..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Herşeye imgelem karar verir. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Doğa ve Dünya > Meryem Rabia Taşbilek




28 Haziran 2007
Benim Sadık Yarim  
Toprağın saçlarını okşayarak yazıyorum bu satırları...

Meryem Rabia Taşbilek


Toprağın saçlarını okşayarak yazıyorum bu satırları... "Sanki içimde bir kilim var. Kelimeler su gibi geziniyor kilimin üstünde. Anlattıkça kilim yıkanıyor, renkleri açılıyor." Kilimin renklerinin açılması yazarken daldığım bir rüya olsun istiyorum ve bu rüyadan uyandığımda bunu yeryüzünün sınırlarının, toprağın susuzluktan çatlamış nasırlı elleri gibi çatlamasına, kırılmasına yormak istiyorum. Umudumu matruşka bebekleri gibi çoğaltıp, uyanıkken gördüğüm rüyalarla emzirip, yazarken çektiğim sancılardan yanardağ olan umudumun sönmemesi için yeni sebepler doğuruyorum. Ve bu sancılar sadece bende sınırlı kalsa da, doğumlar okuyanların benliklerine de aşılansın, içlerindeki yorgun deli tayların yelelerini kınalasın diye dua ediyorum parmaklarımla. "Laf insanın içinden seke seke geçiyor. Sekerken hangi taşa konup, hangi yamaçta eğleneceğini sen bile bilemiyorsun."


:BDJB:
Toprağın saçlarını okşayarak yazıyorum bu satırları... Yüzlerce defa okunup da çoğu kez anlamına bakılmayan Yasin suresinin 33. ayeti düşüyor aklımın balkonlarına; "Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler."


"Sanki içimde bir kilim var. Kelimeler su gibi geziniyor kilimin üstünde. Anlattıkça kilim yıkanıyor, renkleri açılıyor." Kilimin renklerinin açılması yazarken daldığım bir rüya olsun istiyorum ve bu rüyadan uyandığımda bunu yeryüzünün sınırlarının, toprağın susuzluktan çatlamış nasırlı elleri gibi çatlamasına, kırılmasına yormak istiyorum. Umudumu matruşka bebekleri gibi çoğaltıp, uyanıkken gördüğüm rüyalarla emzirip, yazarken çektiğim sancılardan yanardağ olan umudumun sönmemesi için yeni sebepler doğuruyorum. Ve bu sancılar sadece bende sınırlı kalsa da, doğumlar okuyanların benliklerine de aşılansın, içlerindeki yorgun deli tayların yelelerini kınalasın diye dua ediyorum parmaklarımla. "Laf insanın içinden seke seke geçiyor. Sekerken hangi taşa konup, hangi yamaçta eğleneceğini sen bile bilemiyorsun."


Ey Toprak,
duy ki senin bağrından kopup ayaklanan bir parçana anlatacağım bugün seni. Bugün sen cins isimlerin arasından sıyrılıp, muhatabı olacaksın bu yazının. İsminin baş harfini büyük harflerle yazıyorum. Sen ki; "ol" dediğinde seni yaratan, topuklarımıza serin buseler konduransın. Sen ki dudak dudak açıp da bağrını, pınarlara yol verensin. Topuklarını şakaklarında gezdiren, çehrenin rengini değiştiren, nasırlı yüreklerin seni susuz bırakmalarına, kızıla boyamalarına, tüm vefasızlıklarını kusmalarına rağmen sabırla kahrımızı emerken bir yandan da hayatımızı emziren, akıtılan zehirlere rağmen, seni yaratanın güzelliğine ayna olup tatlı meyveler verensin.


Beş karışına dahi vatan adı verildiğinde uğruna nice canları bağrına basansın. Senin için sınır yoktur, bizler yüreğimizin sınırları daraldıkça üzerine çitler çakarız. Oysa bu uğurda bağrına gömdüklerimiz, öteki veya beriki, senin yanında belki de koyun koyunadır. Saksıdaki yüzünle, sahildeki, tarladaki, şehirde kaldırım taşları arasındaki, cephedeki siman ne de farklıdır. Sanki binbir başlı bir ankasın. Çanakkelede kızıla çalar, seramiklerde gögü imrendirirsin. Ne ekersek onu derer, gerdanımıza dizersin...


Kimileri muska yapar gurbette göğsünde saklar seni, yar mektuplarına yoldaşlık edersin. Yılanlara, köstebeklere, kaplumbağa yumurtalarına, deniz altındaki bitkilere, yedi veren güllere yuva olur, analık edersin. Haksızlıklara yataklık ettirildiğin için gün gelecek tüm zalimlerden davacı olacaksın zira her adımımıza şahitlik edersin. İnsanoğlunun yüzüne baktığımızda senin renklerinden birini görür, sana baktığımızda da nerden geldiğimizi ve nereye gideceğimizi hatılarlatırsın.


Öyle bir renk sıkalasına sahipsin ki; senden yeşerip seni kurutanlar da var, varlığına anlam katanlar da... Tüm sahip olduğunu vitrine koyanlar da, bu vitrine taş olanlar da... Sana baktıkça mazisini ve akıbetini tefekkür edip "özünü gürleştirenler" de, bu özlere yeni tohumlar için çırpınanlar da... Kendi kendisinin kuyusunu kazanlar da, bağrında kuyular açıp suya kavuşanlar da... Hepsinin son kucağı "yaratılan son imge olmazlar yurdundan" önceki durağı sensin. "Meçhule giden gemiler" hep senin limanından kalkarlar.


Ey Toprak;
denizden malzemeyi toplayıp karşıya geçmeye geldiğinde sıra; "Ne kadar hayat yaşadıysak o kadar öleceğiz"... Yaşadıklarımızla doğru orantılı basacaksın bağrına bizi... Ya gittiğimiz topraklara yeni libaslar giydireceğiz, yada toprak bize rengini verecek... Sonunda senin dudaklarından geçip, o toprakların alınlarındaki yazgılarımıza dolanıp, burada yarım kalan hikayelerimize selam edip, devam edeceğiz... Bil ki; üzerindeki adımlarım beni bağrına basmadan evvel de, sonra da balda parmak izinden öteye geçsin istiyorum. Neden sana söylüyorum tüm bunları, zira biliyorum ki; "Zaman tüm yaratılışı anlamlandıran özge bir yartılıştır" ve sen onun sadık yoldaşısın... Hayat kızgın bir boğa ve bizler sallanan birer pelerinken, ayağımızın altında bari sen sağlam dur emi...


Dilsizmütercim:MeryemRabiaTaşbilek





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Surda Bir Gedik Açmak
Dün Gece Güneşi İizledim Sabaha Dek
Cinnet Modern ve Truman Şov
Birini Anlamak İçin Onun Ayakkabısıyla Yürümek
Kendini İyileştiren Bir Yara Gibi
Sudan Çıkmış Balık Sendromunun Mutlu Versiyonu
Bir Gül Tohumu Ekmeli Küllerimize/bosna - 1
Lal Muhabbet/ler
Kaleme Yemin Olsun
Tarih & Dünya En Güzel Asrın Tekerrürüyle Taçlanmak İstiyor!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Gecede Kaç Kişi Bu Şehirde?.. [Şiir]
Kalbimin İncir Bahçesi Sükûtumun Gizli Lehçesi [Şiir]
Bileklerimde Budanmış Gül Dalları [Şiir]
Kork Putlarının Elinde Patlamasından [Şiir]
Özledikçe Irmaklar Doğuran Gözlerim [Öykü]
"Köprüler Üstünde Şaşırdığım Bir An; Yüreğin Arafta Atıyordu" [Öykü]
Pencere Önü Düşünce Rutinleri [Öykü]
Kuş Bakışı/bosna/4 [Öykü]
Otantik Eğitim Metodları [Öykü]
Dilsiz'in Ben Tercümesi [Öykü]


Meryem Rabia Taşbilek kimdir?

Beni çabucak anlamak istemeyin yeter. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Kur'an, Aliya İzzetbegoviç, Ali Ural, İlhami Çiçek, Cahit Zarifoğlu...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Meryem Rabia Taşbilek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.