Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Şiirler olmasaydı nasıl ifade ederdik yürek yakan gizli aşklarımızı?...Nasıl temizlerdik ruhumuzda biriken tortuları?...Tek taraflı sevmelerin resmidir şiir…Sözün öze ulaşmasına vesiledir çoğu zaman…. Şiir,ufuklarımızı sonsuzluğa açar.İmkânsız yoktur şâir için…Her şey iki dudağının arasında ve kaleminin ucunda saklıdır şâirin...Gönül kapısının anahtarı kendisindedir.Fakat bu anahtar her kapıyı açmaya muktedir değildir.Mühim olan o anahtara kapı olacak varlığı bulmaktır. Sevdalar üzerine ne şiirler söylendi.Ne türküler yakıldı.İnsanlıkla yaşıttır sevda şiirleri…Çünkü insandan evvel sevda vardı,aşk vardı…Dünya da bu sevdanın yüzü suyu hürmetine yaratıldı. Genç şâirlerimizden Ahmet Rıza Korkut,yazdığı son şiir kitabının adını “Avucumda Sevda Var” diye koymuş.Sevda bu nerede boy atacağı,nerede barınacağı,nereye sığınacağı belli olmaz. Gündüz Kitabevi Yayınları arasında çıkan bu güzel şiir kitabı 136 sayfadan oluşuyor.Mükemmel bir kapak tasarımı ve o güzel kapağı açınca size “merhaba” diyen birbirinden güzel ve özgün şiirler… Mukaddime babında birkaç sözle başlıyor kitabına kıymetli şâir Ahmet Rıza Korkut: “Şiir;belki de kirlenen ve laçkalaşan bu düzende hâlâ temiz ve yürekli durabilen tek şey…İnsan yüreği,insan cesareti olmadan yaşayabilir mi?Sizler bu gönül sıcaklığını yansıtan damıtılmış yorumları okuyor olduğunuza göre yüreğinize koyduğunuz bir cesaretiniz ve ayakta durabilecek kadar umudunuz hâlâ var demektir.” Ahmet Rıza Korkut genç bir isim …Bıyığı yeni terleyenlerden...Fakat şiirde yeni bir soluk olabilecek edebî donanıma sahip…Kendisini kendisinden dinleyelim isterseniz: “Sıcak bir yaz günü dünyaya geldi; 13 Ağustos 1979…Çocukluğu; doğup büyüdüğü Amasya'nın Aydınca kasabasında geçti. İlkokulu aynı kasabada suskun bir çocuk olarak okudu. Suskunluğu kadar da vazgeçilmez bir tiyatrocu, konuşmacı ve şiir yorumcusuydu. O yılların suskun ve başı eğik çocuğu yavaş yavaş büyümüş ve başını artık kimseye eğmemiştir. O yüzdendir ki ilk yediği dayak lise yıllarına denk gelir. Hayatı, kavgayı ve sevdayı öğrendiği gün; ilk şiirini yazar. Eğitimci ve yazar bir babanın evladı olmak ve ömrünü kendisine adayan bir annenin biricik yavrusu olmaktır en büyük gururu. Babasını da kaybettiğinden beri, hiçbir şey bükememiştir artık boynunu.. Çeşitli tiyatro guruplarında görev almış ve tek kişilik gösteriler yapmıştır. Ortaokul yıllarında yazdığı bir yazısıyla Türkiye derecesi kazanmış, aynı yıllarda TRT tarafından çocuk hikayeleri ödülü almıştır.Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları ve şiirleri yayınlanmış, pek çok radyo programı hazırlayıp sunmuştur. Bir özel radyo kurucu başkanlığı yapmıştır. Şiire olan tutkusunu kendi web sitesi olan “ŞiirCi.Com” ile insanlarla paylaşmaktadır.Elektronikçi ve bilgisayar programcısıdır. Aktif olan yaşamına TRT’de “Son Yaprak” dizisiyle oyunculuk deneyimi de katmıştır.” Şâirler hassas insanlardır.Yaşadıkları acılar ve sevinçler duygu sağanağına dönüşebilir.Onları toplumdan soyutlayamazsınız.Yürekleri daimi bir medcezir hâlindedir.Yavru bir serçenin kanat çırpışı,bir çocuğun sessizliği boğan ağlayışı onu cezbeye getirebilir.Onlar çok sıradan bir davranışa sevinebilir veya üzülebilirler.Korkut,bir şiirinde yüreğinin pırpır edişini bir merhabaya bağlıyor: “hiçbir şey mutlu edemezdi beni/ne kadın/ ne şarap ne de sihir …/ne araba/ne ev/ ne de bu şehir … hiçbir şey mutlu edemezdi beni/senin bir “merhaba”n kadar !...” Ne kadar güzel ve sağlıklı bir bakış açısı…Mutlu olmamız için katlarımız ve yatlarımız olması gerekmiyor.En büyük servet kanaatkârlık değil midir? Sitem insanın doğasında var olan kadim bir duygudur.Vefa görmediğimiz yerde sitemin keskin kılıçları ortalığı yangın yerine dönüştürür.Yıllarca büyük bir fedakârlıklarla büyüttüğümüz sevda çiçeği kuruyunca karşılıklı suçlamalar ve sitemler gelir peşi sıra…Sitem şâirin doğasında var olan ve çabuk inkişaf eden bir histir.Şâir Ahmet Rıza bir şirinde sitemin sivri oklarını muhatabına saplıyor: “gidiyorum işte öylesine/ öylesine yaşanmış gibi bu sevdayı sana bırakıyorum/ sana bırakıyorum o çok sevdiğin/ yalanları …” Korkut’un şiirlerinde zengin bir imge yelpazesi mevcuttur.Serbest şiir yazmaktadır.Fakat serbest şiirin en büyük handikaplarından biri olan sıradanlığı aşmış görünmektedir.Akıcı bir üslûbu vardır.Onun şiirlerinde herkes kendinden bir parça bulabilir.Geleceğin şiiri içerisinde onun ismine rastlamak mümkün olabilecektir.Fakat şiir azim ve sebat isteyen bir sanat dalıdır.Şiir vadisinde saman alevi gibi parlayıp sönenlerin sayısı hiç de azımsanmayacak miktardadır.Sözlerimi onun güzel bir şiiriyle noktalamak istiyorum.Kendisine şiirin dikenli yollarında keyifli yolculuklar dilerim.Ufkun ve yolun açık olsun: “tut ki düştüm avuçlarına bir kış günü tut ki yandım avuçlarında/ama erimedim işte!...” E-mektup: mnihatmalkoc@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |