..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Konuş ki seni göreyim. -Aristoteles
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Anadolu Kültürü > Orhan TURAN




14 Haziran 2006
Her Yönü ile Afyonkarahisar  
Bir Dizi Yazı Çalışması

Orhan TURAN


Kendime ait olan bu çalışmayı, çalıştığım gazetede dizi-yazı olarak yayınlamıştım. Afyonkarahisar'a bir de buradan bakın


:EIDG:
1. BÖLÜM

“Afyonkarahisar” dizi yazısının bu ilk bölümüne, daha önce bildiğimiz klişe bilgileri vererek başlamak, daha sonra aktarılacak konuların anlaşılması bakımından tercih edildi.
Her geçen yıl artan nüfusu, buna karşın istihdamda yaşanan azalma ve ortaya çıkan gelir dengesizliğinin konu edindiği “Afyonkarahisar” yazı dizisinde şu sorulara cevap bulacaksınız:

1-     Afyonkarahisar’da nüfus dağılımı

a-) Kentin son nüfus durumu
b-) Yıllara göre nüfusta artış oranları
c-) Erkek ve kadın dağılımı
d-) Kent nüfusunun eğitim düzeyi
e-) Kentteki göç olgusu

Çalışmada, özellikle nüfus olgusuyla GMSH üzerinde (Kişi Başına düşen gelir) ne gibi bir ilişkinin olduğunu, artan nüfusla birlikte, istihdam da yaşanan değişim parametrelerini de görmeye çalışacağız. Bu bölümde ise şu soruların yanıtlarını bulacaksınız: Öte yandan, eğitim alanında, kız çocuklarının eğitim ve öğretime katılım oranları ve erkek öğrencilere göre karşılaştırılmaları da çalışma içerisinde sunulacak konular arasında yer alıyor.

2-     Nüfusa paralel istihdam sorunu

a-) Afyonkarahisarda, 2006 yılı Şubat ayı itibarı ile kayıtlı işsiz sayısı
b-) Nüfusa göre kayıtlı işsizlerin %’lik dilimdeki yeri
c-) Kayıtsız, varsayılan işsiz sayısı ve genel nüfusa göre %’lik dilimleri.
d-) Varsayılan toplam işsiz sayısı ve bunların genel nüfusa göre

“Afyonkarahisar” yazı dizisinin, okuduğunuz metinleri, çalışmanın mantığını ve ne içerdiğini belirtmek açısından bir nevi “giriş” mantığı ile ele alınmıştır. Kent nüfusunun analizi ve buna paralel istihdamdaki durumu irdeleyen yazı dizisi bu başlıklarla, yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi veren Afyonkarahisardaki vatandaşların da analizini yapmaya çalışmaktadır. İstihdamda yaşanan problemlerden kaynaklı olarak “Yardıma muhtaç vatandaşlarla” ilgili olarak da bilgilerin verildiği çalışmada şu soruların yanıtlarını bulacaksınız:

3-     Sosyal Yardımlaşma verileri

a-) Hükümetten yardım talep eden ve Afyonkarahisar’da yaşayan vatandaşların sayısı
b-) Son beş yıllık veriler ışığında, yardım alanların sayılarındaki değişim.
c-) Bu değişimlerin nüfus ve istihdam oranlarıyla bağlantısı
d-) Yardım alanların ilk talepleri?



Çalışmada yayınlanan metinlerde kaynak olarak Afyonkarahisar Valiliği’ne verilen dilekçeler yoluyla, yapılmış röportaj, belgeleme ve veriler kullanıldı. Öte yandan sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden de konulara ilişkin yorumlar derlendi.



2. BÖLÜM

Afyonkarahisar
Türkiye Cumhuriyetinin 81 ilinden biri olan Afyon Karahisar ili, Anadolu yarımadasının batıya yakın ortasın ve Ege Bölgesinin iç kesiminde yer alır. İç Anadolu yaylasının Ege kıyılarına açılan bir eşiği, bir geçidi durumundadır. Çevresinde Eskişehir, Konya, Isparta Denizli, Uşak ve Kütahya illeri bulunur. Kuzey Doğudan Güney Batıya uzandıkça alçalan ovaları ile hem Orta Anadolu'dan ve hem de Ege Bölgesinden sayılır. En Kuzeyde Eskişehir sınırından, en Güneyde Denizli sınırına kadar Kuzey Doğudan Güney Batıya uzunluğu 210 kilometredir. Eni ise Kütahya sınırından Isparta sınırına kadar Kuzey Batıdan Güney Doğuya 112 kilometredir. Denizli'ye doğru incelerek eni 20 kilometreye kadar düşer, bir parça halindedir.
İlin diğer komşu illerle sınırları; Eskişehir'le 12, Konya ile 96, Isparta ile 152, Denizli ile 128, Uşak ile 72 ve Kütahya ile 48 kilometre olup, sınırlarının toplam uzunluğu 616 kilometredir.
İlin dünya yuvarlağında yeri ise; yaklaşık olarak Londra'ya göre 29 derece 40 Dakika'dan 31 derece 40 dakika doğu meridyenleri (Tul Daireleri) ile 37 derece 48 dakika’dan 39 derece 15 dakika paralel (arz dairesi) arasında kuzey yarım küresinde yer almıştır.
Yüzölçümü 14.555 kilometre karedir. Bu genişlik, Türkiye yüz ölçümüne oranla %2 dir. Sınırları çoğunlukla dağlarla sınırlanmıştır.

A-) Tarihi

Bilindiği kadarıyla ilk olarak Hitit egemenliğinde olan Afyonkarahisar toprakları, sonra sırası ile Frigya ve Lidya egemenliğine geçti. (http://www.frigvadisi.org) Daha sonra MÖ 6 yy'da Pers egemenliğine giren Afyonkarahisar'ı Büyük İskender fethetti. Onun ölümünden sonra Selevkos ve Bergama Krallıkları'nın egemenliğine giren topraklar, daha sonra Roma İmparatorluğu topraklarına katıldı. Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın fethiyle ilk kez Türk egemenliğine giren topraklar, 1. Haçlı Seferi sırasındaki Hristiyan egemenliğininden sonra Alaaddin Keykubat tarafından yeniden Türk yönetimine alındı. 13. yy'da Germiyanoğullları'nın egemenliğinde olan bölge, sonra Osmanlı İmparatorluğu yönetimine girdi.


B-) Köy nüfusu daha fazla

2000 yılı sayımına göre, şehirde yaşayan nüfus sayısı 371.868, köylerde yaşayan nüfus sayısı ise 440.548… Bu durumda Afyonkarahisar’da köy nüfusunun kent nüfusundan fazla olduğu görülmektedir. Bu da beraberinde, sanayileşmede eksiklik, yetersiz eğitim ve standartların altında bir yaşam kalitesini beraberinde getiriyor.
1990 yılında yapılan genel nüfus sayımına göre ise kentte yaşayanların sayısı 306.209 olurken, köy nüfusunun 432.770 olmak üzere, toplam nüfusun 738.979 olduğu görülmektedir. Buna göre yıllık nüfus artış oranı 9,47 şeklinde olmuştur. Şehirdeki toplam nüfus artışı 19,42 olurken, köylerdeki yıllık nüfus artışı ise 1,07 şeklinde gerçekleşmiştir.
2000 Genel Nüfus Sayımına göre merkez ilçenin toplam nüfusu ise 200.496 şeklinde tespit edilmiştir. Öte yandan TC Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı verilerine göre doksan dört bin altı yüz kırk sekiz araç kayıtlı…

Kilometreye 57 kişi düşüyor

1990 yılı Genel Nüfus Sayımı ile 2000 yılı Genel Nüfus Sayımı kesin sonuçları karşılaştırıldığında, köy nüfusu %1,74, şehir nüfusu %21,44 ve il genel nüfusunun %9.9 oranında arttığı görülmektedir.
İdari birim bazında Bayat, Çobanlar, Dazkırı, Dinar, Emirdağ, Evciler, Hocalar, İscehisar ve Kızılören ilçelerinde nüfus azalırken, Afyon Merkez, Başmakçı, Bolvadin, Çay, Sandıklı, Sincanlı, Sultandağı ve Şuhut ilçelerinde ise nüfus artmıştır.
Nüfus yoğunluğu (km² ye düşen insan sayısı) 57'dir.





3. BÖLÜM

Çocuk nüfusunun %13,9
istismar ediliyor

Türkiye’de 1981-1991 yılları arasında, Afyonkarahisar’ın da aralarında bulunduğu sekiz ilde, 4-12 yaş arası 16000 çocuğu kapsayan, çocuk istismarı oranını belirlemeyi amaçlayan bir çalışma yapıldı. Bu çalışmaya göre çocuk istismarı oranları Afyonkarahisar’da %13.9, Ankara’da %23.1, Ağrı’da %27.8, Giresun’da %30, Trabzon’da %35.6, Rize’de %40.6, Nevşehir’de % 41.9 ve Malatya’da %54 olarak belirlendi. Araştırmada çocukların yaş gruplarına göre fiziksel ve duygusal istismar durumu incelendiğinde, yaş grupları arasındaki farklılık önemli olup yaş artıkça istismarın azaldığı görüldü. İstismar oranı 4-6 yaş grubu çocuklarda %40.7 iken, 7-10 yaş grubunda %33.5, 11-12 yaş grubunda ise %25.8’dir. Annenin öğrenim durumuna göre şiddet oranlarına bakıldığında, hiç eğitim almamış annelerin çocuklarında istismar oranı %36.7 iken, okur yazar ve ilkokul mezunu olanlarda %35.5, orta ve lise eğitimi olanlarda %19.8, yüksek eğitimi olanlarda ise %11.6’ şeklinde oldu. Eğitim düzeyi arttıkça istismarın azaldığı ortadadır. Aileye verilecek eğitim şiddetin önlenmesinde en önemli araçlardan biridir (2). Çocuklara uygulanan şiddet, yaralanmalar, yanıklar, kırıklar, zehirlenmeler, asfiksi, santral sinir sistemi hastalıkları, istenmeyen gebelikler, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, AIDS, üremeye yaşamını etkileyen hastalıklar, zayıf benlik algısı, hiperaktivite, kendine zarar verme davranışları, zayıf insan ilişkileri, utanma ve suçluluk duygusu, okul başarısında düşme, depresyon, anksiyete, alkol ve/veya ilaç suistimali gibi oldukça yıkıcı sonuçlara neden olmaktadır (3). Cinayetler, intiharlar, düşükler ve bebek ölümleri çocuklara yönelen şiddetin ölümcül sonuçlarıdır(4).

İşsizlik artmaya devam ediyor
İlimiz nüfusu, her geçen yıl artış kaydederken, istihdamda, nüfusa paralel artışın gerçekleşmemesi, işsizlik sorunun da her geçen yıl giderek büyümesine neden oluyor.

Nüfusumuz hızla artıyor
Afyonkarahisar'da 2005 yılında 18 bin 284 doğum, 5 bin 987 ölüm olayı meydana geldiği, bildirildi. Afyonkarahisar İl Nüfus Müdürlüğü'nden edinilen bilgiye göre, 2005 yılında meydana gelen 18 bin 284 doğumdan 4 bin 555'i merkezde, 13 bin 729'u ise ilçelerde meydana geldi. Buna karşı 5 bin 987 ölümden, bin 471'i şehir merkezi, 4 bin 516'sı da ilçelerde yaşandı. Bu sonuçlar ışığında, doğum olaylarının, ölümlere göre üç katı aşkın bir hızla seyretmesi dikkat çekiyor. Ancak istihdamdaki hızın, rakamlara paralel olmaması ise esas korkutan tabloya işaret ediyor.

1 milyon nüfusa merdiven dayadık
İlimizde yapılan ilk nüfus sayımı Cumhuriye’tin ilanından sonra gerçekleştirildi. 1927'de yapılan bu sayım sonrasında, 1935 yılından itibaren her beş yılda bir genel nüfus sayımı yapılmaya başlandı. 1927 yılında 23.367 olan nüfus, 1950'de 30.000'e, 1980'de 75.000'e, 1985'te 87.033'e, 1997'de 113.847'ye ulaşmıştı. Son yapılan nüfus sayımı ise 22 Ekim 2000 tarihinde gerçekleştirildi. Son nüfus sayımına göre ilin genel nüfusu ise 846.420 kişi olarak kayıtlara geçti. Bugün il nüfusunun 1 milyon kişi seviyesinde olduğu belirtiliyor.

İşsizlik rakamları dudak uçurtuyor
Doğum ve ölüm olayları karşılaştırıldığında, il bazında gerçekleşen nüfus artışı dikkat çekerken, işsizlik oranlarının da giderek arttığı görülüyor. Devlet İstatistik Kurumu Hane Halkı İş Gücü Anketinin 2005 yılı Eylül-Ekim ayları sonuçlarına göre ülkemizdeki işsiz sayısı 2 milyon 423 bin kişi, işsizlik oranı ise % 9,7 olarak kayda geçti. Afyonkarahisar İş Kurumu verileri dikkate alındığında ise ilimizdeki işsiz sayısının, il nüfusu baz alındığında %9 ile 11 arasında değiştiği dikkat çekiyor. Buna göre, il genel nüfusunun bir milyona yaklaştığını düşünürsek, ilimizdeki gizli işsizlerde dâhil istihdam bekleyen kişi sayısı 100 bine yakın… İş-Kur’a kayıtlı işsiz sayısının ise 10 binin üzerinde…








4. BÖLÜM
Yardımlarla yaşıyoruz
Aslında yoksulluk olgusu sadece Türkiye’nin bir sorunu değil. Bu sorun bir çok kentte olduğu gibi Afyonkarahisar’da da her zaman güncelliğini korumaya devam edecek “kanayan bir yara” olarak önümüzdeki tepside duruyor. Yazı dizimizin bugünkü bölümünde konuyla ilgili resmi verileri aktarmaya çalışıyoruz. Afyonkarahisar İli Merkez İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı’nın verilerine göre, ilimizde yardım alan kişi sayısında her geçen yıl gözle görülür artışlar kaydediliyor. Öte yandan bu veriler sadece adı geçen kuruma ait. İlimizde bulunan yardımlaşma derneklerinden diğer bazıları arasında yer alan Yarım Elma Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarının verileri ise daha kabarık bir “açlık veri tabanına” sahip… Yarım Elma Derneği halen 744 kişiye yardım yapılıyor. Bu resmi kayıtlı rakamların yanı sıra her ay ortala 50 kişi yardım talebinde bulunmak için derneğe başvuruyor. Yeni olmasına karşın kurumsallaşma anlamında Afyonkarahisar’daki en büyük sivil yardım kuruluşu özelliğine sahip olan Yarım Elma Derneği’nin önümüzdeki süreçte oldukça yoğun olması bekleniyor.


2001 yılında Afyonkarahisar’da Sosyal Yardımlaşma’dan 7607 kişi faydalanıyordu. Bu rakamlar 2002 yılında 8220 kişiye yükseldi. 2003 yılında ise 6168, 2004 yılında 10.050 kişi oldu. 2005 yılında ise ayni ve nakdi olmak üzere Sosyal Yardımlaşmadan faydalanan kişi sayısı ise tam olarak 9741 kişi oldu.
Yıllara göre yardım alan kişi sayısındaki artışlar baz alındığında 2003 ve 2005 yıllarında bir azalma gözlense de, artış bu yıl da devam ediyor.

Hangi yardım kalemlerinin, hangi yıllarda daha fazla dağıtıldığı noktasında ise 2002 yılında yangın, deprem ve sel mağdurları için 3270 kalem afet yardımı yapıldığı dikkat çekiyor. 2003 yılı yardımlarında ise ayni olarak 1620 kalem gıda yardımı yapıldığı görülüyor. 2004 yılında Afyonkarahisarlının açlıkla boğuştuğu rakamlardan daha net anlaşılıyor. 2004 yılında yapılan yardımlar arasında ilk sırada 3335 kişiye ayni olarak yiyecek yardımı yapıldığı dikkat çekiyor. Bu yılda, dış etken olarak, afet, yangın ya da deprem de olmadığı için artışın geçim standartlarındaki düşüşten kaynaklandığı ifade ediliyor.

Geçtiğimiz yıl, yani 2005 yılındaki verilere baktığımızda ise eğitim kampanyalarının yoğunlaştığı yardımlara tanık oluyoruz. Geçen yılın şampiyonu ne gıda, ne de yakacak. İlk sırada 3540 kişiye eğitim yardımında bulunulmuş. Aynı yıl, ikinci sırada ise bir defaya mahsus yardımlar kalemi olarak 2318 kişiye periyodik yardım yapıldı.

Konuyla ilgili olarak konuşan Vali Yardımcısı Faruk Eraslan, yardım oranlarının, her geçen yıl arttığını ve özellikle gıda ve yakacak kalemlerinde bu artışların daha fazla olduğunu ifade ediyor. Afyonkarahisar İli Merkez İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı’nın 2001–2002-2003-2004 ve 2005 yılları yardım verilerine bakıldığında da bunun görülebileceğini söyleyen Eraslan, kendilerinin bu noktada, tüm ihtiyaç sahibi olan vatandaşlara ulaşmaya çalıştıklarını¬ belirtiyor.


Sosyal Riski Azaltma Projesi olarak bilinen bu çalışmalarda Valilik bünyesinde bulunan Vakıf çalışanları, proje dâhilinde sorunlara çözüm üretmeye çalışıyorlar. Vakıf Müdürü Mehmet Bayram, Mdr. Yrd. Mustafa Çoşkunyavuz, V.H.K.İ Birgül Ateş, Sosyal Çalışmacı Ömer Özpınar, Arşiv Sorumlusu İbrahim Zincir, Memur Rasim Özkan, Vakıf Araştırma İlhami Şahintepe ve Hizmetli Ramazan Kaplan’dan oluşan kadro sadece bu alanda çalışmalara devam ediyorlar.















5. BÖLÜM
Afyonkarahisar’ı nasıl
bir gelecek bekliyor?

Bu sorunun net bir cevabı yok. Ancak, evvelinde sizlere sunduğumuz sayısal veriler ve diğer resmi bilgiler ışığından 2005 yılının önceki yıllara kıyasla daha verimli geçtiği gözlemlenmiştir. Geçtiğimiz yıl, istatistiksel havuzda, 2001 yılına göre rekor kırıldığı, 2002, 2003 ve 2004 yılında standart olmayan bazı iyileşmeler olduğunu yazmak lazım. Ancak dengeli ve sürekli bir yükselişin bulunmaması da, “iyileşme sağlıklı mı?” sorusunu gündeme getirmiştir. Her şeye rağmen, bir önceki yıla göre, içinde bulunduğumuz yıllar umutlanmamıza neden oluyor.

Afyonkarahisar’da Yatırımlar

Afyonkarahisar’da sosyal güvenliği olan insanların sayısı büyük bir artış kaydetmiştir. Meclis tarafından gerçekleştirilen yasal düzenlemelerle birlikte, sosyal yardımlaşma unsurları daha önem kazanmıştır. Yatırımlar anlamında da artışlar, dikkat çekmeye başlamıştır.
Afyonkarahisar Ticaret Odası 2005 yılı ihracat rakamları incelendiğinde, 2005 yılında yapılan ihracatlarımız, 2004 yılına oranla belirgin artış kaydetmiştir. Afyonkarahisar’ın bundan sonra da ihracat rakamlarının artması beklenmektedir. Bunun anlamı, daha fazla yatırım, daha fazla, istihdam anlamına gelmektedir.
Afyonkarahisar’ın ihracatında ilk kalem mermer ve mermer ürünleri olarak bilinmektedir. Ancak 15 yıl içerisinde dünyanın yeni süper gücü olması beklenen Çin, gayri ticari ahlakla sürdürdüğü, haksız rekabetini, mermer sektöründe sürdürmektedir. Bu bırakın diğer dünya ülkelerini, Afyonkarahisar’daki

Kent kimliği ve öngörüsel bakış

Kimlik, “gösterdiğini” tanımlayan unsurların toplamıdır. Bir kentin kimliği ise, onunla bütünleşmiş değerler bütünüdür. Afyonkarahisar’ın kimliği içerisinde geleneksel yapının yanı sıra modernleşme (aslına sadık kalınmak kaydıyla) fonksiyonel kullanım en önemli ilkelerden biri olmalıdır.
Afyonkarahisar’ın kimliklerinden biri olan Geleneksel Afyonkarahisar Evleri ve yapılarına ilişkin çalışmalar son üç yılda büyük ivme kazanmıştır. Tarihi bilinç ve kültür değerlerine bağlı bir kimlik olarak hizmet veren Afyonkarahisar Valisi Muzaffer Dilek’in tarihi kültürel değerle karşı hassasiyeti, öngörülür bir gelecekte, kenti Safranbolu, ya da Beypazarı ilçeleri ile kıyaslanan bir konuma getirebilir. Tarihi yapılarının neredeyse tümünü elden geçirip, restorasyon, (aslına uygun yenileme) konservasyon, (bozulmalara karşı koruma) restitüsyon (yeniden yapım) gibi işlemlerden geçiren söz konusu bölgeler, ilçe olmasına karşın, bu kültürü politika haline getirdikleri için başarıyı yakalamış görünüyorlar.


Ne var ki böyle bir politika, uzun yıllar Afyonkarahisar’da gözlenememiştir. Tarih bilinci ancak yıkılmak üzereyken ortaya çıkmış ve “anı kurtarmak adına” çalışılmıştır.
Vali Muzaffer Dilek’in, kentte ilk kez bir “kültür politikası geliştiren Vali” unvanını aldığını söylemek gerekir. Açık bir biçimde bu ifadeyi kullanamasak da, en azından 1 yıllık, 2 yıllık öngörülürle tarihsel dokuya dair planlamalar yürütmektedir. Oysa tam bir kültür politikası kentin tarihi dokusunu, ileriki yıllarda şekillendirmeye yönelik ve “toplam tarihsel dokümanı” bir arada düşünerek yürütülen çalışmalar olmalıdır. Bu tür çalışmalar 10–20, hatta 30 yıl öngörülerle yürütülerek, oluşturulacak kent dokusu yıllar önceden maket halinde masaya konmalı ve bu politikaya göre hareket edilmelidir.


Tarihsel gelişim, politika olur mu?

Hiç kuşkusuz bu çalışmalar büyük finansmanlarla gerçekleşir. Kentte böylesi büyük finansmanlar olmadığı için de, uzun yıllara yayılan öngörüsel planlamalar yapılmasını beklemek de erken bir talep olarak algılanabilir. İşsizlik, geçim derdi ve diğer birçok problemleri duruyorken, sadece kültürü görmek düşüncesi de bazı yönlerden eleştiriye açık bir konudur.
Bu bağlamda, “gelecekte bizi ne bekliyor?” sorusunun cevabı olarak, “yarım kalmış tarihsel doku” cevabını verebiliriz. Dokunun “yarım kalmışlığı” vurgusu, Vali Muzaffer Dilek’ten sonra iş başı yapacak olan mülki amirin, bu çalışmalara ne kadar zaman, finans ve personel ayıracağı sorusunun belirsiz oluşundan gelir. Öte yandan aynı mülki amirin, içten gelen bir tarih sevgisi taşıyor olması da gerekecektir. Zira yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, bu tür çalışmalar henüz politika olmak yerine “kişisel aşk” noktasında yürümektedir.

Kent kültürü
Kentsel dönüşüm projelerine baktığımızda, Türkiye’nin Avrupa kentlerine oranla “Taş Devri’ni” yaşadığını söylemek gerekecek. Gelişim ve değişim, ülkemizde ve çevremizde “dış alan uygulaması olarak” algılana gelmiştir. Oysa Türkiye’de her zaman üst yapıya ağırlık verilmiş ve park bahçe uygulamalarıyla “günü kurtarma” politikası izlenmiştir.












6. BÖLÜM
Afyonkarahisar, acil olarak
öğrenci projeleri geliştirmeli

Afyonkarahisar’ın kentsel dönüşüm sürecinde, üniversite öğrencileri hak ettiklerini hala bulamamış görünüyor. Başta AKÜ olmak üzere İl Özel İdaresi ve Afyonkarahisar Belediyesi, kenti daha dinamik bir yapıya kavuşturacak projeler hazırlamalıdır.

Kentsel Dönüşüm projelerinin hayata geçirilmesi için Afyonkarahisar’ın ihtiyaç duyduğu ilk öncül, hiç şüphesiz bir birliktelik anlayışı olmaktadır. Hamasi nutuklar ve popülist yaklaşımlardan özellikle uzak durulması gerekmektedir.
Kentsel dönüşüm, yerel yönetimlerin eline bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Yerel yönetimler kimi zaman, daha önce altını çizdiğimiz, profesyonel bakış açısından uzak kalmaktadırlar. Bu ise, daha sonra telafisi mümkün olmayan ya da güç olan hatalara neden olmaktadır. Bu noktada kentle ilgili ciddi sorular gündeme gelmektedir.

a-) Kent gelişiminin güzergâhı
b-) Yatırım alanlarının belirlenmesi
c-) Yatırım bölgelerinin oluşturulması
d-) Mastır planlarının oluşturulması
e-) Alt yapı çalışmalarının tek bir merkezden koordine edilerek, birlikteliğin sağlanması

Bu ve bunun gibi daha pek çok konu yerel yönetimlerin kimi zaman altından kalkamadığı sorunlar olarak karşımızda durmaktadır. İşin bu boyutu, merkezi hükümetin de dikkatini çekmektedir. Bunun için de Avrupa Birliği mevzuatına uyum dikkate alınarak, bakanlıklarda önemli değişiklikler yapılması planlanıyor.






Bakanlıklar yine ayrılacak

Bazı bakanlıkların birleştirilmesi, bazılarının da bölünmesi düşünülüyor. 8 Mayıs 2003’te birleştirilen Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yeniden ayrılması için çalışma yürütüldüğü öğrenildi. Yerine Çevre ve Kentsel Yönetim Bakanlığı’nın kurulacağı belirtiliyor. Orman Bakanlığı’nın ise Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile birleştirilmesi gündemde. Ayrıca AB’ye uyum sürecini kolaylaştırmak için Avrupa Birliği Bakanlığı oluşturulacak. Bakanlıklarla ilgili çalışmalarda son kararı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan verecek.

Çevre ve Kentsel Yönetim Bakanlığı geliyor

Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yolları yeniden ayrılacak. Kentsel dönüşüm planlarının daha sağlıklı yerine getirilebilmesi amacıyla Çevre ve Kentsel Yönetim Bakanlığı kurulacak. Orman Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Çevre Bakanlığı bünyesindeki Özel Çevre Koruma Kurumu’nun içine alınacak. AB uyum sürecinin daha sistemli yürütülebilmesi için ise Devlet Bakanı Ali Babacan’ın altında Avrupa Birliği Bakanlığı oluşturulacak. Ayrıca Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın, Çevre ve Kentsel Yönetim Bakanlığı’nın içine alınabileceği, bazı devlet bakanlıklarının görev alanlarının birleştirilebileceği öğrenildi.

Zamanla taşlar yerine oturacak

İlk bakışta AB fonlarının kasaya girmesi için yapılacak gibi görünse de, ileride kent kültürünün bu alanda etkin olması ümit ediliyor. Fonksiyonel açıdan, kurulacak ayrı bir bakanlığın, belirmiş olduğumuz konulara ne kadar ilişkili olduğu hakkında kesin bir kanı oluşmasa da, Avrupa ülkeleri, iyi bir kentsel dönüşümün, ancak ayrı bir bakanlığın işi olacağının farkına varmıştır. Bu farkındalık Türkiye’de net olarak oturmadığından, işin sadece fon kısmı ile ilgilenilmektedir.






Üniversite ve kent yönetimi

Üniversite, kentten koparılmamalı.
Üniversitelinin "yük" olarak nitelendirildiği bir zihniyetle çağdaş kent kültürünü inşa etmek mümkün olmaz.
Kent kültürünün önemli unsurlarından biri olan üniversitelerin mekânsal konumu ve özellikleri, yalnızca bünyesindeki öğrencileri etkilemekle kalmaz, aynı zamanda şehrin kültürel ve ticari gelişiminin yönünün belirlenmesinde birincil derecede rol oynar. Entelektüel birikim ile toplumsal dinamizmi şehir yaşamı ile buluşturma bağlamında üniversitelerin bütünleştirici fonksiyonu, hem kentlileşmeye hem de kentli kimliğinin oluşum sürecine olumlu katkıda bulunur. Dolayısıyla kenti yöneten kadroların üniversitelere karşı sergileyecekleri tutumları ve uygulamaya koyacakları politikaları belirlerken bu durumu gözönünde bulundurmaları, daha çağdaş bir şehri inşa etmeye yönelik çabaların vazgeçilmez bir öğesi olmalıdır.

Öğrenciler ve kentleşme

Bugün en küçük bir hesapla bile değerlendirilirse, ulaşım, gıda, giyim başta olmak üzere binlerce öğrenci kentin dinamizmini arttırmaktadır. Ancak buna karşın, yeterli konut alanları, eğlence, dinlence alanları oluşturulamamıştır. Daha ucuz yurtlar, daha ucuz konutlar hiç şüphesiz il ekonomisini ayakta tutan bu kesimin hakkıdır. Ulaşımda üniversite öğrencisi, “öğrenci” olarak kabul edilmemektedir. Bu Afyonkarahisar için adeta “para tüccarlığı” olarak algılanmaktadır. Birçok kent ulaşımda, öğrencilerin en kolay yoldan faydalanabilmeleri için proje geliştirilirken, Afyonkarahisar proje geliştirmek bir yana, bu kesime indirim uygulamasını bile çok görmektedir. Üniversite’nin kentsel dönüşümündeki yeri iyi düşünülmelidir. Aksi takdirde, gelecekte parlak olmaya bir tabloyla karış karşıya kalınabilir.








KAYNAKLAR
1. Greenfeld LA. Child victimizers: Violent Offenders and their Victims, US Department of Justice, Bureau of Justice Statistics, 1-27, March, 1996
2. Kepenekçi Y. Hukuksal Açıdan Çocuk ıstismarı ve ıhmali, Katkı Pediatri Dergisi, H.Ü.T.F Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ve Çocuk Sağlığı Enstitüsü Yayını, Cilt: 22, Sayı: 3, Mayıs- Haziran, 2001
3. World Health Organization Violence and Injury Prevention Social Change and Mental Health, Report of the Consultation on Child Abuse Prevention, 29-31 March, WHO, Geneva, 1999
4. Freitag R. Psychosocial Aspects of Child Abuse for Primary Care Pediatricians, Pediatric Clinics of North America, Vol: 45, n: 2, p: 391, April, 1998
5. Aile ıçi şiddetin Sebep ve Sonuçları, Tartışma ve Öneriler, Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, Sayfa: 204-205, Aralık, 1995
6. Hennes H. A Review of Violence Statistics Among Children and Adolescents in the US, Pediatric Clinics of North America, Vol: 45, n: 2, p: 269, 1998
Dr. N. Ercüment BEYHUN Araştırma Görevlisi Dr., Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı








Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anadolu kültürü kümesinde bulunan diğer yazıları...
Iı. Meşrutiyet'ten Günümüze Afyonkarahisar'da Yerel Basın

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yıl: 2554… Aşkın Metal Tarihi
1920"den 2007"ye; Türkiye Cumhuriyeti Afyonkarahisar Belediye Başkanları
Biyolojik Silah mı, Doğal Felaket Mi: Kene
Afyonkarahisar"ın İlk Bankası Terakki Servet Bankası
Cumhuriyet Tarihi Afyonkarahisar Valileri
Dünya Gazetesi ile İlgili İstatistiksel Bir Çalışma
Türkiye"nin İlk Azınlık Milletvekili Berç Keresteciyan;
Korkut Özal'la Özel Söyleşi... Korkut Özal; 'Özal'ı Öldürdüler'
Bir Din Bilgini ve Profesör Kamil Miras
Rumlar da "Soykırım" Sırasında

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Özledim [Şiir]
Yanacağım [Şiir]
Öncesi Yok [Şiir]
Seni Kendime Sakladım, Hepsini Bana Sapladım. [Şiir]
Bana Her Şey Seni Hatırlatıyor! [Şiir]
Benim Adım Mabure; [Şiir]
Su ve Ateş [Şiir]
Dua… [Şiir]
Tüm Ayrılıklara Dair [Şiir]
Utandım Filistin [Şiir]


Orhan TURAN kimdir?

Yazarken çarptığım kayalar, ruhumun akışını kemirince görüntü farklılaştı. Her otuzuna geldiğinde mi, muahasebe yapma gereği duyar insan. . . Cevaplanması gereken çok soru var şimdi. . . Allah'a af dileyerek, hayata ikinci defa başlamak. . . İkinci şans da bu olsa gerek!

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.