..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Zaman dostluğu güçlendirir, aşkı zayıflatır. -La Bruyere
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Dilbilim > Oğuz Düzgün




15 Kasım 2009
Bilişimin Türkçesi - 2  
Oğuz Düzgün
2003-2004 yıllarında yaptığım bazı çalışmaları derleyip yayımlamaya devam ediyorum. Karanlıkta kalmasınlar diye..


:BFEB:
Bilgisayarla ilgili konuları içeren dergilerde, kitaplarda, kurslarda İngilizce terimlerin karşılıkları olan Türkçe terimler kullanılmalıdır. Sık sık kullandığımız CD kısaltmasını düşünelim. Bu kısaltma İngilizce “Compact Disk” kelime grubundan kısaltılmıştır. Bu kelime öbeğinin Türkçe karşılığı “Küçük Teker” şeklinde olabilir. Ancak dillerdeki “iktisadilik” kuralını da göz önüne alırsak, bu kelimenin “Tekercik” şeklinde kullanılmasını uygun buluyoruz. Bildiğimiz gibi Türkçe’de küçültme eki olan –cik eki “teker” kelimesinin önüne getireceğimiz “Küçük” kelimesinin görevini yapabilir. Bu durumda “Küçük” kelimesine gerek kalmamakta, kelimemiz Tekercik olarak belirginleşmektedir. CD(Okunuşu:Sidi) yerine Tekercik kelimesini kullanmamız daha uygun olmaktadır. Bu kelimeler gibi daha pek çok kelimenin Türkçe karşılığını kullanmamız elbette mümkündür. Bilgisayar ve sanalbağ sistemimizi inşa ederken, bu terim çevirilerini yapmamız da zorunlu olmaktadır. Yeri gelmişken bir mevzuya daha değinmek istiyorum. Bazı İngilizce kökenli markaların, kanal isimlerinin kısaltmalarının ya da kelimelerin İngilizce kurallara göre telaffuz edildiğini müşahade etmekteyiz. Örneğin C kelimesi İngilizce’de bazı durumlarda “S” bazen de “K” şeklinde telaffuz edilir. Ancak Türkçe’mizde “C” yazıldığı şekilde yani “c” şeklinden başka bir şekilde okunmaz. Örneğin biz CIA kelimesini (Siayey) şeklinde telaffuz edemeyiz. Çünkü bu kısaltmanın harflerini biz İngilizler gibi telaffuz edemeyiz. Bu kısaltmayı “cia” şeklinde telaffuz etmekten başka çaremiz yok. Eğer İngilizce konuşuyorsak tabii ki o zaman (siayey) deriz. Türkçe konuşurken bu kelimeyi Türkçe telaffuz etmeliyiz. Yine N sesini ele alalım. Bu harfin okunuşu bizde “ne” şeklindedir. Aynı harf Arapça’da “nun” İngilizce’de “en” şeklinde telaffuz edilir. Elbette Arapça ya da İngilizce konuşurken bu harfleri o dillerdeki telaffuz şekillerini göre okuyacağız. Ancak Türkçe konuşurken bu “ne” sesine “en” demeyeceğiz. Bu dilimizin değişimine kadar gidecek bir yanlış yolun başlangıç noktası olabilir. Bütün diğer harfleri Türkçe telaffuzlarına göre seslendirmeliyiz. Yoksa “şurası istisna, bu bundan dolayı böyle olmalı” gibi kişisel ya da şirketsel mazeretlere cevaz verecek olursak, dilimiz de,kültürümüz de yabancılaşmaya başlar. Daha doğrusu biz, dilimize ve kültürümüze karşı yabancılaşıveririz.

Yine bazı İngilizce terimlere karşılık gelecek yeni Türkçe terimler önermeye devam edelim. Çok kullanılan Dijital-digital terimini ele alalım. Bu kelimenin Türkçe karşılığı olabilecek yegane kelimelerden birisi “sayısal” kelimesidir. Elektronik kelimesi dilimize öyle bir yerleşmiştir ki, artık onu bilgisayar dilimizden atmak oldukça zorlaşmıştır. Fakat biz bunu yine de deneyeceğiz. Öncelikle şu elektrik kelimesini bir halletmeliyiz. Biz Türkler, doğa ile içli dışlı insanlar olmuşuz. Elektrik kelimesini karşılayacak kelime bizim eskilerden beri kullandığımız bir doğa olayı olmalıdır. Benim aklıma ilk gelen kelime “şimşek” kelimesidir. Elektrik kelimesine karşılık olarak “şimşeksi” kelimesini kullanabiliriz. Ya da “cereyan” -akıntı anlamında- kelimesini de kullanabiliriz. Elektron da “negatif elektrik atomu” olmaktadır. O halde “eksi şimşeksi zerre” olarak açıklayabileceğimiz elektron kelimesine karşılık olarak Türkçe kullanışlı bir kelime bulmalıyız. Ben “elektron” kelimesi yerine “eksizerrecik” kelime öbeğini tavsiye ediyorum. Üstelik bu kelime öbeğinin ses yapısı da bir elektriksellik hissettirmektedir. Bu da ayrı bir “aliterasyon” oluşturarak Türkçe’nin musiki yapısına uyum göstermektedir. “Elektronik” kelimesi için de “eksizerreciksel” kelime öbeğini tavsiye ediyorum. Bu tavsiyelerde bulunurken en doğru kelimeleri kendimin bulduğunu iddia etmiyorum. Anlama daha mutabık, daha kullanışlı terimler bulunursa, onları önce ben kullanmaktan çekinmeyeceğim. Önemli olan,öncelikli konumuz olan Bilgisayar dilinin Türkçeleşmesinin, her ne yolla olursa olsun sağlanmasıdır.

Bilgisayarlarla ilgili olarak değineceğim önemli konulardan birisi de Klavye konusudur. “Tuşluk” ya da “düğmelik” olarak ifade edebileceğimiz Klavyedeki yabancı kelimelerin, kısaltmaların muhakkak Türkçeleştirilmesi gerekmektedir. Bununla kalınmamalı Türk tarzı yeni bir tuşluk üretilmelidir. Bu o kadar da zor bir uğraş değildir. Yine bu geliştirilecek Tuşlukta “Osmanlıca”, “Özbekçe” gibi Türk lehçelerinin yazımı için de uygun karakterler olmalıdır. Bu tuşluktaki bazı kelimelerin Türkçe karşılıklarını bulmaya çalışalım. “Lock” kelimesi tuşluklarda birkaç yerde bulunur. Bu kelimeye karşılık olarak yeni üretilecek tuşluklarda “kilit” kelimesi kullanılabilir. “Num” kelimesi yerine “Sayı” kelimesi, ”page” kelimesi yerine “sayfa” kelimesi ya da “delete” kelimesi yerine “silgi” kelimesi de çok rahatlıkla kullanılabilir. “End” tuşunun adını “Son” olarak “Home” tuşunun adını da “Ev”ya da “yuva” olarak değiştirebiliriz. ”Enter” kelimesi yerine “Başlat” kelimesini de kullanmamızda hiçbir sakınca yoktur.

Eğer bilgisayar dili tamamen Türkçe olsaydı,bilgisayar öğrenmek isteyen vatandaşların öncelikle İngilizce öğrenmek gibi bir zorunluluğu da olmazdı.Böylelikle vatandaş şimdikiden on kat daha hızlı bilgisayar dilini öğrenebilirdi. Bu da bizim bilişim alanında süratle büyümemiz anlamına gelirdi. Bazıları dilleri İngilizce’den farklı olan Hindistan gibi ülkelerin nasıl olur da böyle hızlı bir şekilde bilişim sektöründe tırmanışa geçtiğini merak etmektedirler. Bunun sebebi çok açıktır. Hindistan, vaktinde bir İngiliz sömürgesiydi. Hintli vatandaşlar zaten İngiliz dilini ana dilleri gibi bilmektedirler. İnternet ve bilgisayar terimlerinin anlamını sökmekte zorlanmamaktadırlar. Bu terimleri öğrenmek için ayrı bir zaman kaybı da yaşamamaktadırlar. Üstelik kendi dillerinin dil bilgisi mantığıyla İngiliz dilinin mantığı aynıdır. Zira iki dil de aynı dil ailesindendir. Bu gibi sebeplerden dolayı onlar, bilişim alanında büyük gelişme göstermişlerdir. Bizim önümüzde ise öncelikle dil sorunu vardır. Bu dil sorunu ortadan kalkmış olsaydı bilgisayar sektöründe bugünden çok daha ileri seviyede olacağımızı bilmem söylememe gerek var mı?Bizim gayemiz de kendi bilgisayar dilimizi oluşturmak ve yeni neslin önünü açmaktır. Bilgisayar kelimesini düşünün. Bu kelimenin İngilizce karşılığı olan “Computer” kelimesini kullansaydık,bilgisayarın fonksiyonlarını bugünkünden daha zor öğrenirdik.En azından bilgisayar kelimesini duyduğumuzda, bilgi yüklü ve bunları sayan, ortaya koyan bir aletten bahsedildiğini okuma yazması olmayan birisi de olsak,profesör de olsak anlıyoruz. Demek ki bilgisayar ve sanalbağ dilinin Türkçe olması çok mühim. Bu alanda genç yazılımcılarımızın, oldukça başarılı yazılım çalışmalarının olduğundan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Yerli yazılımcılarımız, programcılarımız devlet desteğini üzerlerinde hissetmedikleri halde ülkelerinin, insanlarının ve kendi adlarının diğer ülkelerde de duyulmasını sağlayabilecek çalışmalara imza atmaktadırlar. Elbette dünyanın en güzel kilimlerini dokuyan, nakışlarını işleyen anaların evlatları olan Türk gençleri, yine dünyanın en güzel web tasarımlarını, program yazılımlarını nakış nakış desenleriyle ortaya koyacaklardır. Yeter ki bilgisayarlarla,sanalbağla buluşmuş gençliğimiz, kendisini kumar,oyun ve pis sitelerin bataklığında kaybetmesin. Milli filtre programlar hazırlanmalı ve bütün Türk gençliğinin top yekün gayri ahlaki sitelere girmeleri engellenmelidir. Gençliğimiz bilinçli politikalarla bilgisayar ve sanalbağın insanlık için faydalı olan bölümüne yönlendirilmelidir. Bu büyük gayeye ulaşmak için de bilgisayarlardan önce gençlerimizin kalplerine birer ahlak filtresi takmamız yerinde olacaktır. Milli değerlerini benimsemiş, inançlı ve erdemli yetişen bir Türk gencinin ahlaksız ve zararlı kentçiklerde dolaşması imkansızdır. O halde öncelikle gençlerimizin zihinlerini ve kalplerini Türkçeleştirmeli, ardından da bilgisayar ve sanalbağı Türkçeleştirmeye çalışmalıyız. İnsanımızın ruhi yapısı Türkçeleşmeden, dış alemin Türkçeleşmesi adına yapılacak her çalışma akim kalacaktır. Çünkü yaşadığımız hayat da çoğunlukla bizim hayal dünyamıza ve ruhi yapımıza göre şekillenir. Ruhi yapımız hastalıklı olursa dış dünyamızı da kirletir ve zehirleriz. Ruhi yapımız sağlıklı olursa, dış dünyamız da temiz ve huzurlu olur.

Şimdi bazı bilgisayar ve sanalbağ terimlerinin kısaca açıklamalarını yapmaya devam ederek, onları Türkçeleştirmeye çalışalım. Bunu bilgisayarcılarımıza ve dilcilerimize küçük bir örnek olması için yapıyoruz. Kasada bulunan ve CPU denilen merkezi işlem birimine biz “mini işlemci” demeyi uygun buluyoruz. ”Random Access Memory” kelime öbeğinden kısaltılmış olan RAM için de zaten kullanılmakta olan “hafıza” kelimesi uygun bir kelimedir. “Bellek” kelimesi de RAM kelimesine karşılık olarak kullanılabilecek başka bir Türkçe kelimedir. Kasada bulunan CD sürücü olarak adlandırılan bölüm “tekercik sürücüsü” şeklinde adlandırılabilir. Bunu da “tekersür” şeklinde kısaltabiliriz. Aslında şu da bir gerçek ki,bugüne kadar bilgisayar sektöründe kullanılan pek çok terimin Türkçe karşılıkları da bulunmuştur. Bu sevindirici bir gelişmedir. Ancak her gün gelişmekte olan bilgisayar sektörü, yeni yeni Türkçe terimlere ihtiyaç duymaktadıi. Ülkemizde bilgisayar ve sanalbağ alanında uzman kişiler, firmalar, karşılaştıkları yabancı terimlere Türkçe karşılık bulmak zorundadırlar. Bu iş yapılırken de dilbilimcilerle iş birliği yapılmalıdır. Yine halkın beğenisinin de önemli olduğu unutulmamalıdır.Örneğin insanımız, oturgaç, götürgeç gibi kulağa hoş gelmeyen terimleri sevmemekte ve benimsememektedir. Bilgisayar alanında kullanılan yabancı terimlere karşılık olarak bulacağımız kelimeler, Türk insanının beğenisine uygun olmalıdır. Bazı insanlarımız aşırı bir İngilizce sevgisine sahiptir. Onlar İngilizce’yi neden bu kadar çok sevdiklerini de bilmezler. Kimilerine göre İngilizce özgürlüğün dili, kimileri de İngilizce ne kadar konuşursa o kadar medeni olacağını sanıyor. Aslında tüm bunlar birer yanılgıdan ibaret. Biz hiçbir millete ya da onun diline düşman değiliz. Bir Türk elbette İngilizce de öğrenebilir. Bazı durumlarda diğer yabancı diller gibi İngilizce’nin de öğrenilmesi zorunlu olmaktadır. Ancak bunu yaparken ana dilimizi küçümsemek,tamam gibi güzel kelimelerimizi bırakıp “okey” benzeri İngilizce kelimeleri kullanmak, İngilizce olan her şeyi güzel görmek, bir İngiliz gibi düşünüp yaşamaya çalışmak bize yakışmayan ve milli onurumuzu inciten özentilerdir. Ya da neden “çıkarindir” birleşik kelimesi yerine “asansör” kelimesi gibi Türkçe ile hiçbir alakası olmayan bir kelimeyi kullanalım ki? Fransa kendi dilinden başka dili kullanmaz ama bu onun gayri medeni, ilkel ya da bilimden uzak olduğunu göstermez. Bizler de dilimize gereken önemi verir ve bütün bilimsel çalışmaları hızlı bir şekilde Türkçe’ye çevirebilirsek her alanda hızlı ilerlemeler kaydedebiliriz. Ancak çocuklarımızın,bilim adamımızın önüne bir de İngilizce gibi bir gereksiz engel koyarsak, ne bilimde ne de sanatta gerektiği kadar ilerleyemeyiz. Biz bir İngiliz sömürgesi değiliz. Hiç kimsenin kölesi, mandası olmamış şanlı bir milletiz. Bu nedenle İngilizce’yi bir tabu haline getirmemiz çok anlamsızdır. Dil bilmek ayrı, yabancı bir dilin düşünce dünyasını her alanda yaşamaya ve yaşatmaya çalışmak ayrı. Biz yabancı dil öğrenmeye kesinlikle karşı değiliz. Bilgisizlikten kaynaklanan dayanaksız İngilizce hayranlığına karşıyız. İngilizce’nin üstünlüğü iddiası Anglo-Sakson tabiriyle! bir “retorik” ten yani bir “kabul”den başka bir şey değildir. Herkesin artık uyanıp bu saçmalığı anlaması gerekmektedir. “Türkçe’nin Şifresi” adlı eserimizin diğer bölümlerinde ispatladığımız gibi Türkçe, İngilizce gibi dillerden, bilhassa düzen bakımından üstün bir dildir. Türkçe’nin üstünlüğünü ispat eden maddeleri bu kitabımızda “Türkçe’nin Üstünlüğü” adlı bölümde bulabilirsiniz. Şimdi insanlarımızın neden bu derece İngilizce sevdalısı olduğunu anlamaya çalışalım. Düşünün bir kere.Neden Moğolca öğrenmeye çalışmıyoruz? Ya da Çince’nin peşine düşmüyoruz? Ya da Arapça sevdasıyla yanıp tutuşmuyoruz da ille de İngilizce diyoruz? Bunun sebebi açık. Kendimizi İngilizce konuşan toplumlardan aşağı görüyoruz. Onların her şeyini üstün görüyoruz. Doğru, İngilizce konuşanlar pek çok alanda bizden üstünler maddi bakımdan. İnsanımızın şu “izm”lere bu denli yönelmesinin sebeplerinden birisi de bu aşağılık kompleksi.. Cemil Meriç bu konuda şunları söylüyor; “İzm’ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri. İtibarları menşelerinden(çıkış yerlerinden) geliyor. Hepsi de Avrupalı” Bizler kendi bağrımızdaki güzelliklerden habersiz hala batının peşinde koşuyoruz. Aslında insanoğlunun aradığı gerçek üstünlük, manevi üstünlük.

Peki batı insanı, Avrupalı insan kime özeniyor? Bunu hiç düşündünüz mü? Size söyleyivereyim, batı insanı da doğuya özeniyor. Çünkü asıl üstünlük doğuda.O üstünlükse manevi üstünlük. Her gün televizyonlarda duyuyoruz, gazetelerde okuyoruz. Ya Müslüman oluyorlar, ya da Budist oluyorlar. Neden? Çünkü onlar maddi üstünlüğün en son merhalesinde oldukları halde, manevi üstünlükte çukurlar. Manevi zenginlikler ise sadece doğunun dinler gökkuşağında gizli. Onlar maddenin mutluluk getirmediğini anlamış durumdalar. Bizler ise hala “biz de sizin gibi perişan olmak istiyoruz” diyerek,batının çürümüş yaşam tarzına özeniyoruz. Onlar dinlerinden,kültürlerinden uzaklaştıkça daha da ilerleyebiliyorlar. Biz ise inancımıza,kültürümüze sarıldıkça ilerleyebiliyoruz. Şimdi bizler kendi bilgisayar ve sanalbağ sistemlerimizi kurarken manevi değerlerimizi göz ardı etmemeliyiz. Batı özgürlük özgürlük dedi yüz yıllardır. Baktı gördü ki, bu mutlak özgürlüğün sonu çocukların fuhuş sektöründe kullanılmasına, gençlerin esrar komalarında ölmelerine,her türlü ahlaksızlığa çıkıyor, onlar da bu sınırsız özgürlükten vaz geçmeye başladılar. Batıda fuhuş sektöründe çalışan insanların %80 civarı AİDS ve benzeri zührevi hastalıklara yakalanmış durumda. Bazı Avrupa ülkelerinde her yüz çocuktan 20'si evlilikteki gayr-i meşru ilişkiler sonucu dünyaya geliyor. Peki bu rezil hayatın sonu nereye gidecek? Batının felsefesi,yaşam tarzı bir gün iflas edecek. Batının insanın kendisinden iğrenecek ve doğunun ahlaki değerlerine kaçacaklar Cemil Meriç gibi gerçek aydınlarımızın da haber verdikleri gibi.

Şimdi biz batı insanına da, batılılaşmış doğu insanına da Türkçeleşme ülküsünü sunuyoruz. Bilgisayarda ve sanalbağda Türkçeleşme.

Sevgide,ahlakta Türkçeleşme. Şiirde ve romanda Türkçeleşme. Rüyalarda, hayallerde Türkçeleşme. Kısacası her alanda Türkçeleşme.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Teşekkürler
Gönderen: İlker Fıçıcılar / , Türkiye
19 Haziran 2010
Yararlı bir yazı olmuş.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın dilbilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Eston Dili ve Türkçe
Fince Türkçe Benzerliği
İbranice - Hintçe Kardeşliği
Türkçe'nin Şifresi - Türkçe'nin Üstünlüğü - 2
Adem ve Havva Dili
Esperanto ve Türkçe
Türkçe'mizin Ermenice'ye Etkileri
Türkçe'nin Şifresi - Türkçe'nin Üstünlüğü - 1
Türkçe'nin Yitik Kardeşi; Kızılderilice!
Sümer'e Farklı Bir Bakış

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Atomda Dna Var mı?
Tebbet Suresindeki Mucizeler
Çoklu Hücre Modeli
İslam Bilim Müzesi
Nasreddin Hoca Yazar Oldu
Hangi Tanrı?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sen Var Ya Sen! [Şiir]
Çakkıdı Çakkıdı [Şiir]
Bâlibilen Dilinde Şiir [Şiir]
Üç Boyutlu Şiir [Şiir]
Miraciye [Şiir]
Sağanak Sen Yağıyor [Şiir]
Bülbüller Şehri İstanbul [Şiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Şiir]
Burası Sessiz Biraz [Şiir]
New Orleans'lı Siyahi Kirpiklerin [Şiir]


Oğuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatın her alanında çalışmalar yapıyor.

Etkilendiği Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoğlunun özelliği değil midir iletişimde bulunduğu varlıklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.