Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Türk edebiyatının şaheserlerinin başında gelir Dede Korkut Hikâyeleri… 12 hikâyeden oluşan bu eser, eski Türklerin yaşantısına ışık tutmaktadır. Bu eseri millî bir destan olarak da nitelendirebiliriz. Bu eser içerik olarak Türk milletinin millî hayatını, kültürel zenginliklerini, hissiyatını, erdemlerini, hünerlerini bir hikâye akışı içerisinde sıralamaktadır. 15. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın başlarında yazıya geçirilen bu kıymetli metinler için Türk Edebiyatı tarihçisi Fuat Köprülü şu enteresan ifadeyi kullanmıştır: “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar.” Trabzon Devlet Tiyatrosu oyuncuları Türk edebiyatının eşsiz metinlerinden sayılan Dede Korkut Hikâyeleri’nden biri olan “Deli Dumrul” u sahnelediler. Güngör Dilmen tarafından yazılan oyunu tecrübeli yönetmen Yücel Erten yönetti. Bu oyunda dekor Hakan Dündar, kostüm Sevgi Turgay, ışık tasarımı Yüksel Aymaz, dans düzeni Salima Sökmen, müzik Babür Tongur tarafından gerçekleştirilmiş. Bu ekipte özellikle kostümleri büyük bir başarıyla ve isabetle seçip hazırlayan Sevgi Türkay’ı kutlamak istiyorum. Daha önce İzmir Devlet Tiyatrosu tarafından da oynanan Deli Dumrul oyununda görev alan sanatçılar kişisel özelliklerini çok iyi kullanarak başarılı bir oyun çıkardılar. Oyuncular içerisinde en çok rolü olan, oyunu adeta sırtlayan Deli Dumrul rolündeki Fatih Topçu’yu özellikle isim vererek kutluyorum. Topçu’nun sanat kumaşına iyi bir tiyatroculuk rengi hâkim… Deli Dumrul’u çok iyi yansıttı izleyenlere. Elif rolündeki Şebnem Dokurel, diğer rollerdeki Ufuk Şener, M. Ceyhun Gen, M. Fatih Dokgöz, Zeynep Ekin Öner, Erşan Utku Ölmez, Sinem Şahin, Birkan Görgün, Elif Şeker Saka, Duygu Dokgöz, Başak Anat, Aslı Artuk Şener, Şevki Çepa, Kadri Özcan, Aynur Yılmaz, Gizem Gen, Duygu Ertan, Melike Şivil, Serdar Kurutçu gibi isimler rollerinin hakkını fazlasıyla verdiler. Dede Korkut hikâyelerinin en önemlilerinden biri olan Deli Dumrul’da şu olay anlatılmaktadır: “Duha Koca oğlu Deli Dumrul, bir kuru çayın üstüne köprü diker, geçenden 30 geçmeyenden 40 akçe alır. Bunun sebebini de erliğinin, yiğitliğinin yayılması olarak açıklar. Köprünün etrafında birinin ölmesi üzerine Deli Dumrul, bu yiğidin canını alan Azrail’in gelip kendisiyle savaşmasını ister. Bu başkaldırı üzerine Allah, Azrail’i Deli Dumrul’un canını alması için yollar. Deli Dumrul, Azrail’i bir türlü yakalayamaz ve Allah’ın birliğine iman eder. Bir can getirmesi şartıyla canı bağışlanacak olur. Yakın çevresinden can diler. Annesi de, babası da can vermeyi kabul etmez. Artık öleceğine inanan Deli Dumrul, karısıyla helalleşmeye gider. Karısının kendisine canını vermesini istemesi üzerine Allah’a “Ya ikimizin canını da al, ya ikimizi de yaşat.” der. Allah ikisine de 140’ar yıl ömür verir. Öte yandan çocuklarına can vermeyen anne ve babanın da canını alır.” Dede Korkut Hikâyeleri’nde Dede Korkut çok önemli bir isim olarak yer alır. Dede Korkut bu hikâyelerin ne kahramanıdır, ne de yazarıdır. O, hikâyelerde sık sık ortaya çıkan, arabulucu ve özlü sözler söyleyen bir Türk bilgesidir. Fakat bu oyunda Dede Korkut’u çok hafif bir karakter olarak sunmuşlar seyircilere. Dede Korkut bir kişinin sırtına binmiş, onun sözlerini kendisini taşıyan kişi yansıma şeklinde tekrar ediyor. Bu durum belki seyirciyi güldürüyor ama Dede Korkut gibi halkın muhayyilesinde ulvileşmiş bir destan bilgesini ucuz komedi malzemesi haline dönüştürüyorlar. Bunu hoş karşılamadım. Etrafımdaki seyirciler de bu hafifliği Dede Korkut’un kişiliğiyle ve tarihî misyonuyla bağdaştıramadıklarını söylediler. Günümüzde ağır içerikli oyunlar seyirci tarafından tercih edilmiyor. Tiyatro seyircisi gülmek istiyor. Onun içindir ki günümüzde yönetmenler oyunlarına, özgün metinlerde olmasa da, zaman zaman gülmece unsurları katıyorlar. Fakat bunun dozu kaçınca iş çığırından çıkıyor. Bu tiyatroda bir oyuncunun dilini bir karış çıkarıp köpek rolüyle yerlerde sürünmesini eşref-i mahlûkat olan bir insan olarak hazmedemedim. Bu, oyunun gereksiz bölümlerinden biriydi. Bütün eksik ve olumsuz yanlarına rağmen “Deli Dumrul” benden geçer not aldı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |