"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Arsuz “Şefim biz sadık elemanlarınız gelirken bütün şüphelerden arındık. Hatta Cilvegözü’nde iki gün geçirdik. Bu üzerimizde ki heyecanı atmak içindi. Biliyorsun savaş trafiği bütün hızıyla devam ediyor. İstihbaratçılar cirit atıyor. Kontrollerden sorunsuz geçmemiz için bu iki günlük beklememiz şarttı. Antakya Valisinin kesin emrini işittik. Sınırdan geçen şüpheli biri ikinci bir emre kadar salınmıyormuş. Biz bu emirden çok korktuk ve parasız pulsuz sınırdan giriş yaptık. Allah’tan benzinimiz yeterliydi de buraya kadar gelebildik. Değilse aracımız lök gibi yol kenarında duracak ipin ucunu bulmaları an meselesi olacaktı.” Burhan “Tamam tamam anladık. Bir de ben size yeni yerim için izah vereyim. Burası damgalı bir yer. Burayı meşhur eden Uğur Dündar ne iyi etmişte meşhur etmiş. Siz bilmezsiniz, burası yetmişlerde, gizli bir kovukta üniversiteli pazarlandığı bir yerdi. Yetişkin kızlar utanmaz arsız erkeklere pazarlanıyordu. Buradan bir sinek uçtu ve Uğur Dündar’ın burnuna kondu. İşte her şey o zaman değişti. Ve gelelim tercihimi neden buraya yaptığıma. Hiç kimse zihinlerde harabe olmuş bir haberi kale almaz ve bu meşhur yer geçmişteki enerjisiyle bize harika bir paralellik yapar. Yani biz de suçluyuz burası da vukuatlı bir yer, eksi eksiyi iteklediği gibi bizim durumumuzdakiler için vazgeçilmez.” Arsuz “Şefim çok güzel bir yere değindin. Biz genellikle suçu suç olsun diye işlemeyiz. Gerçi bununda bir getirisi var. Tabi ki yakalanmazsan. Bu amatörlerin işi. Bizler profesyonelleriz. Burhan “Böyle şeylere kapalıyız. Bizim işleyeceğimiz suçlar belli. Yüz kızartıcı şeylere bulaşmak amatörce. Seks ticareti yapmak kolay ama kazanmak konusunda yetersiz. Ek işlere ihtiyaç duydurur. Bu da bizim konsantrasyonumuzu bozar. Henüz Türkiye de yeniyiz. Bu millete kendimizi sevdirmeli, yüzümüz kızarmamalı. Ve bir daha bundan bahsetme.” Arsuz sus pus oldu. Adeta bu söz üzerine eridi. Sanki kendisini yüz kızartıcı suç işlemiş kadar etkiledi.Bunu üzerinden atmak için hiçbir şey yapamadı. Burhan “Ne o, düşünüyorsun. Yüz kızartıcı şeylerden bahsetmek bile hatta düşünmek bile hatalı. Sanma ki dünyamızda bütün insanlar temiz. Yetmişinden yirmisine kadar hiçbir insan masum değil. Bu çitayı biraz değiştirelim. Yetmişinden otuzuna hatta kırkına yapalım. Ne de olsa insan milleti zaaflarıyla ancak bu yaşta olgunlaşıyor. Yani adamın işi gücü var, gençliğinden çıkamamış. Ve bu kategoride ki genç denilen kesim kendi halinde yüz kızartıcı bir suç işliyorsa yani, kendi büyük düşündüğü uygun olmayansa, bunlar, yüzlerinden tanınır ama bunlar bu işi alışkanlık hale getirmedilerse, bu yüz kısa zamanda eski haline döner. Peki ne yapalım, kırk yaşındasın, yaşıtın insanlar evli, yirmili yaşlarındakiler de uygun değil. Sana derim ki yap ta kurtul, biz de kurtulalım. Shakespeare'vari dersem öl de kurtul derim.” Arsuz “Gerçekten mahçup ettin beni. Bir daha mı ağzımı açmam bu konuda. Ben bekarım ve olgun evlenmemiş kızları düşünürüm. O da daldan dala konmak şeklinde değil. Gençliğimden beri düşündüğüm bir kız var. Onu düşünüyorum.” Burhan “Bu düşünceden vazgeç. Çünkü o kız evlenmiş olabilir. Kendine yeni bir eş seç.” Arsuz “Haklısın, bu aklıma hiç gelmedi. Belki bu Türkiye’den biri olabilir. Ama diyalog kurabileceğim bir kızı zor bulurum. Yaşım otuz, yaşıtlarım evli ve bir genç kız için fazla büyüğüm.” Burhan “Tamam anlaşıldı. Sözlerim bir kulağından girmiş öbür taraftan çıkmış. Bu durumda karşı cinsle temasın tamamen arızalı. Seni en yakın çöpçatana göndereceğim. Seni umumi bir yere daldırıp çıkaracağım. Çünkü benim gibi ölmeyi bilmiyorsun. Bak bana hiç dertleniyor muyum. Yalnızca vicdanımın izin verdiği şeyleri yapıyorum. Diğerleri beni ilgilendirmez. Onlar yaptıysa düşünce aleminde ki insanlardan utansınlar vesselam.” Dedi ekledi. “Telefonda bana Kilis’li birini fidye için kaçırdığını söylemiştin, ne yaptın?” Arsuz “Adamın adı Bahtiyar, yurdunu biliyoruz. Emir verirsen ailesinden birini kaçırabiliriz.” Burhan “Kaçırması kolay, yalnız düşündüğüm daha güzel bir şey var. Burada bu işi de bırakıyoruz.. Yeni bir iş kuracağız. Suçtan damgalı bizler tuğla fabrikası satın alacağız. Ben satış ilanını gördüğüm an işte bu dedim. Görüşmemizi tamamladık. Yarın para ve devir işlerini tamamlayacağız. Fabrika Karaağaç İskenderun’da. Ve sıkı dur suçsuz yapamayacağımız için orayı mülteci işçilerle dolduracağım. Tabi ki suç bunun neresinde diyeceksin. Düşün, suçdozer biri işçinin yiyeceğinden, mesaisinden kısarsa ne olur. Ben onları öyle bir çalıştıracağım ki Türkiye’yi vatanları gibi sevmeyecekler.” Arsuz “Şefim sen öyle bir adamsın ki yüreğime su serptin. Ben senden daha ağırını beklemem zaten.” Dedi ekledi. “Peki biz elemanların ne iş yapacak?” Burhan “Fabrika benim olduğu için sizi kayıracağımı zannetmeyin. Harçlıklarınızı muntazam yine alacaksınız. Suç işlemeden duramayan bizler için planlı ve programlı suçlar gerekir. Bu da bizim buralarda köklerimizi paraya doğru uzatmamız demek. Öncelikle tuğla fabrikamızda bir müddet işçi gibi çalışın. Piyasaya tam vakıf olduğumuzda bir soygun ayarlayacağım. Bunu siz yapmayacaksınız. Yeni devşireceğim elemanlara yaptıracağım. Siz sadece oturup izleyeceksiniz.” Arsuz “Gerçekten damlası kesilmeyen bir pınarız. Zannedersem anlıyorum seni. Türkiye’ye alışmak için dayak yiyen değil dayak atan olacağız. Ya Türk polisine yakalanırsak?” Burhan “Çok profesyonel yapacağız. Soygunu zevk için yapacağımız için geride hiç iz bırakmamamız olası.” Arsuz “Bu ne demek oluyor anlamadım. Yani tonton bir soyguncu mu olacağız. Kimliğimizi korumak bu kadar zor mu?” Burhan “Yabancı bir yerde yaşıyorsan her şey güllük gülistanlıktır. Ve suç işlediğinde bunun farkına bile varmazsın. Soygundan kastım böyle bir şey. Yani yavaş yavaş normale döneceğiz. Tıpkı diğer Suriyeliler gibi.” Arsuz “Tuğla fabrikası işçileri kafama takıldı. Suriyeli işçiler dikkat çekmeyecek mi.Kendileri ile konuşanlara rızkımızdan kesti demeyecekler mi?” Burhan “Fabrikanın patronu onların kulağını hemen çeker. ‘Ya çalışırsın ya senin yerine birini bulurum’ der.Anlayacağın defteri açmakta kapatmakta benim elimde.” Tuna M. Yaşar
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tuna M. Yaşar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |