Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Türkiye’de okuma alışkanlığını artırmak için hiçbir ciddi girişimde bulunmuyoruz. Sadece lafını edip duruyoruz; şikâyette bulunuyoruz. Bundan da anlaşılıyor ki okumayışımızı doğal karşılıyoruz. Oysa Batılı ülkelerde okumak günlük işlerden sayılır. Kişiler her nerede olurlarsa olsunlar her gün planlı olarak okurlar. Her gün düzenli olarak gazete okuyan, haftalık ve aylık dergileri takip eden bu kişiler sürekli okumalarla hayatı anlamlı kılarlar. Evlerimizi daha güzel bir şekle büründürmek için hiçbir masraftan kaçınmayız. Gardıroptan koltuk takımına, çocuk odasından yatak odası takımına kadar evlerimizde her türlü eşyayı en iyisinden alırız. Elektronik eşyalarla hayatımızı alabildiğince kolaylaştırırız. Bunların biriken borçlarının ödenmesi aylarımızı alır. Rahatlık ve konfor için yaptığımız bu yatırımı eğitime yapmayız. Bu hususta her nedense cimri davranırız. Çünkü eğitim uzun vadede verim alınabilecek bir alandır. Eğitim harcamalarının karşılığı ilk planda görülmese de uzun vadede kendini gösterir. Onun içindir ki eğitim geleceğe yapılan en kârlı yatırımdır. Bazı evlerdeki lüzumsuz aksesuarlar hep dikkatimi çeker. Adam sigara içmez ama çeşit çeşit sigara küllükleri bulundurur evinde. Küllük bir yana hemen her marka sigaradan birer tane koyar dolabının en görülen yerine. Yine bazı kişiler bir damla alkolü bile ağızlarına koymadığı halde her türlü içkiden birer şişe bulundururlar. Anlamsız bir ilgiyle koleksiyon oluştururlar. Bu gibi garip davranışları anlamakta zorlanırım. Hiçbir mana veremem. Anlayamadığım bir başka husus da kitapların vitrinlerde bir aksesuar, bir eşya gibi saklanmasıdır. Bu düşünceyle kitap alan kişiler, özelikle şekil itibariyle dışardan hoş görünen, düzgün duran ciltli kitapları tercih ederler. Bazılarının bürolarında kitabın eşya olarak kullanıldığını görürsünüz. Büroya dışardan giren kişi kitaplara bakarak büro sahibinin çok okuyan biri olduğunu sanabilir. Bununla da kalmaz, kitapların yazarlarından ve içeriklerinden o kişinin düşünce dünyasını da öğrenebilir. Bu çoğu zaman yanıltıcı olur. Aslına bakarsanız kitap ev eşyası değil, gerçek bir dosttur. Onların dünyasına girerek soluklanırız. Okuduğumuz öykü ve romansa kahramanlarıyla özdeşleştiririz kendimizi. Onlar için sevinir, bazen üzülür, bazen de olayların neticesini merak ederek bütün vaktimizi kitabın sonundan haberdar olmak için harcarız. Doğrusu, okunmayan kitap ev eşyası hükmündedir. Bazı evlerde kitapların yıllarca karıştırılmadığını, üstlerinin toz bağladığını görürüz. Bu da gösteriyor ki evleri süsleyen kitaplara bakarak ev sahibinin kültür seviyesini ölçemezsiniz. Türk ve dünya klasiklerini alıp da birinci kitapta bırakan nice insanlar tanırım. Bu kişiler aylarca kitap taksiti öderler ama verdikleri paranın karşılığını alamazlar. Aslında aldıkları eserleri okusalar karşılığını fazlasıyla alacaklar. Kitabı ‘rafta şık duruyor’ diye alanlar var bu memlekette. Bu kişiler kitabın içeriğinden değil, görüntüsünden yararlanırlar. Bazı kesimler kitap okuma işini sadece öğrencilere has bir eylem olarak görürler; okumayı sadece öğrencilere yakıştırırlar. Mesleğini bulmuş, hayata atılmış kişilerin hâlâ ısrarla kitap okuduklarını görünce onların bu davranışlarını yadırgarlar. Okumak insan olmaktır bence. Çok okuyan insanlar yeni düşüncelerle karşılaşıp yeni dünyalar keşfederler. Kitapların dünyasına yolculuk yapmak ufkumuzu açar. “Sefiller” adlı dünyaca meşhur eserin büyük yazarı Victor Hugo “Kitaplık kurmak, ibadethane yapmak kadar kutsaldır.” diyor. İçinde kitap olmayan, kitap olduğu halde okunmayan evlerden hayatın çekildiğine inanırım. Her evde muhakkak bir kitaplık olmalıdır. Bu kitaplıkta asgari kültür seviyesi kazandıracak eserler bulundurulmalıdır. Cicero, “Kitapsız bir ev, ruhsuz bir vücuttur.” diyerek konuya farklı bir açıdan bakıyor. Büyük düşünür Konfüçyüs’ün Tanrıdan en büyük dileği kitap ve çiçektir. O: “Tanrım bana kitap dolu bir evle, çiçek dolu bir bahçe ver.” der. Her ilde, hatta bazı ilçelerde umumun istifadesine açık kütüphaneler olsa da her evde muhakkak bir kütüphane olmalıdır. Kitaplıklar bize okumayı hatırlatır, çocuklarımıza kitabı sahiplenme duygusu kazandırır. Bu düşüncelerle herkesi kitaplık kurmaya çağırıyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |