..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Meryem Rabia Taşbilek




9 Mayıs 2009
Dilsiz'in Ben Tercümesi  
Meryem Rabia Taşbilek
Kendinden yana bakmaya yorulduğu pencerelerinin tozunu alırken, sürekli yolculuk yaptığı trenin aynı cephesine oturup ve ne zamandır dikkat kesilse de etrafındaki yolun sadece bir yönüne aşina olduğunu farketti. Ters yönde ve hep baktığı yönün aksi istikametinde bir koltuğa gömüldü. Önce biraz soluklandı. Tüm yorgunluğunu içine yatırdı, düşünce hamaklarında sallandı. Sonra üzerinden geçtiği köprülerden içinin ağırlıklarını akıtırmışcasına dalgın dalgın bakmayı denedi. Akan her neyse daha çok genizine hücüm ediyordu. Manzaranın buğusuna rağmen yeni bir çehre kazanmıştı yollar.


:BCAD:
Kendinden yana bakmaya yorulduğu pencerelerinin tozunu alırken, sürekli yolculuk yaptığı trenin aynı cephesine oturup ve ne zamandır dikkat kesilse de etrafındaki yolun sadece bir yönüne aşina olduğunu farketti. Ters yönde ve hep baktığı yönün aksi istikametinde bir koltuğa gömüldü. Önce biraz soluklandı. Tüm yorgunluğunu içine yatırdı, düşünce hamaklarında sallandı. Sonra üzerinden geçtiği köprülerden içinin ağırlıklarını akıtırmışcasına dalgın dalgın bakmayı denedi. Akan her neyse daha çok genizine hücüm ediyordu. Manzaranın buğusuna rağmen yeni bir çehre kazanmıştı yollar.

Nice sonra gözüne kestirdiği bir manzaraya uzaktan bakan değil de içinde soluyan biri olmak için indi trenden. Biraz yürüdü. Üzerine çöreklenen gri ton açılana dek hakkıyla etrafını göremese de bir güzelliğin içine içine ilerlediğinin farkındaydı. Ufak bir nehrin kıyısına vardı. Yere çömeldi bir kaç çakıl aldı. Taşları avucunun içinde ovuşturdu ve bir birlerine sürtünürken çıkardıkları sesleri dinledi. Suya fırlatıp üzerinde sektirmeye can atıyordu ama yapmadı. Hafızası karşısına geçmiş dişlerini gıcırdatıyordu sanki. Atmaya kıyamadığı taşları sakin bir hareketle cebine koydu.

Bazı şeyleri evvela yaşarsınız. Sonrasında hatırlarsınız. Sonrasında da farklı bazı şeyleri ise en başta yaşadığınız şeyi hatırlamak için yaşamaya meyledersiniz. Git gide hatırladıklarınız yaşadığınızdan ziyade bir önceki hatırlayabildiklerinizin bir sanrısı haline gelir. Hatırladıklarınız bir önceki hatırlayabildiklerinizden arakladıklarınızdır artık. Bu durumu farkettiğinizde yaşadıklarınızda aradığınız tadın bu hal yüzünden kaybolduğunu anlayıp bu sefer unutmak için yeni hatıraların peşine düşersiniz. Ama araya ne kadar dolgu yaparsanız yapın, ne kadar örterseniz örtün hafızanızı tetikleyen şeyler genelde basite aldıp ihmal ettiğiniz ayrıntılarla en olmadık anlarda hırpalanmış varlıklarından çok daha güçlü bir hırpalayacılıkla karşınıza çıkarlar.

Babasıyla birlikte böyle bir yerde yemek yerlerken, gayri ihtiyari sormuştu. Yüzünde yediklerinden bir kırıntı var mı, diye. Gözlerini gözlerine denk düşürmeyi özlediği o yorgun adam çenesinin sağındaki bir karaltıya dikkat kesilip sanırım evet diyerek yardımcı olma iştiyakıyla parmağını uzatmıştı çehresine. Nice sonra biraz da canı yanıp kendisi parmaklarını yüzünde, çenesinde gezdirdiğinde leke diye çıkartmak istediği şeyin çenesindeki ben olduğunu farketmişti.

Pütürlü ve ekşi bir şey düğümlenmişti boğazına. Gözlerini kısıp, hırıltılı bir sesle; o benim benim. Hiç mi dikkat etmedin şimdiye dek çehreme, diye mırıldandı. Keşke yazılı kağıtlarına baktığı titizlikle bir kez olsun çehresine bakmış olsaydı yakınlarda. Geçici bir duraklama ve hayretten sonra aslında en çok kendi çabasıyla konuyu değiştirdiler. Yıllar geçti yüzüne yeni izler eklendi lakin o benin gölgesini gittiği her şehirde bir gölge gibi gezdirdi gözlerinde.

Şimdi yüzü değişiyordu ondan uzakta. Değişen yüzünün ardındaki o hüzün geçmiyordu lakin. Yüzünün ardında ruhu çentikler içinde kalmış bir çocuk yine de büyümek bilmiyordu. Bu ben, onu dilber eylemek yerine dilsizliğinin sebeplerden bir sebep oluyordu... Yine de dilsizliğine sebep olanlara pek çok defa mütercimliğini de boçluydu. Kendinden yana bakmaya yorulduğu pencerelerinin tozunu alırken, sürekli yolculuk yaptığı trenin aynı cephesine oturup ne zamandır hayli dikkat kesilse de etrafına dair yolun sadece bir yönüne aşina olduğunu farketti. Oturduğu yeri değiştirip düşünce hamaklarına yeniden yöneldi. Benine dair yeni bir pencereden bakmayı denedi...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Otantik Eğitim Metodları

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Özledikçe Irmaklar Doğuran Gözlerim
"Köprüler Üstünde Şaşırdığım Bir An; Yüreğin Arafta Atıyordu"
Pencere Önü Düşünce Rutinleri
Kuş Bakışı/bosna/4
Ağlayınca Gözleri Yosun Kokan Can!
Şimdi Ağladığınız Dilden Konuşacağım...
İmece Dertlerden Devşirilmiş Bir Hikayedir: Hayat
Denizi Vurmak, Öldürmek Gibidir Bir Kuşu Vurmak!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Gecede Kaç Kişi Bu Şehirde?.. [Şiir]
Kalbimin İncir Bahçesi Sükûtumun Gizli Lehçesi [Şiir]
Bileklerimde Budanmış Gül Dalları [Şiir]
Kork Putlarının Elinde Patlamasından [Şiir]
Surda Bir Gedik Açmak [Deneme]
Dün Gece Güneşi İizledim Sabaha Dek [Deneme]
Cinnet Modern ve Truman Şov [Deneme]
Birini Anlamak İçin Onun Ayakkabısıyla Yürümek [Deneme]
Kendini İyileştiren Bir Yara Gibi [Deneme]
Sudan Çıkmış Balık Sendromunun Mutlu Versiyonu [Deneme]


Meryem Rabia Taşbilek kimdir?

Beni çabucak anlamak istemeyin yeter. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Kur'an, Aliya İzzetbegoviç, Ali Ural, İlhami Çiçek, Cahit Zarifoğlu...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Meryem Rabia Taşbilek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.