..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Her insanda insanlığın tüm durumları vardır. -Montaigne
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Mehmet Sinan Gür




25 Mart 2002
Nevruzun Öteki Yüzü  
Mehmet Sinan Gür
Bölgesine göre olaylı ve olaysız 'Nevruz kutlamaları' geçirdik. Nevruzu artık herkes kutluyor. Aslında daha birçok anlamı var.


:BABA:
Nevruz, Yeni Gün, kimi yerlerde korku ve üzüntü ile, kimi yerlerde olması gerektiği gibi geçti. Ankara’da Diyarbakır’da Sezen Aksu şarkı söyler, bayram gibi kutlanırken İstanbul’da yasal bir parti olan Hadep’e izin verilmediği için ölenler oldu. Efendim bölücü örgüt kötü niyetler içindeymiş. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye sormazlar mı? Peki, madem öyle Diyarbakır’da da Hadep Belediye başkanlığı yapıyor. Orada neden izin verildi? Neden İstanbul’da yasaklandı? Kendi içinde bile tutarsız bir davranış.

Anti demokrasiyi siyaha, demokrasiyi beyaza benzetirsek siyahtan beyaza bir değişim içindeyiz. Fakat bu hem çok ağır oluyor, hem de değişimi istemeyen güçler tarafından engellenmek isteniyor. Bu açıdan daha iyi durumda olmayı istiyorum. Kim istemez ki? Ancak henüz gerçek beyazdan oldukça uzaktayız. Dışarıda siyah kalmamızı isteyenlerle birlikte ülkemizde siyaha düşkünler de çok fazla. Şikayetçi olduğum birçok şey bundan kaynaklanıyor. O nedenle ben rahatlıkla ülkemizde demokrasi var diyemiyorum. Bazı kişiler bazı konularda hak iddia ederken kendilerinin ne yaptıklarına dikkat etmiyorlar. İstekleri sırasında ya aynı karşısındakilerin durumuna düşüyor, ya da zaten aynı onlarınki gibi olan düşünceleri zıt yönden savunuyorlar.
Kafamda ‘Türkiyeli Olmak’ adını verdiğim bir görüş var. Bundan ‘Türkiye’nin Belkemiği’ kütüphanesinde epeyce söz ettim. Türkiye topraklarında 18 medeniyet kurulmuş. Şu anda 36 ayrı ulus yaşamakta imiş. Birinci çağrım demokratikleşmekte. Anayasada belirtilen dil, din, ırk farklılıklarına rağmen herkesin eşit olma ilkesinin gerçekten uygulanması. Ancak pratikte görüyoruz ki olmuyor. Nedenini diğer ulustan kişilerin Türkleştirilme çabalarında görüyorum. Zamanlar değişti. Artık onlar eskisi gibi kolayca kontrol altında tutulamıyorlar. Böyle devam ederse, günün birinde daha beterleri olacak gibi görünüyor. Son olarak nevruz kutlamalarında gördük.
Çözüm ne olmalı? Ulus kimlikleri geri çekilmeli. Türkiyeli, ya da yurttaş olma kimliği öne çıkarılmalı. Yalnız Kürtler için söylemiyorum, Türkiye’de yaşayan bütün gruplar bağımsızlık dışında her hakka sahip olmalılar. Daha ileri gideyim, Türkiye sınırlarını şimdiki gibi tutabilmenin tek yolu budur.
Avrupalılar ve Amerikalılar Türkiye üzerinde oyun oynuyorlar. Osmanlı devletinden beri gelen oyunlar devam ediyor. Osmanlı devleti yıkıldığı zaman bölüne bölüne geride 3 büyük ulus kalmıştı. Türkler, Kürtler, Ermeniler. Bir miktar da Araplar. Daha sayarsam 36 sayısına çıkmam gerekir. Şimdi son ikisinin sıkıntısını çekiyoruz. Şimdi işin içine bir de petrol girdi. Zaten o hiç çıkmamıştı, biz fakında değildik. Şunun da farkındayım ki nevruz sırasında ‘kahrolsun amerikan emperyalizmi’ diye slogan atan Kürtler aslında bilmeden kahır okudukları kişilere hizmet ediyorlar. Amerika hem nalına hem mıhına vuruyor. Bizim hükümetle de oynuyor. Uzaklarda birileri Türkiye’deki durumları görerek sevinçle ellerini ovuşturuyor. Olaylar istedikleri gibi gelişiyor.
Dikkatinizi bir noktaya daha çekmek isterim. Kuzey Irak Kürtleri, bağımsızlığa bu kadar yakın iken Irak’la federasyon kurmaktan söz ediyorlar. Acaba durumun farkına mı vardılar?
Bana bir arkadaşım, ben bu sözleri söylemeden önce, yanlış söylediğimi vurgulamak için, “Ben Gürcü asıllıyım. Şimdi bağımsızlık mücadelesine girmem mi gerekir?” dedi. Çabucak “Hayır” dedim. Söylediğim şey, başkalarına bağımsızlık vererek ülkeyi bölmekle, değişmeden kalıp ülkeyi bölmek zorunda kalmak arasında ince bir yol. Yalnız Türkler değil, herkes ulus kimliklerini geri çekmeli. Başka türlü başarılamaz.
Aynı kafa devam ederse çok korkuyorum, bu iş burada durmayacak. 10bin kelimelik ilk Lazca sözlük basılmış. Lazlardan biri “Siz Türkler buraya gelmeden önce bir Lazlar buradaydık.” demiş. Ne söylemek istediğimi anlıyor musunuz?
Özetle bir devleti bugüne kadar tek parça olarak bir arada tutan şeyler, sırasıyla kan bağı, dil bağı, din bağı ırk bağı idi. Bu sıralamayı ben yaptım. Şimdi en son özellik de geçerliliğini yitirmek üzere. Eğer değişemezsek çok zarar göreceğiz. Değişebilirsek, değişebildiğimiz ölçüde karlı çıkacağız.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Cola Turka Üzerine
Sultanahmet Camii Avlusunda Çirkin Standlar
Seçim 2002 Sonuçları ve AKP
Türkiye'de Petrol Var!
Seçim 2007 Sonuçları ve Akp
Fransız Demokrasisine Bakın
İzedebiyatta Yenilikler Tartışması Forum Notları
01 08 Cinayetin Sorumlusu Kim?
R. T. Erdoğan Türkiyeliliği Keşfetti.
01 07 Amerikan Rüyası

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.