..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşk eski bir masaldır ama her zaman yepyenidir. -Heine
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Ömer Faruk Hüsmüllü




30 Ocak 2010
İnsanoğlu Nereye?  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Bu yazı 31 sene önce kaleme alınmış.Geçen süre içerisinde ne değişmiş dersiniz?


:BACJ:


20.Yüzyılın bitimine çok az bir zaman kaldı.İnsanoğlu bu günlere gelene kadar birçok aşamalardan geçmiş,yaşam kavgasını kazanabilmek için bütün gücüyle çalışmıştır.Eski yaşamında insanoğlu maddi bakımdan fakir,manevi bakımdan zengindi.Oysa bugün bunun tam tersi ortaya çıkmış,geleceğe yönelik iyimserliğin yerini,tüm dünyayı kapsayan bir karamsarlık almıştır.Sosyal yaşamında gerekli ruhsal dengeyi ve sosyal güvenceyi yitiren insan,hızla ilerleyen medeniyetin yarattığı sorunlar karşısında bunalmıştır.
18. Yüzyılda ortaya çıkan ve zamanımızda zirvesine ulaşan sanayileşme hareketleri,korkunç ve baş döndürücü bir hızla gelişmektedir.İki büyük Dünya Harbi’nin yapmış olduğu tahribata rağmen tohumlarını attığı için gelecek korkusu olmayan medeniyet,yıkıntıların ve küllerin üstünde yeni bir şevkle üretti,üretti...Şüphesiz ürettikleri yararlı şeylerdi,ama bununla beraber “artık maddeler” diye adlandıracağımız ve sadece medeniyetin varisleri olan insanoğluna has felaketler zincirinin halkalarını da ördü.
Pozitif tabiat bilimleri,metotları gereği gayet süratli ilerler ve çökerler;fakat sosyal bilimler,toplumsal yaşantının kanunlarına bağlı oldukları için tabiat bilimlerinden önce nasıl var oldularsa yine onlardan sonra yok olurlar.Bu iki bilim grubu arasındaki uçurumun zamanla artması kaçınılmazdır ve tehlikenin yakında olduğuna işarettir.
Bugün, pozitif tabiat bilimlerinin sevimli çocuğu olan “teknik” tüm insan yaşamını kuşatarak,onun ihtiraslarının,zaaflarının tercümanı olmaktadır. Görünüşte getirdiği ferahlık ve huzur aslında zamanla ümitsizliğe ve yoksulluğa dönüşecektir.Ayrıca tekniğin yarattığı rekabet dünya toplumları arasındaki çekişmeleri,kıskançlıkları körüklemekte;bu yetmiyormuş gibi tekniğe sahip olan memleketlerde toplumsal yapının yavaş yavaş söküldüğü,geçmişe ait değerlerin yok olduğu,bilinçsizce tüketen bir insan tipinin yaratıldığı da görülmektedir. Karşılıklı etkileşim içinde bulunan fertler,nimetlerden mümkün olduğu kadar çok faydalanma,zevkli ve rahat yaşama arzusu duyup,serbestlik istemekte ve bunun sonucunda da toplumun koyduğu kurallara isyan etmekteler.Keyfi davranışlar, akla hayale gelmez sapıkça hareketler,suçlar bu isyanın basit örnekleridir.
Bu şartlar altında yaşantısını sürdürmeye çalışan sıradan bir insanı ele alalım:Diyelim ki ufak bir kasabada yada köyde doğmuş,normal bir aile ve çocukluk hayatı yaşamış,mazbut kişilerle münasebetlerde bulunmuş olsun...Bu ferdin daha sonraları bazı nedenlerle büyük bir şehre gelmiş olduğunu varsayalım..Her şeyden önce onun için önemli olan bu yeni çevreye intibak sorunudur;fakat alıştığının aynısı olmayan bu ortama uyumu nasıl sağlayacaktır?Lüks ve sefaletin yan yana bulunduğu en tipik örneği,girdiği yeni çevrede görecek,ahlâk çözülmelerini anlayacak ve bu yaşadıkları inançlarında bazı değişikliklerin olmasına yol açacaktır.Kendisini zaptetmek,iradesine hakim olmak çabaları; yıpranmalara, yorulmalara sebebiyet verecektir.Etrafına baktığı zaman onu bir suç işlemeğe, günaha sokmağa o kadar çok müsait şartlar olduğunu anlayacaktır ki eskiden ona telkin edilenlerle buradaki gerçekler arasında bocalaması,çatışması ve duyacağı pişmanlıkları ruhsal dengesini bir daha zor düzelebilecek hale getirecektir.Bütün bunların sonucunda da bu fertte ya kaçma,yani toplumdan uzaklaşma-çünkü artık toplumu kendisine düşman görecektir- yada tökezleye tökezleye yaşamını devam ettirme çabası doğacaktır.
Bu,yüz binlerin,milyonların içinden sadece bir tek fert!Bütün fertlerin hareketleri,tepkileri dış görünüş olarak gruplara ayrılıp,toplanabilir gibiyse de içerik bakımından hareket ve tepkileri gruplandırmak güçtür.Ancak kabaca , bu ve benzeri hareketler bir çok fertte görülebilir tahmininde bulunabiliriz.
Maddi gıdalara olduğu kadar, manevî gıdalara da ihtiyaç duyan insanı anlamak,onun sorunlarını çözüme kavuşturmak,topluma değerli elemanlar kazandırmak sosyal bilimlere ve sosyal değerlere gereken özeni göstermekle mümkün olabileceği gerçeği ,bugün tartışma kabul etmemektedir.İnsan ne maddecilerin kabul ettiği gibi bilinçsiz bir sürü hayvanıdır,ne de bu görüşün aksini savunanların sömürü aracıdır.
Bu nedenle insanın gerçek yerini belirleme zorunluluğu karşımıza çıkmaktadır.Aksi halde,yani insanın lâyık olduğu yer takdir edilmez,kendi yarattığı makineye köle olmaktan kurtarılmaz,cinsleri ile olan ilişkileri adalet içerisinde ayarlanmazsa ;tüm dünyada bir toplumsal çöküş hatta kaos yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Unutmayalım:Fertlerin mutluluğu;sağlam,kuvvetli ve muktedir toplum tipini yaratacak ve bu tip toplumların varlığını ve dünyanın geleceğini tehlikelerden koruyacaktır.

(Not:Bu yazı tam 31 sene önce kaleme alınmıştır.ÖFH)


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Dolu.
Gönderen: Levent Ölçer / , Türkiye
25 Şubat 2010
Güzel, dolu bir yazı. Yazılanlara katılmamak elde değil.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
İktidara Gelebilmek İçin Tüyolar!
"Adam Olmayan" Adamlar!..
Millet İsterse Tarih Tekerrür Etmez!
Duble Yol Mu, Duble Fiyasko Mu?
Ben "Evet"i Basacağım
Ampul Vicdanları Aydınlatabilir mi?
Ben,ben,ben…gene Ben!
Ekmelettin Bey Cumhurbaşkanı Olursa Bu Kitaplar Ücretsiz
Kriz Teğetcileri Vuruyor
Bu Bilge (!) Adamlar Kaç Kişi?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Atatürk’ün Ordu - Savaş ve Barış Hakkındaki Sözleri
Türk Devletleri Ne Zaman Kuruldu ve Ne Zaman Yıkıldı?
İnsanoğlu Dur ve Dinle!
Kitapsız Bir Din Doğdu,haberiniz Var mı?
Kızılderili Soykırımı / American Natives Genocide
Bayrağın Türklerde Önemi
Kitapları Yakın, Kütüphaneleri Yıkın!
Facebook’a Bir Önerim Var
Mağaranın Kamburu Romanından Seçmeler…
Eleştirinin Eleştirisi - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.