Herkesin derdi başka. -Orhan Veli |
|
||||||||||
|
Osmanlı döneminde, Osmanlıcılık fikrine zarar getirebilecek her türlü meselede alınan kararlarda, öncelikli kaygı olarak devletin bekasının görüldüğünü iddia eden Fuat Dündar, ardından gelen İttihatçıların da bir Müslümanlaştırma ve Türkleştirme çabası içine girdiğini söylemektedir. Buradan hareketle, İTC’nin bu çabalarının gayrimüslim azınlıklarla ilgili radikal kararlar alınabilmesine zemin hazırladığı söylenebilir. Taner Akçam ise, 1. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı’nın, Ermenileri öldürdüğü ve bunun savaş sırasında alınmış ani bi karar olmaktan çok, düzenli bir eylem olduğu görüşünü savunmaktadır. Dündar İTC’de, sadece Ermeniler için değil, tüm azınlıklar için “şartlar elverdiği ölçüde bünyeden atılmaları hedeflenecek” gruplar oldukları fikrinin savunulduğunu söylemektedir. Akçam’a göre; “İttihat ve Terakki, uygulanmasına Birinci Cihan Savaşı’ndan önce Ege Bölgesi’nde başlamak üzere tüm Anadolu’nun, kendi ifadeleri ile gayritürk unsurlardan arındırılması doğrultusunda bir plana sahip olmuş ve savaş yıllarında bu planı tüm Anadolu sathına yayarak hayata geçirmiştir.” ; fakat zamanla, İTC’nin asıl politikasının gayritürk unsurların tasfiye edilmesi değil, gayrimüslimlerin var olan topluluğun dışına itilmesi veya asimile edilmesi yoluyla homojen bir “Türklük” yaratılması olduğu görülmüştür. 1915’te Osmanlı’daki Ermenilerin tehcire mazur bırakıldıkları, artık arşivlerdeki belgelerle kanıtlanmıştır. Çeşitli kaynaklarda farklılık gösterebilen ise, tehcirin yalnızca Doğu Anadolu’daki Ermenilere mi uygulanıp uygulanmadığı, tüm topraklara yayılıp yayılmadığı ya da sonrasında Ermeni vatandaşların mülklerinin satımından elde edilen gelirin onlara ulaştırılıp ulaştırılmadığı,.. sorularıdır. Burada Dündar, Haziran 1915’ten sonra, tehcirin hemen hemen tüm Ermenileri kapsadığını iddia etmektedir. Ayrıca bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta ise, arşivlerin birçok soruya cevap buluyor gibi görünmesine rağmen belgelerin önemli bir kısmının yok edilebildiğidir. Bu yüzden arşivlerde birbirini takip etmeyen kaynakların kullanımında da azami özen gösterilmesi gerekmektedir. Akçam, alınan tehcir kararının nedeninin, Ermenileri imha etmek olduğunu iddia etmiş; Doktor Bahaettin Şakir Bey’in , Talat Paşa’nın ve bazı illerin bürokratlarının (Diyarbakır valisi, Boğazlıyan kaymakamı) tehciri nasıl imhaya dönüştürdüklerini ve onları engellemeye çalışan devlet görevlilerini idam ettirdiklerini açıklamıştır. Tehcir sonrasında bazı kaynaklar ve yorumcular, Ermenilerin mallarının satılıp gelirlerinin kendilerine yollandığına işaret ederken; diğer bir yandakiler ise bu gelirlere devletin el koyduğunu iddia etmektedirler. Akçam da satıştan elde edilen gelirlerin Ermenilere iletilmediğini iddia eden gruptandır ve o paraların beş amaç uğruna harcandığından bahseder: 1) Müslüman burjuva yetiştirmek 2) yeni gelen muhacirlerin ihtiyaçlarını karşılamak 3) Askeri ihtiyaçları karşılamak 4) Ermenilerin tehcir masraflarını karşılamak 5) Hükümetin değişik ihtiyaçlarını karşılamak Ermeni tehcirinin, Ermenilerin imhasına yönelik bir çaba olmadığını iddia eden kesimin en önemli savunaklarından biri, İstanbul ve İzmir’deki Ermenilere dokunulmadığı iddiasıdır. Fakat Akçam, bunun yanlış olduğunu iddia eder ve İstanbul’daki sürgünle doğudaki sürgün arasındaki tek farkın; İstanbul’dakinin parça parça ve zamana yayılarak, değişik dönemlerde gerçekleştirilmesi olduğunu söyler. Ayrıca İstanbul sürgününün Osmanlı arşivlerinde de dış kaynaklarda da belgelendirildiğini, bu açıdan da bir bütünlük içerdiğini savunmaktadır. Akçam’ın makalesinde belirttiği tüm gelişmelere bir kaynak göstermesine karşın, tamamen zıt görüşlerin de arşivlerden belge bulabilmesi –ya da bulduklarını iddia etmeleri- büyük bir tezat olarak dikkat çekmektedir. Örneğin; Gündüz Aktan, tehcirin, İttihat ve Terakki’nin tamamen Ermenileri korumaya yönelik olarak izlediği bir politika olduğunu savunmaktadır. Enver Paşa, Doğu Anadolu’da yaşayan Ermenileri, Kafkaslardan topraklarımıza giren Ruslar’dan korumanın iki yolu olduğunu ileri sürmüş ( onları Rus ordularına doğru sürmek, yani siper olarak kullanmak, ya da tehcir ettirmek ) bu fikirlere karşılık olarak Talat Paşa da tehcirin daha yerinde bir eylem olacağına karar vermiştir. Arsen Avegyan’a göre ise, Ermenilere yapılanların soykırım olduğunu Osmanlı Devleti zaten 1918’de kabul etmiştir. Kendisi bu iddiasını da, Ermenilerin imhasında rolü büyük olan Diyarbakır valisi ve Boğazlıyan kaymakamının idam edilmesine dayandırmaktadır. Öte yandan; emekli bir bürokrat olan Nüzhet Kandemir ise, amacın imha olmadığını, öyle olsaydı Osmanlı’nın tehcire batıdan başlamış olacağını savunmuştur. Bu kısa analizden de anlaşılacağı gibi, Ermenilerin tehcir ettirildiği kabul edilse de, bunun bir planla uygulanmış bir proje mi, yoksa Ermenilere yapılmış bir yardım mı olduğu konusu tartışılmaktadır. Burada dikkate değer olan; bu iki farklı görüşe sahip çıkanların her birinin, arşivlerden, kendilerinin doğruluğunu kanıtlayabilecek belgeler bulabilmeleridir. Buradan yola çıkarak, konu hakkında araştırmaya başlarkenki düşünceniz, araştırmanızı büyük ölçüde etkileyecektir; çünkü söylendiği üzere, konuya genişçe bakabilen birçok kaynak bulunabilmektedir. Bu yolla da, Ermeni soykırımı / tehciri hakkında yapılan / yapılacak tüm araştırmaların -bir ölçüde- yanlı olduğu farkedilmiş olunur.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nazlı Usta, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |