Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal |
|
||||||||||
|
Evrendeki düzenin kurallarının formüllerle ve de çeşitli işaretlerle gösteriminden ibaret olan pek çok bilim dalının, dilbilimde yansımalarının olması gibi, Fizik biliminin de dilbilimde bazı yansımaları olacaktır ve de olmuştur.Öncelikle meşhur “Shrödinger’in Kedisi” örneğini hatırlayarak, kuantum fiziğinin bize demek istediğini anlamaya çalışalım.Shrödinger adlı bilgin, varlığın normal şartlar altında var ya da yok olmasının olasılığının Yüzde 50 olduğunu savunur.O bunu ispat etmek için de laboratuarında bir deney düzeneği hazırlar.Kapaklı bir kutunun içersine iple bağlı bir çekiç, çekicin tam düşeceği yere de siyanür dolu bir şişe koymuştur.Bu kutuya daha sonra bir de kedi konulur.Kutunun kapağı kapanır.Ortada bir belirsizlik vardır. İçeride var olan bir sayaç, radyo aktif bir çekirdeğin patlamasını kaydedecek, buradan gelen çıktı, bir büyültücü kutu içine aksettirilecektir.O da çekici harekete geçirerek, siyanür şişesinin kırılmasına böylelikle de kedinin ölmesine sebep olacaktır.Kedi bu durumda yüzde elli ölü, yüzde elli canlıdır.Bu teori bazılarınca göre saçma olarak kabul edilmektedir.Ancak bu teori tüm evrene uyarlandığında evrenin her an yok olması imkan dahilinde gibi gözükmektedir.Fakat evren milyonlarca yıldır düzenli gelişimini sürdürmektedir.Demek ki evren belli bir düzenleyici tarafından en düzenli yöne yönlendirilmektedir.Yoksa kuantum fiziğinin söylediği hakikat, bizi her an yok olma korkusuyla dolu kabuslara itecektir. Bu kurala göre,bir dildeki kelimeler her an başkalaşabilecektir.Bu ihtimal yüzde ellidir.Bu dillerin düzenli olarak kalmaları da yüzde elli ihtimal dahilindedir.İngilizce daha çok düzensizleşme ihtimalini seçerken, Türkçe’nin düzenlileşmesinin sırrı nedir?Bu bir tesadüf müdür?Bence bu tesadüf değildir.Fakat Türkçe’nin bu kurala uyarlayabileceğimiz bir bölümü vardır.O da kelimelerin farklı vurgu ve tonlamalarla farklı anlamlara gelecek şekilde kullanılmalarıdır.Türkçe’de olumlu olarak kabul edilen bir fiil düşünelim. Bu “Geliyorum” fiili olsun.Bu fiilde gördüğünüz gibi olumsuzluk eki yoktur.Bu fiilin olumsuz şekli “gelmiyorum” dur.Shrödinger’in Kedisi örneğine göre, “geliyorum” kelimesinin olumlu ya da olumsuz olması yüzde elli ihtimalle mümkündür.Hafif bir vurgu değişikliği ile bu kelime kızgınlık anında başımızı sallayarak söylediğimiz ve olumsuzluk ifade eden “geliyorum geliyorum” şeklindeki vurgusuyla söylenebilir.Bu kullanım “tariz” sanatının bir benzeridir aslında.Yani, sağ gösterip sol sallamak.Bir arkadaşımız çok kibirlidir mesela ona “ sen çok mütevazisin” deyiveririz.Burada amacımız onu yermektir, övmek değil.Ancak bu kelimenin yüzde elli gerçek manasında olabileceği ihtimali de saklı tutulur.Bu sözü söylediğimiz şahıs itiraz ederse, “canım ben sana kötü bir şey demedim ki mütevazisin dedim sadece” deyiveririz.Ya da bir kelime hafif bir vurgu değişikliğiyle bütün bir cümlenin anlamını değiştirebilir.Şimdi aşağıya yazacağım cümlenin anlamını söyleyin lütfen: “Genç adamın yanına gitti.”Şimdi bu cümledeki “genç” kelimesi ya “adam” kelimesinin sıfatıdır ya da kendi başına bir isimdir.Bu iki seçeneğin doğruluk olasılığı yüzde elli, yüzde ellidir.Yani buradaki genç kelimesi yüzde elli isim ve yüzde elli sıfattır. Öğrencilik günlerimizde Türkçe dersinde bize sık sık verilen “Oku baban gibi kötü olma” örneğini hatırlayalım.Bu cümlede birbirine zıt iki farklı anlam vardır.Burada kişiye ya babası gibi kötü olmaması, ya da babası gibi okuması öğütlenmektedir.Bu iki seçeneğin doğruluk olasılıkları yüzde elidir. Yine Türkçe’de tek başına yazılan bazı eş sesli kelimelerin de hangi anlamı karşılayacağı yüzde elli olasılıkla bilinir.Örneğin, “al” kelimesi almaktan “al” fiilini mi yoksa “kırmızı” manasındaki “al” rengi mi anlatmaktadır?Ya da “yüz” kelimesi sayı olan “yüz” müdür yoksa, “surat” manasındaki “yüz” müdür?Her iki seçenek de yüzde elli yüzde elli doğrudur.Belki de Türkçe’nin bu gibi yönlerinde Kuantum Fizik yasalarının tesiri vardır.Evrendeki tüm yasaları bize göre, bünyesinde barındıran Türkçe, neden kuantum fiziğinin çekirdeklerini de içinde barındırmasın?Şunu da söyleyelim.Kuantum Fiziği alanında ortaya atılan teoriler de aslında çoğu zaman problemlerin çözümünde yetersiz kalırlar.Bizim çalışmamız, Türkçe’yi dünya bilim adamlarına ve de insanlarına sevdirmek adına yapılmıştır.Bilimsel bir iddiada bulunmak gibi bir kaygısı olsa bile, bu yazı, öncelikli olarak Türkçe’nin beğenilirliğini ve bilim çevrelerince tartışılması, incelenmesi gerektiğini ifade etmek için yazılmıştır. Aslında Kuantum fiziğinin dillendirdiği belirsizlikler, Türkçe’de çok azdır, istisnadır.Ancak Türkçe’nin her istisnasından başka bir kurala kapı açılabilir.O halde fizikçilerimiz, Türkçe’nin fizik bilimiyle irtibatlı incelemesini de yapmalıdırlar.Biz sadece onlara minik bir davetiye gönderdik.Yoksa televizyon programlarında Türkçe’nin Fizik bilimiyle olan ilgisi kendilerine sorulduğunda, bütün yüksek bilimsel birikimlerine rağmen, Türkçe ile Fizik biliminin arasındaki ilişkiyi açıklamaktan aciz kalan Fizik Profesörlerimizi görmek, sizi olduğu kadar beni de üzmeye devam edecektir.Elbette bu o profesörümüzün suçu değildir.Türkçe’yi soyut kurallar yığını haline koyan geleneksel zihniyette aranmalıdır bu suç.Türkçe yaşamaktadır.O bütün diller gibi belki de daha fazla, evrenin parçasıdır.Belki de o evrenin düzeninden süzülmüş bir dildir.Türkçe bu mantıkla incelendiğinde ondaki pek çok güzellik de kendisini gösterecektir.Bu şekilde Türkçe’miz, bilim dili olarak, tüm dünyaca kabul edilecektir.Bu bir ütopya ya da hayal değildir.Gelecek bunu çok açık bir şekilde ortaya koyacaktır. Türkçe’nin sadece fizikle değil tüm bilimlerle olan ilişkisi de artık ortaya konulmalıdır.Bu alanda bilim adamlarımıza ve dilcilere çok iş düşmektedir.Başka bir örnek vererek konuya bir hatime çekelim.Biz de bu örneğimizde bir kedi kullanalım.Bu da Oğuz’un kedisi Pervin olsun J KÜÇÜK KEDİ SEVDİ:”Küçük bir çocuk, kedi sevdi.”Bu anlamın doğruluk olasılığı, yüzde ellidir. KÜÇÜK KEDİ SEVDİ:”Küçük bir kedi, başka birini sevdi.”Bu cümlenin de doğruluk olasılığı yüzde ellidir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |