..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Dilbilim > Oğuz Düzgün




28 Aralık 2005
Dilde Kavram Kargaşası  
Oğuz Düzgün
Takısız İsim Tamlaması konusu gerçekten dilcilerimizin pek çok dilsel terimde olduğu gibi görüş ayrılığına düştüğü konulardan birisidir


:EGBB:
Takısız İsim Tamlaması konusu gerçekten dilcilerimizin pek çok dilsel terimde olduğu gibi görüş ayrılığına düştüğü konulardan birisidir..Hatta bu görüş ayrılıkları öyle bir noktaya ulaşmıştır ki öğretmenlerimiz bu gibi konuları öğrencilerine nasıl öğreteceklerini şaşırır olmuşlardır..Onlar da sınav eksenli bir anlatımla öğrencilerini bilgilendirme yoluna gitmişlerdir mantıkları bu öğrettiklerini kabul etmese de..Fakat bu konular üzerinde bilim adamlarımız kesin çözümler ortaya koymalıdırlar en azından bazı kurallar konusunda ortak tanımları benimsemeli ve bu tanımları da yaygınlaştırmalıdırlar…Elbette bu kolay bir iş değil..Sonuçta herkesin dile bakış mantığı birbirinden farklılıklar göstermekte..Bu farklılıklar da gerçekten her taraf açısından ispat edilebilir görünmektedir…Ancak bir kavram hakkında birkaç doğrunun olması şaşırtıcıdır..Sonuçta bir iddia diğerlerine göre muhakkak daha doğru olmalıdır..Nasıl ki, dünyanın dönmesi gerçeği pek çok teori arasından sıyrılıp doğruluğunu ortaya koymuştur..Bunun gibi eğer dille ilgili kurallar da bilimsel bakış açısıyla ele alınırsa bazı görüşler elenebilecek ve doğru olan görüş galibiyetini ilan edecektir..

Bir kere Takısız İsim Tamlaması terimi isim olarak da yanlış seçilmiş bir isimdir..Yani “takısız” kelimesi efradını cami, ağyarını mani bir şekilde ifade etmesi istenen kavramı ifade edememektedir..Bildiğimiz gibi “takı” ek demektir..Takısız İsim tamlaması da Eksiz İsim Tamlaması anlamındadır. Bu duruma göre “altın kalem” örneği bu tamlama için bir örnek olarak gösterilmektedir..Fakat “beyaz kalem” tamlaması da “eksiz” bir tamlamadır..Fakat biz bu tamlamaya “Takısız İsim Tamlaması” diyememekteyiz..Bu tamlamaya “Sıfat tamlaması” demekteyiz..Demek ki sadece “takısız” olma özelliği anlatılmak istenen kavramı ifade edememektedir..Bunun için “tamlayan tamlananın neyden yapıldığını belirtir” şeklinde bir açıklama lüzumlu görülmüştür Takısız İsim tamlaması açıklanırken..Hatta şunu da söyleyeyim ki proto Türkçe döneminde bugün Belirtisiz İsim Tamlaması olarak kabul ettiğimiz “kapı kolu” gibi örnekler eksizdi ayni aslı itibariyle belirtisiz isim tamlaması da takısızdı..Yani o dönemde insanlar “kapı kol” diyorlardı…Tamlanan eki olarak kabul edilen –i,-ı… eklerinin de Farsça izafet eki olan –i,-e ekinden geldiği bazı dilcilerimizce ortaya konmaktadır..Örneğin Farsça’da Ali’nin kitabı demek için “kitab-i Ali” terkibi kullanılır..Aradaki –i,-e sesi tamlamayı oluşturur..Ancak Türkçe bu eki de kendi asli özelliklerine uygun bir şekle sokmayı başarmıştır yani onu Türkçeleştirmiştir..

Gayet mantıklı olan Türkçe gramerinin çocuklarımıza hatta ilimkentteki öğrencimize anlatılması bu örneklerde olduğu gibi imkansızlaşacaktır..Öğrenci haklı olarak “sıfat tamlaması da takısız peki onun isim tamlamasından farkı nedir?” diye soracaktır..Bu durumda “tamlayan tamlananın neyden yapıldığını belirtir” açıklaması bizim imdadımıza kurtarıcı bir mantıksal önerme olarak yetişmektedir.Peki diğer dillerin gramerlerinde durum nasıl açıklanmıştır?Mesela bir İngilizce’de “Golden pencil” kelime grubu isim tamlaması olarak mı yoksa sıfat tamlaması olarak mı kabul edilmektedir?Aslında bütün dünya dillerinde bildiğim kadarıyla genel kabul bu tür tamlamaların “sıfat tamlaması” olduğudur..Peki nereden çıkmıştır bu takısız isim tamlaması terimi?Neden tamlayan tamlananın kaynağını, ham maddesini belirttiğinde birden bire “sıfat tamlaması” olarak kabul edilmez de “isim tamlaması” olarak kabul edilir?Hemen insanın aklına şu geliyor:
“İsim tamlamalarında acaba tamlayan tamlananın neyden yapıldığını mı belirtir?” Bir örneği inceleyelim:

Ali’nin kitabı… Ali=tamlayan kitap=tamlanan…

Bu örneğe bakıldığında açıkça görülür ki “kitap” “Ali”den yapılmamıştır..

Demek ki bu şart isim tamlamasının oluşmasının şartlarından bir şart değildir..Sırf bu özelliğinden dolayı “altın kalem” kelime grubuna “isim tamlaması” dememizi gerektirecek hiçbir mantıksal zorunluluk yoktur.

Taş yürek, altın kalp vb. örneklerin ise Takısız İsim Tamlamasını savunanlarca bile isim tamlaması olarak kabul edildiğine inanasım gelmiyor..Zira AE yazarlarından Mustafa Öztüre’nin verdiği bu örnekler incelendiğinde görülecektir ki bu kelime grupları mecaz anlamlıdırlar..Yani taş yürek denirken “yürek” varlığının “taş” varlığından oluşturulduğu iddia edilmemektedir aslında..Takısız İsim Tamlamasını savunanlar da zaten böyle bir iddia içinde değildirler..Onlar da “taş yürek” vb. kelime gruplarının sıfat tamlaması olduğunu kabul ediyorlar en azından ben bunun böyle olduğunu biliyorum…

Bu konu ve benzeri dilbilgisel konularla ilgili olarak daha çok konuşulacağa benziyor..Şu bir gerçek ki ferdi açıklamalar ne kadar doğruyu yakalasa da tek başlarına kabul ettirici olamıyorlar..Ancak o doğru görüşler etrafında pek çok beyinin de iştirak edeceği fikir birliği bu konuda oldukça önemlidir..Elbette TDK gibi kurumlar büyük bir boşluğu dolduruyorlar bu alanda bir nevi birlikteliği de oluşturuyorlar..Ancak hakim mantığın da alternatifi olacak bir mantıklar birliği muhakkak olmalıdır..

Bu birlikteliği de sadece vatanperverlik duyguları haklı ya da haksız sebeplerle cezp edilmiş, dilbilgisine vukufiyet açısından zayıf topluluklara, derneklere hasredersek yanılırız..Muhakkak alternatif birliktelikler oluşturulmalıdır.

Bu toplulukları oluşturacaklarsa dilbilim ve gramer bilgisi konularında yetkin, Türkçe’yi de çok seven kişiler olacaktır..

Bu kişiler toplantılarında hiçbir siyasi ya da ideolojik eğilimin içinde yer almayan, tamamen dilbilimsel içerikli beyin fırtınaları yoluyla kavram kargaşası içeren bütün dilbilgisel konuları çözüme ulaştırmayı amaçlayan kişiler olmalıdır..Üstelik bu birliktelikler ille de dernek ya da örgüt sistemi çerçevesinde oluşacak diye bir kural da yok..

Yani ihtilafların ana sebeplerinden olan “liderlik” devreye girmeden de “gönüllü” ve “liderliğin tüm fertlerce paylaşıldığı” bir sistemle, dilcilerimiz birleşebilirler ve pek çok sorunu çözümleyebilirler..Hatta bu çözümlere acil olarak ihtiyacımız var görünüyor..Yoksa oturmamış ve devamlı tartışılan kurallar, kavramlar ve terimler ile Türkçe’yi ne çocuklarımıza tam manasıyla öğretebiliriz, ne de dış dünyaya onu layıkıyla anlatabiliriz..

Konuştuğumuz hatta düşüncelerimizi imal ettiğimiz “dil” hakkındaki bu tartışmalar ve kavram kargaşaları bizim zihinsel enerjimizi de emip almaktadır..

Oysa bu zihinsel enerji, oturuşmuş kurallar, temeller üzerine bina edilecek büyük buluşların, projelerin harcı, demiri olabilecek yeterliliktedir..Devamlı kaygan ve sarsıntılı bir zeminde ise büyük fikir gökdelenlerinin, buluş saraylarının, kural kalelerinin azametleriyle yükselmeleri uzun süreli olmayacaktır..







.Eleştiriler & Yorumlar

:: takısız isim tamalaması
Gönderen: Sabahattin Derman / Van/Türkiye
29 Aralık 2007
slm hocam. Bu konuyla alakalı bir makale hazırlıyorum. Müsaadeniz olursa, bu konuda sizinle hemfikir olamayacağımı söylemek istiyorum. Sadece kısa bir açıklamama yapacağım: Takısız isim tamalamasının varlığını, isim tamlamasındaki tamlananın neyden yapıldığı sorusuyla değil de; sıfat tamlamasının ve isim tamlamasının ne olduğunu tam manasıyla ifade etmeye çalışarak ıspatlamaya çalışacağım. Makaleyi hazırladıktan sonra -inşaallak kısa bir süre sonra- kabul ederseniz sizinle paylaşmak isterdim. saygılar...

:: Kafam karıştı
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
8 Ocak 2006
Sevgili Oğuz Düzgün; Yazınızı okudum, kafam iyice karıştı....Bir de şu arada bir kaldırılan inceltme işareti var ya, işte onunla da başım dertte.Bir koyarlar, bir kaldırırlar.Bize lâzım olduğunda; yetkililer inceltme işaretini kaldırmışlar mıdır, kaldırmamışlar mıdır, haberimiz olmaz............Dilimize karşı duyduğunuz ilgi ve çabalarınız sevindirici...Eminim benim gibi siz de "Ay!N'oluyoruz falan oldum," diyenlere çok kızıyorsunuz.....:)...........Başarılı yazın çalışmalarınızın devamını dilerim...Sevgiyle kalın.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın dilbilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Eston Dili ve Türkçe
Fince Türkçe Benzerliği
İbranice - Hintçe Kardeşliği
Türkçe'nin Şifresi - Türkçe'nin Üstünlüğü - 2
Adem ve Havva Dili
Esperanto ve Türkçe
Türkçe'mizin Ermenice'ye Etkileri
Türkçe'nin Şifresi - Türkçe'nin Üstünlüğü - 1
Türkçe'nin Yitik Kardeşi; Kızılderilice!
Sümer'e Farklı Bir Bakış

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Atomda Dna Var mı?
Tebbet Suresindeki Mucizeler
Çoklu Hücre Modeli
İslam Bilim Müzesi
Nasreddin Hoca Yazar Oldu
Hangi Tanrı?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sen Var Ya Sen! [Şiir]
Çakkıdı Çakkıdı [Şiir]
Bâlibilen Dilinde Şiir [Şiir]
Üç Boyutlu Şiir [Şiir]
Miraciye [Şiir]
Sağanak Sen Yağıyor [Şiir]
Bülbüller Şehri İstanbul [Şiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Şiir]
Burası Sessiz Biraz [Şiir]
New Orleans'lı Siyahi Kirpiklerin [Şiir]


Oğuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatın her alanında çalışmalar yapıyor.

Etkilendiği Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoğlunun özelliği değil midir iletişimde bulunduğu varlıklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.