..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kurguyla gerçek arasındaki ayrım, kurgunun mantıklı olmak zorunda olması. -Tom Clancy
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > M.NİHAT MALKOÇ




12 Ocak 2008
Ayyuka Çıkan Müstehcenlik  
M.NİHAT MALKOÇ
Bu millet dış düşmanlara, fitne odaklarına, ekonomik yetersizliklere, moral çöküntüye rağmen hâlâ ayakta durabiliyorsa bunu ortak değerlerine ve inançlarına borçludur. Bu inançlar da hiçbir kesimin tekelinde değildir. Yetkili birimler müstehcenlik tehlikesini niçin görmezden gelirler? ‘Bazı çevreler ne der’ korkusuyla, yaşanan değer aşınmasını görmemek bu milletin geleceğini dinamitlemekten farksızdır. Bunu hoş görme lüksümüz yoktur.


:BBJJ:
M.NİHAT MALKOÇ

     Milletimiz tarihî süreç içinde gelenek ve göreneklerine ve dinî inançlarına sahip çıkmış, bu doğrultuda yaşama gayreti göstermiştir. Fakat son yıllarda her şeyde olduğu gibi bu alanda da büyük bir başıboşluk ve yozlaşma emareleri açıkça görülmektedir. Modern hayat pek çok değerimizi, gelenek ve göreneklerimizi, değer yargılarımızı aşındırdı. Tanzimattan sonra devam eden süreç içerisinde dün olduğu gibi bugün de Batı’nın sadece, bize hiç de uymayan ve de lazım olmayan, yaşam tarzını almayı uygun gördük. Oysa bu alanda yeniliğe ve modernleşmeye hiç ihtiyacımız yoktu. Zira bizim değerlerimiz ve inançlarımız değişime ve dönüşüme ihtiyaç göstermeyen bütün zamanları kapsayan evrensel değer yargılarıdır.

Son dönemlerde Türkiye’de müstehcenlik almış başını gidiyor. Müstehcenlik ayyuka çıktı dersek abartmış olmayız. Müstehcenlik derken sadece kadınların giyim kuşamını kastetmiyoruz. Bu onu da içine alan, daha çok geniş bir sahayı kapsıyor. “Müstehcen” sözcüğünün yaygın anlamı “Açık saçık, edebe aykırı, yakışıksız” demektir. Bunun ölçüleri de bellidir. Bu ölçüleri koyan başta din olmak üzere gelenek ve göreneklerdir. Müstehcen kelimesi Arapça kökenlidir. Bu dildeki kökü “Hücnet” kelimesidir. Bu kökün karşılığı sözlüklerde “Soysuzluk, karışıklık, bayağılık, aşağılık, kötü davranış” olarak tarif edilir. Bunun karşısında bir kelime olan edep ise “Toplum töresine uygun davranma, incelik” olarak ifade edilir. “Edep” kelimesinin yaygın anlamı ise; “Terbiye, güzel ahlak, iyi davranış, incelik, kibarlık, utanma, örtülmesi gerekli ayıp yerler” diye tarif edilir.

Günümüzde başta televizyon, gazete ve internet olmak üzere pek çok kitle iletişim aracı; ruhları kirleten, maneviyata tuzak kuran müstehcenliğe hizmet ediyor. Bu yayın organları müstehcenliği evlerimize kadar soktu. Sokaklardaki görüntü kirliliğinden evvel, evlerimize kadar giren bu afetin bir şekilde önlenmesi ve normalleşme sürecine girilmesi elzemdir. Yoksa yarınlarımızın teminatı olan gençlerimiz çamura saplanıp kalacaktır.

Ülkemizde müstehcen yayınlar uluorta teşhir ediliyor. Gazete satan büfelerin ve marketlerin önünden geçerken bu gazete ve dergilerin çirkin görüntüsünden utanıyor insan. Umuma açık bu cadde ve sokaklardan çocuklar, genç kızlar ve erkekler geçiyor. Böyle yayınların orta yerde teşhir edilmesi, satışa sunulması yüz kızartıcı bir davranıştır. Bu milletin var olan köklü ahlakî değerlerini hiç kimse bozma hakkına sahip değildir. Bizim Batı’ya karşı tek övünç kaynağımız ahlakî değerlerimizdir. Bu cepheyi de kaybedersek onlardan ne farkımız kalacaktır. Değerlerinden uzak yaşayanların akıbetini tarih göstermiştir.

“Yasaklarla bir yerlere varılmaz” deyip duruyoruz. İkna yasaktan daha etkilidir. Buna ben de katılıyorum. Fakat ailelerin değer yargıları o kadar değişmiş ve bozulmuş ki yaşananları anormal görmüyoruz. Anormallik normalliğe dönüşünce önlem alma ihtiyacı da duyulmuyor. Bu yozlaşmanın önüne geçmek ve caydırıcı önlemler almak devlete düşüyor. Yetkili kurumlar müstehcenliğin önünü kesmek için ne gerekiyorsa onu yapmalıdır. Ahlaksızlığı ahlak ve çağdaş yaşam olarak gösterenlere fırsat verilmemelidir. Müstehcenlik hepimizin ortak sorunudur. Bu yayınların manevî tahribatı üzerinde ciddi ve tarafsız çalışmalar yapılmalıdır. Önlem alınmazsa bu ateş sadece belli kesimleri değil, hepimizi yakar.

Bu millet dış düşmanlara, fitne odaklarına, ekonomik yetersizliklere, moral çöküntüye rağmen hâlâ ayakta durabiliyorsa bunu ortak değerlerine ve inançlarına borçludur. Bu inançlar da hiçbir kesimin tekelinde değildir. Yetkili birimler müstehcenlik tehlikesini niçin görmezden gelirler? ‘Bazı çevreler ne der’ korkusuyla, yaşanan değer aşınmasını görmemek bu milletin geleceğini dinamitlemekten farksızdır. Bunu hoş görme lüksümüz yoktur.

Müstehcenlik hayatın her yerinde sinsi bir tuzak olarak karşımıza çıkıyor. Medyadaki çok renkli fotoğraflar, sosyal hayatta kişilerarası sohbetler, fıkralar, şakalar, şarkı sözleri, filmler, diziler müstehcen içerikleriyle toplumu kuşatmış vaziyettedir. Caydırıcı önlemler alınmıyor. RTÜK falan vız geliyor. Bir millet alenen manevî uçurumun eşiğine getiriliyor.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hocaların Hocası: Ahmet Hilmi İmamoğlu
Köprübaşı - Beşköy Dostluğu ve Kardeşliği
M. Nihat Malkoç Kerbela Şiir Yarışmasında Türkiye Birincisi Oldu
Nazım Bilgin Öldü… Bitkiler Öksüz Kaldı…
İfakat Belgeseli
Köprübaşılılar Derneği ve Hemşehri Dayanışması
Trabzon Lisesi"nde Rusya Halk Dansları Şöleni
Neler Oluyor Bize? Bize Neler Oluyor?..
Fatih Lisesi "Vesaire"…
Böyle Buyurdu Jüri!..

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
şair Haydar Çoruhlu'yla Şiirin Kalbine Yolculuk...
Yılmaz İmanlık'tan Yağmur Kokusu'nda Sımsıcak Hikâyeler
Bahaettin Kabahasanoğlu'ndan "Kalbim Seninle, 61 Kere"
Tevfik Serdar Anadolu Lisesi"nin Semender Dergisi
Cemil Meriç"in Akıl Defteri
Trabzon"un İkinci Özel Hastanesi: İmperial
Mersin Yenice 4. Barış ve Kültür Festivali
Gerçek Hayaller Dükkânı
Zigana'nın Gür Sesi: Herfene Dergisi
"Güneşli Bayır" ve Serkan Türk

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Senin Olan Sana Gelir (Manzum Reçeteler - 1) [Şiir]
Sen Kurtuldun, Bizler Öldük [Şiir]
Ümmetin Yetimleri [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]
…... Gecenin Kanat Sesleri…... [Şiir]
Derbeder [Şiir]
Sen Hep On Beş Yaşındasın! [Şiir]
Berceste Mısralar - 310 [Şiir]
Zihnimiz İşgal Altında [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]


M.NİHAT MALKOÇ kimdir?

NİHAT MALKOÇ’UN BİYOGRAFİSİ Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak 1970 senesinin 1 Haziran’ında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde hayata “Merhaba” dedi. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı. En büyük emeli iyi bir hukukçu olmaktı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında KTÜ/Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Dersaneye gitme imkânı ve zaman kaybına tahammülü olmadığı için kazandığı fakülteyle yetindi. 1992 yılında okulu bitirdi. İlk göz ağrısı olarak nitelediği Gümüşhane’de beş yıla yakın öğretmenlik yaptı. Her geçen gün öğretmenliği daha çok sevdi. Artık öğretmenliği bir tutku olarak görüyor. Vatan borcunu İstanbul’da Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak onurla yerine getirdi. Bu peygamber ocağında yüzlerce yabancı subaya güzel Türkçe’mizi öğretti. Ankara’da girdiği sınavı kazanarak Akçaabat Anadolu İmam-Hatip Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı. Burada iki yıl görev yaptı. Daha sonra girdiği yazılı ve sözlü imtihanı kazanarak Türkî Cumhuriyetlerden Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a,üç yıl görev yapmak üzere, öğretmen olarak gönderildi. Burada Mahdumkulu Türkmen Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve İlâhiyat Lisesi’nde Türk Dili öğretmeni olarak çalıştı. Yine Aşkabat’ta Türkçe Öğretim Merkezi’nde(TÖMER) bir yıl boyunca değişik milletlerden kişilere Türkçe’yi sevdirerek öğretti. Şu anda Akçaabat’a bağlı Derecik İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktadır. Bugüne kadar,en büyüğünden en küçüğüne kadar onlarca dergi ve gazetede fikrî,edebî,felsefî ve kültürel konularda yüzlerce yazı ve şiir yazdı. Bu yayın organlarından Türk Edebiyatı,Türk Dili,Bizim Çocuk,Çınar,Bizim Azerbaycan,Anadolunun Sesi,Üniversitelinin Sesi,Türkiye,Bizim Okul,Şenliğin Sesi,İnsanlığa Çağrı,Yeni Sesleniş,Gençliğin Sesi gibi dergilerde;Türksesi,Demokrat Gümüşhane,Kuşakkaya,Ortadoğu,Yeni Mesaj,Hergün,Candaş,Edebiyat,Bolu Üçtepe,Akçaabat Yeni Haber,Karadeniz Olay,Hizmet gibi gazetelerde yıllardan beri deneme,makale,fıkra ve şiirler yazmaktadır. “Bizim Okul” isimli kültür,sanat ve edebiyat dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptı. Kültürel organizasyonların çoğunda aktif olarak görev aldı. Sevgi,Dostluk ve Kardeşlik konulu şiir yarışmasında birincilik,Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği Çevre ile ilgili yarışmada birincilik,yine aynı belediyenin düzenlediği “İki binli Yıllara Doğru Trabzon” konulu makale yarışmasında mansiyon,Akçaabat Belediyesi’nin değişik zamanlarda organize ettiği şiir yarışmalarında birincilik,ikincilik,üçüncülük ödülleri kazandı. Karadeniz Yazarlar Birliği kurucularındandır. Halen bu birliğin üyesidir. Bunların yanında elinin altındaki öğrencilere rehberlik ederek ve bizzat örnek olarak,onların da pek çok kültürel yarışmada ödüller almasına zemin hazırlamıştır. İkisi kız,biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek,Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.