerçekleşir. Bunun gibi Almanca’da da birleşik kelimelerin artikeli sondaki kelimeye göre belirlenir. Birinci kelime feminin, ikinci kelime maskulin olsa, bu birleşik kelimenin artikeli de masculin yani der olacaktır. Birinci kelime maskulin, ikinci kelime de feminin olsa, artikel feminin yani die olur.. KAYNAŞTIRMA HARFLERİ Almanca’da da Türkçe’de olduğu gibi kaynaştırma harflerine ihtiyaç duyulur. Bilindii gibi Türkçe’de kaynaştırma harfleri olarak y, ş, s, n harfleri kullanılır. Ali(n)in, Oya(y)a, altı(ş)ar, çanta(s)ı örneklerinde olduğu gibi. Almanca’da Türkçe’de kullanılan s, n kaynaştırma harflerinin yanında e harfi de kullanılır. Örneğin: Übung(s)buch, Banane(n)schale, Blume(n)vase, antwort(e)t, Ankara(n)er… YÜKLEMİN YERİ Almanca’da yüklemin devamlı ikinci sırada olması oldukça kuvvetli bir kuraldır. Diğer ögelerin yerleri değişebilir ama yüklem mutlaka ikinci sırada olacaktır. Özne de yüklemden önce ya da hemen sonra gelecektir.. Ich gehe in die Schule… Türkçe’de ise bildiğiniz gibi yüklem genellikle sondadır. Elbette bu durum Almanca’daki gibi olmazsa olmaz bir kural değildir. Türkçe bir cümleyi oluşturan bütün unsurlar, cümle içinde özgürce yer değiştirebilirler.. Bu durum cümlenin anlamını bozmaz.. Ben okula gidiyorum… Ancak Almanca’da da bazı kullanımlarda yüklemin mutlaka sona geldiğini fark ediyoruz. Bildiğimiz gibi Almanca yan cümlelerde yüklem mutlaka sona gelmelidir.. Bu kural bize Türkçe cümle yapısını hatırlatmaktadır tamamen.. Ich finde einen job, wenn ich gut deutsch sprechen kann… İkinci cümleyi ele alalım ve Türkçeyle kıyaslayalım: Ich gut deustch sprechen kann… Ben iyi Almanca konuşa bilirim… Der Mann geht zu Arbeit, obwohl er sehr krank ist. Er sehr krank ist.. O çok hasta dır.. Bu örnekler Almanca’nın genlerinin yüklemi sonda kullanmaya uyumlu olduğunu gösterir. O halde dil öğrenme zorlukları arasında bahsettiğimiz cümle yapısındaki farklılıklar Almanca ve Türkçe arasında geçersizleşmektedir.. Almanca yan cümle teşkilini doğal olarak bilen bir Alman, aynı mantıkla Türkçe cümleleri de kolaylıkla oluşturabilecektir.. Görüldüğü gibi yan cümlenin kelime dizilişi birebir Türkçe cümle dizimine uygun olmaktadır. Bu müthiş benzerliğin tesadüfi olması herhalde beklenemez… SIFATLAR Bilindiği gibi Türkçemizde sıfatlar, genelde isimlerden önce gelirler.. Bu durum Almanca’da da böyledir..Ama elbette Almanca’da karşımıza yine artikeller çıkmaktadır.. Der schöne Ball- Güzel top Das rote Buch-Kırmızı kitap UZUN KELİMELER Hem Almanca’da hem de Türkçe’de oldukça uzun kelimeler oluşturulabilmektedir: Muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsiniz Polymerisationsdurchschnittsgeschwindigkeitsmessungsergebnskorrektursfehlerabzugzeichen ÜNSÜZ BENZERLİKLERİ Almanca ve Türkçe arasındaki ses yapısı ilginç bir şekilde birbiriyle uyumludur.. Almanca’daki bütün ünsüzler Türkçe’de de vardır. Bu nedenle bir Türk’ün Almanca sesleri öğrenmesi çok da zor değildir.. Sadece Almanca’daki „z“ (tset) ve „r“ gibi bir kaç sesin telaffuzu kafamızı karıştırabilir ilk başta ama, bizim dil yapımızı fazla da zorlamadıkları için bu seslere de çok çabuk adapte olabilmekteyiz.. Glüklich- göletlik Tasse-Kase Sabine-Sabiha Schule-Şule Bosch-Boş Fakir-fakir Gerettet-Gerekli Tasche-Taş War-var Bu örnekleri elbette çoğaltmak mümkündür. İki dil arasında sesleri aynı ya da benzer anlamları ise farklı on binlerce kelime vardır.. BAYAN İSİMLERİNDEKİ BENZERLİK Almanca’da kullanılan bayan isimleri genellikle ünlü a, e, i sesleriyle bitme eyilimi gösterirler… Bertina, Sabine, Blanche, Alia, Aria, Annemarie, Anni, Brune, Amara… Türkçe’de de bilhassa eski dönemlerde bayan isimleri genellikle e, a isimleriyle bitmekteydi.. Tabii ki bunda bilhassa Arapça’nın da etkisi olmuştur: Aliye, Sabiha, Saliha, Mualla, Dilara, Ayşe, Fatıma, Bedriye, Mehpare… İslamiyet öncesi dönemde de sonu ünlüyle biten bir kısım kullanımlara rastlamaktayız: Asena, Aybüke, Akerke(ç), Akılay, Çaçıke, Kanıkey, Ulbike SONUÇ: Alman dilini öğrenen herkes, -chen küçültme yapım ekiyle Türkçe’deki –cik, -çik yapım eklerinin; ya da Türkçe’deki –lik yapım ekiyle Almanca’daki –lich ekinin benzerliklerini mutlaka fark etmiştir. Ya da bizim „hayır“ anlamında „yoo“ deyişimiz gibi onların da „nüü“ dediklerini duymuşsunuzdur. „Elbette“mize benzer şekilde „doch“ kullanımına, ya da bilhassa eski Türkçe’de kullanılan „belki“ kullanımıyla paralel olan „sondern“ kullanımına bir şekilde rast gelmişlerdir.. Almanya’da yaşadığınızda, bilhassa argoda kullanılan „oha“ kelimesinin ve „ah, oh“ gibi bazı ünlemlerin aynı şekilde Alman dilinde de kullanıldığına şahit olabilirsiniz.. Elbette bu benzerlikleri çoğaltmak mümkündür. Ancak çalışmamızın sınırları bakımından bu örneklerle yetinelim. Vaktimiz elverdiği ve Allah da izin verdiği sürece, bu alanda yaptığımız çalışmaları sizlerle paylaşmaya devam edeceğimizi bilmenizi istiyoruz.. Amacımız ise dillerdeki kardeşliğin ve barışın, dalga dalga yayılarak insanların ruhlarına ve sosyal hayatlarına da nüfuz etmesidir. Farklılıkları dile getirmek elbette bir dereceye kadar faydalıdır ama benzerlikleri sık sık hatırlamak da dostça yaşamanın yollarını açar bize.. Almanca ve Türkçe arasında durum böyleyken, elbette Ortadoğuda, Balkanlarda ve Ortaasyada konuşulan dillerle Türkçemiz arasındaki paralellikler de dilbilimciler tarafından aynı mantıkla gözden geçirilmelidir. Bu yapıldığında, bugün birbirine kaygıyla ve nefretle bakan pek çok toplumun, dillerin kardeşliğinde buluşacağına inancımız tamdır… Oğuz Düzgün/Stuttgart/08.03.2010 KAYNAKÇA: http://canoo.net/blog/ http://www.evbilgisayari.com/tum-konular/615-dillerdeki-en-uzun-kelimeler-1913-harfden-olusan-sozcuk.html http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20DILI/yusuf_akcay_alfabe_tartismalari.pdf http://tr.wikipedia.org/wiki/Div%C3%A2nu_L%C3%BCgati't-T%C3%BCrk http://tr.wikipedia.org/wiki/Dil_bilgisi http://turkoloji.cukurova.edu.tr/CAGDAS%20TURK%20LEHCELERI/umay_gunay_manas_destani_kadin_adlari_bir_deneme.pdf http://diglib.princeton.edu/view?_xq=pageturner&_type=&_doc=%2Fmets%2Fislamic3s265.mets.xml&_inset=0&_filename=islamic%2F3s265%2F00000008.jpf&_start=1&_index=11&_count=11&8=1&div1=5 „Der die was? Ein Amerikaner im Sprachlabyrinth“ Rowohlt Taschenbuch Verlag 2009
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |