..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hata! Klavye bağlı değil. Devam etmek için F11'e basın...
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Unutulamayan Dönemler > Nurten Turhan Yüksel




18 Şubat 2008
Söz Dizimidir Gözlerin  
Kelimelerin karşılıksız sözcüklerle devindiği birer sözdizimidir gözlerin gece kuşatmalarında.

Nurten Turhan Yüksel


Senden vazgeçmeyi bilmedim kendimden vazgeçmeyi bildiğim kadar. Bu yüzden ‘gece gözlerin’ yarıladı her gece yarılarımı. Saman alevleri söndükçe tutuştu yeniden, tutkuya bezedi karartma gecelerimi, dantel dantel işlendi sanrılarıma tutukluluğum.


:AHIH:
Kelimelerin karşılıksız sözcüklerle devindiği birer sözdizimidir gözlerin gece kuşatmalarında. Ay batımlarında karanfil kokuluyken uykusuzlukların sabaha doğru zamanlarda nazına kızaran güneş gelincik tarlalarını derler ellerinde.
Ellerinde yıllanmış emeklerin izleri var sevgili. Avuçlarının kaç yüz geceden topladığı kaç yüz bin yıldızın yansıması yakar nasırlarını.
Tutsan şimdi ellerimi çakmak gözlerle çıra gülüşler sarsa yüzümü.
Parlasam yüzüne… Işısam…Sokak lambalarını soldurup geceyi utandırsam.
Islaklığı ayyuka çıkmış bakışlarım nicedir tutulmamıştı böyle, ay tutulmalarını kıskandırmış, doğum zamanlarını muştularken sessiz bir gecede. Sen hiç çözemediğim bilmecede çözülürken zamana, zaman seni benden almayı bilemedi sevgili.
Tutsan şimdi ellerimi, ‘gitme kal’ sözcüklerine yıkılmış melodileri kaldırsan ayağa İnan… İnan ki yaramı besleyen kabuk, sargı bezlerine saklar da acısını kan yerine akıtır inatla aşk sancısını.
Aşk ki; her yıl sayısı artan mumlarında her biri birer kalp çarpıntısıdır. Yangın yerine döner de dudaklarında üflemeler, Bakırdan bronza çalar yüzünde alazlanmış mermer gölgeler.


Senden vazgeçmeyi bilmedim kendimden vazgeçmeyi bildiğim kadar. Bu yüzden ‘gece gözlerin’ yarıladı her gece yarılarımı. Saman alevleri söndükçe tutuştu yeniden, tutkuya bezedi karartma gecelerimi, dantel dantel işlendi sanrılarıma tutukluluğum.
Oysa ki ağır bir saflıktım ve ne çok bir sevgiydim şimdi tabağındaki pasta kadar.
İçi kargaşalarla doldurulmuş bir yaşama üfle mumlarını, gün be gün eksilmede alkışlar, şarkıların yerini almada ağıtlar.
Alkışlarını çoğaltır şarkılarını söylerim daima ve bıkmadan. Eksik etmem dudağımdan özlemli bir tebriği.

Nice… Nice yıllara sevgili.

Öfkenin ve kırgınlıkların arasına iliştirilmiş mutlu anların toplamıdır yaşam. Ucuz değil… Basit hiç değil… Niteliğini kendi sınırlarında belirlerken sınırları aşan bir duyguda bulur kendini insan. Güzelleştirir tüm çirkin gördüklerini gözüyle, eliyle en önemlisi insancıl niteliğini ortaya koyabilen yüreğiyle. Yürek deyip geçemez, duygunun ortasında duyumsadıkları ile var olan kimse.
O ki var olma sebebimiz, o ki var etme nedenimiz.
Varsıllaştırmak insanı tanrısal bir yetenektir sevgili! Tanrı vazgeçmedi sevmekten bizi ve istemedi bizden yenik düşmemizi. İşte bu yüzden bir dolu sebep sundu önümüze. Özel anlar verdi sevgimizin dönüşümlerini olgunlaştırmak için. Ve affetme ve anlama ve dinleme yetileri verirken bize ,hesaba katmadıkları hep üzdü onu ki hala üzmekte.

Sevgi…
Sevmeyi tamamlayan sevilmektir sevgili! Bu yüzden ortalıkta dolaşan ne çok yarım insan var görüyor musun? Ne çok insanın gözleri yerde biliyor musun? Yarımlık beraberinde öfkeyi getiriyor kuşkusuz. Ama belli ki yürekte yer etmiş bir sevdanın devamına engel değil… Belli ki her şeye… Her şeye rağmen sevebiliyor insan. Ve bunun ispatı büyüyerek büyüterek yaşamaktır içimizden hiç sorgusuz geçip giden zamanı.
Sevgi; doğum günlerini unutmamak değil,
Sevgi; onu her gün yeniden doğurabilme cesareti ve yeteneğidir…
Hiç hesapsız… Pazarlıksız… Her yeni gün doğurdum ben seni sevgili!

Seninle aynı havayı soluma şansım olsaydı, gözlerimin nasıl baktığını görseydin eğer tanrının bir insana verebileceği en büyük yetiyle tamamlayacaktın kendini. Var olmanın o muhteşem duygusunu kaç kişi yaşama şansını elde etmiştir ki?
Ama ben şakaklarından saçlarına uzanabilecek beyaz bir mevsimde adımlayamadım yüzündeki sokakları. Ne de bir temmuz sıcağında ter tenine serinlik olup savrulamadım denizlerine. Körfezlerinde yosun kokusu olamadım örneğin. İlk ve sonbaharların birbirine karıştığı, yeşil ya da sarı bir yaprak olma telaşına girmeden, denizlerin nilmavi çırpınışlarını yere seren yedi renkte, dört mevsimde polenlerimin seni sardığını hisseder sesimi duyardın mutlak sussaydı kuşlar.

Şimdi otuz dokuz parçaya bölüp kendimi söndürmeye nefesinin yetemeyeceği birer mum olmayı isterdim.

Durdurmak için yılları...
Salt sen ölme diye.




17.06.2006



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın unutulamayan dönemler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sahi Bitti mi?
Gitmişliğindi Bir Tek Giden
Sanadır Sözüm Cennettin Yeşilliğinde Her Daim Açmayı Başarabilen Kız.
Senden Habersiz Şehrini Soluyordum. Toprak Acıydı… Sen Acıyordun…
Tanıktı…dili Yoktu Çınarın…
Alabacak İlerleyen Anların Özgeçmişi Yazılıyordu Belleklere Fütursuzca.
Biz Seninle Körebe Oynardık Hep...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çocuk Olsam
Beni Benimle Topladım, Bana Çarptım, Bana Böldüm de Çıkartamadım Aynı Olan Hiç Bir Şeyden!
Yokluğunun Yama Tutmaz Yırtığını Onaramıyor Kekre Nisan Şarkılarına Ses Veren Gözyaşlarım.
Sözcükler Biriktirdim Sesinde
Penceremin Ötesi Berisi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sevdim Seni Der… [Şiir]
Karadır Deniz Ağlamaklı Hep İskeleler [Şiir]
Bin Renkli Sevdam [Şiir]
Son Sözüm Ön Sözüme Satırbaşıdır [Şiir]
Kaygılar III / Umut Işığı [Şiir]
Denizkızıydım Vurgun Yedim Mavimde… [Şiir]
Yarımım [Şiir]
Kaygılar V / Yol [Şiir]
Kaygılar II / Tanrı Ya da Doğa [Şiir]
Kaygılar VI / Zaman [Şiir]


Nurten Turhan Yüksel kimdir?

Sevdayı bırakmadım avuçlarımdan. Bu yüzden hiç görmedim avuç içlerimi.

Etkilendiği Yazarlar:
:))


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Nurten Turhan Yüksel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.