Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Beni sevmediğini yüzlerce binlerce kere tekrarladım kendime. Uyumaya çalışınca uykusuz gecelerde çitleri atlayan koyunları sayar gibi. Yararı yok ama biliyorum. Onun beni sevmediğini tekrarlamanın bana bir yararı yok. Bazen bırakır gibi oluyor kendini bana. Saçını okşamak istiyorum, elimi yanağında gezdirmek istiyorum. Sadece tek bir an izin veriyor buna. Sonra aniden ne olduğunu bilmediğim bir şey uyandırıyor sanki onu. Ansızın bir uzaklık giriyor aramıza. Denedim sayısını unuttuğum kadar onu terk etmeyi. ‘’Döneceksin biliyorsun değil mi?’’diyor. Biliyorum döneceğim. Her döndüğümde daha da alçalmış daha da üzgün daha da tutkulu. Direndikçe artan bir tutku direndikçe ona ve tenine artan bir açlık. Ve sonunda teslim oluş. Sevse kıskanır beni diyorum. Oysa yanımda gördüğü o figüranlara, esas oğlan sadece bıyık altından gülümsüyor. Tedirginlikle, kibarlıkla, istekle elimi tuttuğunda o başka erkekler, ta omuz başımdan elim sanki yok oluyor. Çırpınıyorum! Herkesi onunla, onun sesiyle, onun sözleriyle, onun teniyle, baştan ayağa onunla kıyaslıyorum. Her şey saman tadı bırakıyor. Her şey yavan, her şey tatsız. Onun dışında her şeyden hızla uzaklaşıyorum. ``Güveniyorum sana sevgilim’’diyor. Güvendiği kendi aslında. Ona olan bu anlamsız, nerdeyse nefesimi kesen tutkuya güveniyor. Yaşamını paylaşmaya yanaşmıyor benimle. Kendini paylaşmaya yanaşmıyor. Kendimi tüketmemi hızla yok olmamı görmek istiyor! Deli gibi yağmurun altında koşarak ona gittim; oturduğu evin kapısını çaldım, on dakika sürdü kapıyı açması. Hiçbir şey sormuyor. Neden geldiğimi, ne istediğimi sormuyor. Oysa ne sözler, ne tehditler savurmuştum giderken. O gün sustuğu gibi bugünde susuyor. Dönmem sadece zaman meselesiydi onun için. Zamanı geldi ve döndüm. Yüzünü görünce önce ne kadar özlediğimi düşündüm. Gözlerinde ki soğukluğu ve uzaklığı görünce öfkeyle doldu içim. Oracıkta, teslim olmuş halimin onda uyandırdığı büyüklenmeyi gözlerinde görmek delirtti beni. Karar vermeliyim! Bu adamdan kendimi geri almalıyım! Ondan uzaklaşmaya çalışmak anlamsız .Başaramıyorum! Böyle süklüm püklüm, yağmurda ıslanmış yavru kedi gibi ona teslim olmak öldürücü bir şey. Her an ölmek ama hiç ölememek gibi. Onun gibi olmayı düşündüm. İstediğini, işini bilen bir kadın. İstediğini aldığında sessizce uzaklaşıp arkasında bıraktığına dönüp bakmayan, talep eden isteyen biri. Fazlasını elinin tersiyle iten biri. Kendini sıfırlayan biri. İçimdeki sevgiyi yok etmeliyim. Bunun için önce bu sevgiyi en adi biçime sokmalıyım. El birliğiyle. Nasılsa o buna her daim hazır. Bu düşünceyle yaklaştım ona. Daha önce hiç yaklaşmadığım gibi. Boyun eğmekten, kendimi ona teslim etmekten vazgeçerek. Demek istediğin sevişmek, sadece sevişmek !... İstediğin, istediğim artık! der gibi. Önce şaşırdı. İsteğime, hoyratlığıma şaşırdı. Bu kadar çabuk ruh değiştirebileceğime, şeytani bir cilveyle üzerine gidebileceğime inanamıyor belki. Kendime güveniyorum yavaş yavaş. Aynı anda bu güven içimi donduruyor daha doğrusu içimdeki sevgiyi. Hazırlıksız yakalandı. Benim bu kadar alçalabileceğime ihtimal vermedi. Onun o iğrenç oyununda rol çalabileceğime inanamadı. Onu ele geçirmeye başladım. Etkilendi. Demek bu kadar basit!!! Beni kendinden uzaklaştırdı. Bir an gözlerimin içine baktı sonra yanağımda tokadını acıyla hissettim. Eminim sabaha mosmor bir yanakla uyanacağım. Dizlerim kesildi oraya yığılıverdim. Ardından ağlamaya başladım katıla katıla. Bu kadar göz yaşım olduğunu hiç bilmiyordum. Nasıl göründüğümle ilgili hiçbir korkum kalmadı. Zavallı! Kaçık! Acınası biri! Sesim çıkmıyor artık. Sadece ağlıyorum. ``Yapma bunu kendine ‘’ diyen bir ses duydum çok uzaktan. Ses tanıdık ama sesindeki tını, duygu çok yabancı. Yanıma çöktü. Üzerimi toplamaya bluzumun düğmelerini iliklemeye başladı. Kolumu kaldıracak gücüm yok. Yabancı biri gibi seyrediyorum onu. Neden yaptığını sorgulamak yapabileceğim en güç iş. Beni daha önce defalarca girdiğim yatağına neredeyse sürükleyerek götürdü. Kollarının arasına aldı ve hiç hareket etmeden öylece kaldım orda. Düzenli sıcak nefesi saçlarımın arasından kulağıma ulaşıyor.. Sırtım ona yaslı ve kalp atışını duyuyorum. Yıllardır hayalini kurduğum sahne gerçek oldu. Onunla benim, yalnızca ikimizin sahnesi. Yalnızca onunla yaşamayı delice bir takıntı haline getirdiğim sahne. Mutlu olmalıyım… Öyleyse neden korkuyorum? Bu Allah’ın belası korku nerden peydahlandı içimde? Hiçbir anın tadını çıkaramayacak mıyım ben? ``Benim için çok geç’’ dedi o ses. ``Bitecek, her şey düzelecek’’ dedi. Aynı duygu ve tınıyla. Onun sözlerini duyunca korkum sanki bir uçurumun tepesine tırmandı oradan hızla kendini aşağı bıraktı… Ve uyudum. Sabah olmuş. Elimi onun yattığı yerde gezdiriyorum, soğuk. Gitmiş. Seni bir daha hiç göremeyeceğim….
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aylin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |