"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Yeni İttifak ve Türkiye'nin Yalnızlığı! Perdenin arkasında ne var? bu soruyu sormak birilerinin gizli bir piyes çevirdiklerinin zihnimize gayr-i ihtiyari hatırlatmasıdır! Türkiye'de Batı destekli siyonist zihniyetli medya papağanlarının yaptıkları çarpıtılmış ve soğuk yorumlarının ne denli tutarsız olduğunu hatırlatmanın ötesinde oynadıkları oyun ''kör ebe'' oyunundan öteye geçmemektedir. Dillerine doladıkları "laik'lik"( bitmez tükenmez bir sermaye!) kavramının arkasında belkide Başkalarının İslam alemine ve bu cümleden Türkiye de dahil uyguladıkları stratejilerinden Anadolu halkının farkına varmaması için devam etmeleri akıllara gelmektedir. Varsın siyonist zihniyetli medya papaganları "kör ebe" oyununa devam etsinler, onlar istesede bizler onların oyununa katılmayacağız! Rusya'nın 90'lı yıllarda kendisini tek taraflı fesh ederek kapitalizmin galibiyetini kabul ve Batı kutubuna ilhak etmesi ile başlayan sürecin ardından Ortadoğu ya has yeni Kuram ve eylemler geliştirilmeye başlandı. Bu arada bölgede köprü* görevini üstlenmiş olan ( Türkiye ye bu görev başkaları tarafından velimişte olabirdi) Türkiye görevini hakkı ile yerine getirmenin vermiş olduğu haklı gururunu taşıyordu, zira Avrupa'yı tehtid edecek olan Kominizm canavarına kendi öz evlatlarının kanı pahasına da olsa ( bazı açıklamalarda 5000 evladını yitirmiş.) üstüne düşen görevi hakkı ile yerine getirmişti! Ne Hikmettir ki, Sosyalizmi en büyük öcü olarak gören Batı medeniyeti bir tek evladını bu tehlikeli canavarı engellemek için feda etmemişti! Etmemenin ötesinde Asyada uygulanmak istenilen bu laneteyn sistemin fikir babaları olan filozofları yine Batının evlatları arasında yetişmişti! Nihayet 11 Eylül maskaralığından sonra bölgemize oturtulmak istenen şablon Irak baz alınarak denenmeye başlandı. Akabinde Afganistan işgali ile daha da derinleşen haçlı seferleri üstlendiği misyonu yerine getirememenin sıkıntılarını bu güne dek yaşasa bile gelinen süreç ve zaman dilimi içinde kendisine has bazı tezlerde geliştirmiş gibi, en azından oluşturulmak istenen tabloya baktığımızda resmi görebilmek çok zor değil gibi. Halihazırda ki oluşan tablodaki belirgin resim ''İsrail-ABD ve Kürt'' ittifakı. Bu ittifak yeni bir oluşumun da göstergesi olarak kabul edilmeli, zira bundan önceki tabloda oluşan resimin belirgin özelliği ''İsrail-ABD ve Türkiye'' üçlü ittifakı idi! Peki ne oldu da üçlüden birinin yeri değişmek zorunda kalındı? Yada değiştirilmek istendi. Türkiyeli müslümanların 22 Temmuz seçimlerini adeta ''var olmak ya da yok olmak, esarete devam, ya da dünyanın inşasına yeniden öncülük etmek adına yola ve sahneye çıkmak'' olarak algılamasındaki temel etken..! Bu soruya net bir cevap vermek zor. Ancak eldeki bilgiler ve örülen siyasi ağların yansıması bize bazı analizlerin anahatları ile doğruluğunu onaylatmak istiyor gibi. Hatırlanacağı gibi 2007 Ocak ayı başlarında Türkiye MIT Müsteşarı Emre Taner ''Ulus Devletler tehdit altında, ulus devletler tarih maratonunu kaybedecektir...!'' Açıklaması (ki kanaatimizce bu tehdit dışsalla birlikte içselide bünyesinde taşır). Aynı günlerde Edip Başer ''ABD PKK'yı ciddiye almıyor, Örgütün Avrupa finans kaynaklarını kaybetmesine sıcak bakmıyor...!'' Diyerek sitem etmesi ABD'nin 1999 yılından 2003 yılına kadar cılız birkaç eylemin dışında PKK'yı kendisine yeni roller verinceye kadar kızağa çekmişti. Cılız bazı eylemlerin PKK'yı tekrar faaliyete koyacağının göstergesi olarak kabul etmek çok soğuk bir yorum değildi. Kaldı ki buradan hareketle, Emre Taner'in açıklamalarının uyumluluğunu yakalamak mümkün dü (yani Türk yetkililer resmi iki açıklama ile ABD tarafından tehdit altında olduklarını duyurmak istediler!) Buna göre İsrail bölge üzerindeki arzusundan Ağustos 2006 yenilgisine rağmen vazgeçmiş değil. Nitekim 1898 yılındaki Bassel Konferansının mucidi ve Siyonizm'in babası Tehodor Herlz'in öngörüsüne göre kurluması kaçınılmaz olan Siyonist karekterli İsrail Devletinin Nil'den Fırat'a ulaşmanın süresi 1998 olarak belirlenmiş ama bir türlü bu hedef tutturulamamıştı. Ciddi gelişmelerede imza atmış sayılırlar Kuzey Irak ve Türkiyenin Güney bölgelerindeki önemli ölçüdeki gayrimenkul yatırımları bu konuda özel elemanlar görevlendirilerek gizli alımlarda bulunmaları, İsrail'in hedefine ulaşmasından vazgeçtiği anlamına gelmediğinin göstergesidir! Diğer bir açı: Aslında İsrail ve Amerika tarafından paketlenerek Türkiye ye teslim edilen ve Tğrkiyenın basarısı özellikle Bülent Ecevit Hükümetinin başarısı olarak lense edilen PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın devir teslim töreninde inceden inceye yapılan hesapların neticesinde bugünkü Kürdistanın şekillendiği hissediliyordu denilebilir! Ve bunun tabii sonucunu bugün görmekteyiz. PKK'nın İranda görevli kolu olan PJAK'ın Almanya Köln şehirindeki üst sorumlularından Haci Ahmedi'nin ABD ile ile olan ilişkilerini ve ABD'nin kendilerine sağladıkları lojistik destek ve askeri taktik -strateji bilgileri gibi yardımlarını Alman ARD kanalında aleni olarak itiraf etmekte bir sakınca dahi görmüyordu! Peki bu oluşumdan Türkiye'nin payına ne düşecek? Türkiye açısından Mutlu Türk kahramanlarının eşliğinde Anadolu evlatlarını Yemen Türküsündeki drama müptela etmek ve anaların evlatlarının yüzlerine hasret sine yakıcı ağıtlara aday olması. Veya; Mutlu Türk döneminin sona ermesi ile birlikte Mutlu Kürtlerin ikibin yıldan sonra tarih sahnesinde yeniden yaptırım gücüne sahip olması ve mutsuz Türklerin Kerkük Petrollerinin gelirleriyle bölgenin geçici kapital cenneti olacak Müstakbel Kürdistanında bir koyup üç kazanacağı ticari ilişkilerini geliştirmek ! Hem Kapitalizmin gerekliliğini savunan Türkiyeli para babalarının istediğide bu değil mi? Şu an itibarı ile 50 milyar dolarlık özerk Kürdistan ticaret hacminden 5 milyar dolarlık ticari iliskilere imza atmış Türkiyeli para babalarının hedefleride bu değilmiydi? Nevar ki, Anayasasında sınır tanımı olmayan Siyonist İsrail'in kendi bayrağında simgeleştirdiği Davut yıldızının alt ve üstündeki çizgilere ulaşıncaya kadar terorizmine devam etmekte bir an dahi şühpe etmeyecek, Nil'den Fırat'a kadar olan topraklara ulaşıncaya kadar Zulüm ve despotluğuna devam edecek. Kaldı ki, bu emeline ulaşsa dahi şom eylemleri devam edecek. Özelde Türk-Kürt genelde İslam aleminin ve yeryüzünün milletlerini kendi Hakimiyetine alıncaya dek faaliyetlerini aksatmayacaktır, zira İsrailoğulları Tanrı tarafından Tanrı adına yeryüzünün efendileri olarak indirilmiş ve yeryüzünün diğer milletleri onlara boyun eğip kendi efendiliklerini kabul ettikleri müddetce yaşama hakkına sahipler. Değilse yaşamlarına son verilmeleri gereken varlıklardır. Sonuç:Türkiye'nin ABD ve AB planları doğrultusunda hareket ettiği sürece iki ihtimal den bir gerçekleşecek gibi her halükarda kaybeden taraf Türkler ve Kürtler olacaktır! Zira birinci olasılığın sonucunda İsrail bölgede hegemonyasını daha da güçlendirecek ve belkide arzusuna (Arz-ı mev'ud) ulaşabilecektir. İkinci olasılıkta Türkiye askeri gücünün tasviye edilerek bölgede askeri güç olmaktan çıkartılacak yerine Kürtlere ait askeri güç geliştirilecektir. Nitekim Kandil dağındaki PKK ya ait savaş araçlarının teminatını ABD ve İsrail tarafından temin edildiği gizlilikten çıkmıştır Gerçi Labirent oyunu 1970.li yılların sonunda başlamıştı ama bu oyunu görmek kısırdöngü sahiplerine nasip olamamıştı. Komşuda pişen bizede düşer. ister iyi, ister kötü olsun fark etmez! Not: * Köprülerin görevleri sadece aktarma işlevini üstlenirler, aktarılanın içeriği değerler açısından olumlu yada olumsuz olmaları pek önemli değildir!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |