|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
30 Ekim 2003
İstanbul Boğazı ve Boğazım
Ömür İsfendiyaroğlu
Çok sevdiğim bir mekanın paylaşımı... |
|
Deniz görmeden yaşayamam ben.
İstanbul manzarası her an elimin altında olmalı.
Üstüne üstlük boğazıma da fazlasıyla düşkünüm.
Beni yakından tanıyanlar bilir.Beni deniz manzaramla ve yemeğimle başbaşa bıraksınlar başka hiçbirşey istemem.
Zaten, bundan bir yıl kadar öncede bu mekanı, beni ben kadar tanıyan bir arkadaşım önermişti.
-Git bak beğeneceksin.
Manzara müthiş, İstanbul ayaklarının altında, tabiri caizse Leb-i Derya.
Kabaca bir tarif almış, ayağımdaki yüksek topuk ayakkabılara aldırmadan, tünele gelmeden önceki son sokağa dalmıştım. Hava çoktan kararmıştı. Ve ben kız başıma, yüksek topuklu ayakkabılarımla başedemeyeceğim kadar, dik bir yokuşu akşam karanlığını yara yara yol almaya başlamıştım. Bir yandan ayaklarımın acısını düşünmemeye çalışırken; biryandan da bu daracık karanlık yokuşta, nasıl bir manzara olabileceğini hayal etmeye çalışıyordum.
Kumbaracı yokuşundaydım, Mihrimah Sultan adlı Café’yi de geçmiş, kendimi beni bekleyen sona hazırlıyordum. Sağda Leb-i Derya tabelasını gördüğümde içim biraz rahatlamıştı ama altı katı asansörle, bir katı akılsız başımın cezasını çekecek olan ayaklarımla olmak üzere Kumabaracı Han’ın üst katlarına doğru kısa bir yolculuğum daha vardı.
Yedi katlık yolculuğum bittiğinde gördüğüm manzara karşısında adeta şok olmuştum.
Ayaklarımın ağrısını ben gelmeden önce haber almışcasına bana yer göstermeye çalışan
Leb-i Derya elemanlarını bir süreliğine duyamamıştım. Gördüğüm manzara geçici bir duyma bozukluğu yaşattı anlayacağınız.
Anadolu Yakası, Kız Kulesi, Haliç, Topkapı Sarayı ve İstanbul’da sevdiğim daha bir çok manzara yorgunluğunu artık tamamen unutmuş olan ayaklarımın altındaydı.
Geçici duyma bozukluğumun sona erdiği anla midemin çalan zilinin yeniden beni sağır etme tehlikesi nüksetmişti ki tarafıma sunulan ilginç menüden, bana en yaraşanını
“Aç Tavuk Salatası”nı seçivermiştim. Aklım tatlılardan “Şımarık Aşık”ta kalmıştı ama kallavi bir porsiyon ve bir kaç kadeh şarapla doymak bilmeyen nefsimi fazlasıyla köreltmeyi başarmıştım. Etrafa serpilmiş fesleğenler, beyaz ve ahşap dekorasyonun verdiği rahatlık
Leb-i Derya ’dan ayrılmadan, bir daha ne zaman geleceğimin planlarını yapmamı sağlamıştı.
Tüm sevdiklerimi bu sevdiğim mekana getirmeliydim. Öyle de yaptım sevdiğim insanlardan buraya getirmediğim ya da tavsiye etmediğim kalmadı diyebilirim.
Buraya her gelişimde ayrı bir güzellik, ayrı bir duygu yaşadım ve keşfettim. Terasın kış ayları için kapanma aşamasında, Lebi Derya ’nın beyaz ağırlıklı kışlık kapalı versiyonunda ve
şimdi de 2003 yılının fazlasıyla popüler olmaya başlamış kalabalık Leb-i Derya ’sında keyif çattım. Kaptan köşkü’nün minderlerini, en bi manzaralı bar taburelerini, masalardaki uzun keyifli yemek sohbetleri, arka köşelerde kalan nefis muhabbetleri tattım.
Tüm bu güzellikleri yaşadığım bu yerin daha önce tinercilerin yaşadığı bir teras katı olduğunu ve bu mekanı adam etmek için yıllarca Galatasaray’da basketbol oynayan iki bayanın uyku tulumlarında sabahladıklarını öğrendiğimde ise onları fazlasıyla takdir ettim.
Ve en son geçen hafta gördüğüm, Leb-i Derya elemanlarının yoğun müşteri talebine karşılık gösterdikleri çaba ise, bu mekanda daha önce yine kalabalıktan dolayı yaşadığım bir kaç küçük aksaklığıda belleğimden silmemi sağladı.
Ve kendi kendime söylendim;
artık başkalarından kıskanmaya bir son verip, daha çok kişiyle paylaşmalıyım Leb-i Derya’yı.
Evet şimdi size söylüyorum;sizde kafanızı biraz dinlemek, ya da sevdiklerinizle eşsiz bir manzara karşısında lezzetli tatlar tatmak istiyorsanız, kısacası İstanbul boğazı ve boğazına düşkünlerdenim diyorsanız Leb-i Derya ’ya bir uğrayın derim.
Bir de unutmadan rezervasyon yaptırmayı ihmal etmeyin.
Özellikle haftasonları bu güzel mekanda yer bulmakta zorlanabilirsiniz.
Rezervasyon için...
Leb-i Derya
Kumbaracı Yokuşu Kumbaracı Han No: 115 Beyoğlu / İstanbul Tel : (0212) 293 49 89
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
Ömür İsfendiyaroğlu kimdir? |
|
|
Kişiliğimin tam anlamıyla gitmek istediği yoldan gitmek ve bunu yaparken de başkalarının bam tellerine dokunabilme isteği çoğu zaman hissettiğim.
Yaşamımın hiçbir evresinde yazı olmadan yaşayabileceğimi düşünmüyorum.
Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her kitaptan, her satırdan, her cümleden kısacası; yaşamın sözcüklerinden etkilenirim
|
|
|