Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
Ölüm bizden uzak değil. Ölüm hiç kimseden uzak değil. Bir nefesçik canımız var hepimizin. “Her canlı mutlaka ölümü tadacaktır” diyor, Yüce Yaradan. “Her yazısında ölümden bahsediyor” diyeniniz olabilir, hatta şu an yanımda bir şair arkadaşım; “yazılarında biraz da dirilerden bahset” diyor… Ne var ki “ölüm”den bahsetsem de, etmesem de ölüm bizimle beraber. Tıpkı vücudumuzda bizimle beraber gezdirdiğimiz bir organ gibi her gün ölüm geniyle gezeriz biz… Evet, Ebu Müslüm Barut’un vefatına getirmek istedim sözü … Müslüm Barut’la bir seyahat esnasında tanışmıştım…. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Malatya Şubesi üyeleriyle, Gaziantep’e bir toplantıya gidiyoruz. Dört beş arabalık bir iş adamları konvoyu… Müslüm, benim bulunduğum arabada… sessiz sedasız oturduğu koltukta konuşmalarımızı, matraklıklarımızı dinliyor. Gidişte hep sessiz olmayı tercih etti. Lakin dönüşte…. Hikâyeler, fıkralar, kıssadan hisseler… Ziraat mühendisi olduğunu, Malatya Belediyesi’nde çalıştığını söylemişti… O günden sonra da Malatya’da her kaşlılaştığımızda , “Şevket Abi” diyerek… benden yaşı büyük olmasına rağmen…. İşte bu sabah (20 Mayıs 2009)… İşe gelirken O’nun vefat haberiyle sarsıldım…. Gazeteler (üçüncü sayfalarında) “Ruhsat Müdürü Kazada Öldü” haberini vermiş. Haberde, kaza geçirdiği arabaya bakıp bakıp duruyorum… Her şey bir rüya gibi… Ebu Müslüm Barut hiç yaşamamış gibi… Geride yetim bırakılan 4 çocuk ve yüreği yanık bir ana… Sonra hafızamda silemediğim Antep yolculuğu anılarımız… Ölüm sahiden uzak değil… Dün akşam az daha ben de gidiyordum. 19 Mayıs resmi tatildi, gün boyu evdeydim, yalnızlıkta ve bir şeylerle meşgul olmamaktan canım sıkılmıştı, akşama doğru ‘bir hava alayım’ diyerek askerde yeni gelen yeğenimle birlikte bizim evin yakınındaki “Tülük” e çıktık….(Malatya’nın tarihi bir mekanı olan yüksek ve sivri bir tepe…Orduzu Kaldırım Mahallesinde…) Tepeye çıkmakla günün tüm miskinliğini atmıştım. Akşam evde haber dinliyordum ki: aniden kalbimin ritmi bozuldu. Geçmişte de buna benzer birkaç sorun yaşamıştım, hatta anjiyo bile olmuştum ama bir şey çıkmamıştı… Sol göğsümün göğüs kafesi hop kalkıp hop oturdu. Bir ter bastı, bir halsizlik… yıkılıp kaldım. Bereket ki annem yanımdaydı. Habire masaj yapıyor diğer taraftan da dualar ediyordu kurtulmam için. Yaklaşık yarım saat sürdü… Annemin duasından mıydı, yaptığı masajdan mı, yoksa henüz kısmetim bitmediğinden mi, bilmiyorum. Sonuç; gördüğünüz gibi hâlâ karşınızdayım… Ve bir kez daha anladım ki ölüm uzak değil… Hele bana hiç uzak değil… Bu vesileyle sevgili Ebu Müslüm’e Allah’tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederim…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |