..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlar yalnýzca yaþamýn amacýnýn mutluluk olmadýðýný düþünmeye baþlayýnca, mutluluða ulaþabilir. -George Orwell
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Tarihsel Roman > Tuna M. Yaþar




23 Mart 2020
Göbeklitepe 5  
Arkeoloji / Kurgu

Tuna M. Yaþar


Orupta içindekini dýþarýya vuramýyordu bir türlü. Onca eðlence, onca yaþanmýþlýk ne içindi. Kendi varlýðýný anlamsýzca sorguluyordu ama sonuca varamýyordu. Birileri ona görünmez þeklide isteklerini yaptýrýyor ama Orupta o kiþiyi bir türlü tanýmlayamýyordu. Aklýna güzel ve kötü þeyleri kim getiriyordu. Eðer aklý geliþmiþ olan düþüncesine, geleni hemen yapmayýp bunu sorguluyorsa gizem, denen þeyi direnciyle karþýlýyor ve akla gelen mutlaka þu veya bu þekilde sonuca ulaþýyordu. Orupta sonucu getiren o gizemi bir türlü çözemiyordu.


:CDBD:
Orupta içindekini dýþarýya vuramýyordu bir türlü. Onca eðlence, onca yaþanmýþlýk ne içindi. Kendi varlýðýný anlamsýzca sorguluyordu ama sonuca varamýyordu. Birileri ona görünmez þeklide isteklerini yaptýrýyor ama Orupta o kiþiyi bir türlü tanýmlayamýyordu. Aklýna güzel ve kötü þeyleri kim getiriyordu. Eðer aklý geliþmiþ olan düþüncesine, geleni hemen yapmayýp bunu sorguluyorsa gizem, denen þeyi direnciyle karþýlýyor ve akla gelen mutlaka þu veya bu þekilde sonuca ulaþýyordu. Orupta sonucu getiren o gizemi bir türlü çözemiyordu.
Düþünmekten yorulmuþtu, vazgeçti bundan. Orupta’ya tahýllarýn azaldýðý söylenmiþti.Klanýn kalabalýk þekilde tahýl toplamaya çýkmasý gerekiyordu. Az olan tahýl stoðu dün gece ki þölende yetersiz hale gelmiþti.
Orupta mýzraðýný eline aldý ayaða kalktý. Irmaða son kez baktý. Aklýna güzel þeyler geliyordu. Düþünceleri kutsal dairelerdeydi. Onlarý inþa edip gizemli görüntülere kavuþturmuþ, sonra onlarý toprakla üstünü örterek gömmüþ, bu sayede sonsuza kadar onun olmuþtu, ta ki daireler bulununcaya kadar. Orupta buna ihtimal vermiyordu. Topraðýn altýna gizlenenler doðal tepelere dönüþmüþtü. Yabancý birinin keþfetmesi için derince kazmasý gerekiyordu. Üzerinde aðaçlar, bitkiler otlar bile büyüyünce topraðý bitiremezdi. Ne yaðmurlar ne rüzgarlar, hiçbir þekilde bitiremezlerdi.
Bölgenin ortasýna gelince baðýrdý Orupta. “Hemen hazýrlanýn, tahýl toplayacaðýz. Avcýlarda hazýr olsun.” Avcýlar erkeklerden oluþacaktý. Tahýllarý ise kadýn, yaþlý, genç çoluk çocuk toplayacaktý. Orupta’nýn çaðrýsý kýsa süreden karþýlýk buldu.
Orupta “Bölgemizin nöbetçileri yabanilerle karþýlaþýrsa onlarla anlaþsýn. Ne istiyorsa verilsin. Onlarla savaþýrdýk ama bir þeyler vermek daha akýllýca olur. Zaten neyimiz kaldý ki, çadýrlarýmýz var. Ýsterlerse verin onlarý. Çadýrlarýmýzý birkaç günlük seri avlarla yeniden kurarýz. Bölgemize vahþi hayvanlar girerse bekçilerin insafýna býraktým.” Dedi sözünü bitirdi.
Orupta’nýn peþinde kadýnlar ve diðerleri vardý. Hayvan avýna ise Akaptu önderlik ediyordu. Avcýlar daha neþeli gibiydi. Bu Orupta’nýn gözünden kaçmadý. Onlarýn et yiyeceðini biliyordu. Neþeleri ondandý. Kadýnlar ve diðerleri için avcýlarýn dönüþü önemliydi. Onlarda neþelerine böyle kavuþacaktý.
Uçsuz bucaksýz ovada ilerliyorlardý. Her zamanki yere gidiyorlardý. Orupta gençlere konuþmaya baþladý. “Siz bilmezsiniz ama gideceðimiz yer öyle bereketli ki orada hep yaþamak isteyeceksiniz. Neden orada yaþamýyoruz diyeniniz çýkacak, söyleyeyim. Atalarýmýz o yerde hep avlanýrdý ama o yerde her avlanmada yaralananlar olurdu. Normal bir þey deðildi bu. O zamanýn kahini ile toplantý yaptýlar. Kahinin ismi Namçehut idi. Toplantýda kimisi avlara eziyet ettiklerini, kimisi güneþ batarken avlandýklarýný, kimisi de bu yerin kutsal olduðunu ve hayvanlarý koruduðunu söyledi. Ve bu yerde avlanmayý býraktýlar. Öyle ki avlanma býrakýlýnca ertesi sene topraklardan öyle bereketler fýþkýrdý ki otu, böceði, aðacý, meyvesi daha görülmedik nice yeni þeyler yetiþmeye baþladý. Oysa atalarýmýz oraya yeni hiçbir þey ekmemiþti. Baþkasý ekmiþtir diyeniniz olabilir. Ve biz biliyoruz ki oranýn dýþýnda hiçbir yerde o yeni þeyler yetiþmiyor. Biz bunu çok denedik. Yeni bitkileri bölgemize götürdük, þefkatle büyümelerine çalýþtýk, olmadý. Sonunda þu karara vardýk. Bitkilerin yerini deðiþtirmek orada hayvan avlamak kadar tehlikelidir dedik.”
Namuþkuput adlý genç sordu. “Neden biz gençler bu þeyleri bilmiyoruz. Þimdiye kadar bizden neden sakladýnýz. Bir þeyleri bilmek klanýmýzý daha güçlü yapmaz mý?”
Orupta “Bazý þeyleri size açýklamýyoruz. Bu þeyleri zamanla sizin bulmanýzý istiyoruz. Mesela anlattýklarýmý bilseydiniz hemen gideceðimiz yere gizlice gider kendi baþýnýzla anlattýklarýmýzý tecrübe etmeye kalkýþýrdýnýz. Þimdi bana sorarsýnýz, þimdi niye anlatýyorsun diye. Þöyle, bir sýr uzun süreler saklanýr ama sýr bulunduðu kabuðu mutlaka bir gün çatlatýr. Bu sýr böyle bir þey. Bunu ben size söylemeseydim doða ana mutlaka size fýsýldardý. Bilgiyi bizim gibi ehil elden almanýzý istedim. Mesela bilmek istediðiniz önemli bir þey varsa bunu ilk elden bizden öðrenin, ehil olamayanlardan öðrenmeyin. Çünkü ehil olmayanlar ne kadar doðru þeyler söylese de onlarýn bir þekilde yanýltýcý yönlendirmeleri olur. Siz hiç yabancý birinin durduk yere ikramýný kabul eder misiniz. Acaba içinde bir kötülük var mý diye düþünürsünüz. Güven konusunda önce kendinize danýþýn. Doðrularý yabancýlardan almayýn. Ta ki doðaya her þeyi ile açýldýðýnýzda baþkalarýna da güvenebilirsiniz.”
Kadýnlardan biri “Ýþte tahýl tarlalarýmýz. Sarý baþaklar göründü.” Diye sevinç içinde söylendi.
Orupta “Þimdi bütün deri torbalarýný açýn ve birbirilerine baðlayýn. Sofra ne kadar büyük hale gelirse o kadar güzle olur, topluca taþýmak kolay olur. Dikkat edin, buðday sapýný kökleyeceksiniz. Baþaklara zarar vermeyin.” Dedi kalabalýða.
Kalabalýk dört bir yana daðýldý. Birkaç kadýn deri torbalarýný açarak birbirine baðlamaya baþladý. Torbalar büyük bir sofra oluþturdu. Kadýnlar geniþ tarlalarýn içine dalýp ellerinde biriktirdikleri buðday baþaklarýný getirip sofralara býrakýyordu.
Gökyüzünde güneþ sýcaðý ile onlarý bezdirmeye çalýþýyordu. Onlar yýlmýyordu. Çünkü kadýnlar baþak toplamayý çok seviyordu. Ne kadar çok topluyorlarsa kýþ mevsiminde o kadar rahat edeceklerini biliyorlardý. Ýþleri ancak akþama biterdi.
Orupta gençleri yakýn mevkilerde ava yolladý. Çalýþmak ve bunu keyifle devam ettirmek için av etine ihtiyaçlarý vardý.
Namuþkuput ve Lakipan iki grup oluþturdu. Gençler bu iki kiþiye bölüþtürüldü. Namuþkuput grubuna “Öncelikle oklarýmýzý kullanacaðýz. Uzak mesafeden mýzrak atmak yok. Bir av gördüðümüzde çevresini ne kadar sararsak o kadar iyi olacak.” Dedi, grubu ile harekete geçti.
Namuþkuput etrafý dinledi. Kuþ cývýltýlarýný duydu sadece. Bir tepeye doðru ilerlediler. Tepeye çýktýlar. Etrafý gözlediler.
“Ýleride antiloplarý görüyorum. Ne dersiniz ava baþlayalým mý.” Dedi Namuþkuput, ekledi “Avlarýn peþinde yýrtýcý hayvanlarda vardýr. Dikkatli olalým.” Gençler cesurdu, yýrtýcý hayvanlardan korkmadýklarýný söylediler.
Tekopur isimli genç “Antiloplara aðaçlarýn üzerinden saldýrýrsak avantajlý olur. Bizi görmek için kafalarýný kaldýrmayacaklardýr. Henüz bunu tecrübe ettiklerini sanmam. Baksanýza kafalarý yerde, ha bire ot yiyorlar. Onlarýn kafalarý yerde biz de yerdeysek mutlaka bizden ürkerler. Ama bizi aðaçta görürlerse bizi maymun zannederler bizimle ilgilenmezler.”
Namuþkuput “Haklýsýn Tekopur ama antiloplarý ürkütmeden aðaçlara nasýl çýkacaðýz. Onlara avcý olmadýðýmýzý hissettirmek için yerimizde zýplayarak, þaklabanlýklar yaparak, þaþýrtmaca yapmamýz gerekir.”
Baþka bir genç “Ýkinizin taktiði de güzel. O zaman ikiye ayrýlalým. Onlarý þaþýrtýrken diðerlerimiz gizlice aðaca çýksýn.”
Bu görüþ yerindeydi. Aynen uygulandý. Gençler baðýrýp çaðýrýrken birkaç antilop ürktü ama kaçýp uzaklaþmadýlar. Diðerleri antiloplarý ürkütmeden iki avlara yakýn iki aðaca sessizce ve görünmeden çýktýlar. Av oklarý fýrlatýldýðýnda dört antilobun oklarý yediði görüldü. Yaralý antiloplar uzaklaþmýþtý fakat avcýlarýn takibinden kurtulamadýlar.
Gençler tahýl toplama alanýna doðru dört antilobu sýrtlamýþ aðýr ve uzun bir yürüyüþten sonra getirdiler. Az sonra Lakiban’ýn grubu da iki geyikle çýka geldiler. Birkaç kadýn tahýl toplamayý býrakýp görenlerin diþlerini kaydýran avlarý büyük bir þevkle temizlemeye baþladýlar.



Okriyan hiddetle köpürdü. “Kimse bizden izinsiz o tahýl alanýnda harman yapamaz. Biz ki kudretli bir klanýz. Mýzraklarýnýzý alýn. Baltalarýnýzý hazýrlayýn. Kavgaya giderken beþ nöbetçi geride dursun. Görelim bakalým, baltalarýmýz kafalarýnda kýrýlacak mý.”
Okriyan’ýn yanýnda kardeþi Pesehten ve iki avcý, onlarýn gerisinde küçük ama daðlarý onlar yaratmýþ gibi yürüyen yirmi yedi avcý vardý. Avcýlar ne saða bakýyordu ne sola. Zihinlerinde istilacý avcýlar vardý. Acaba onlarý kovabilecekler miydi. Tabi ki. Bir kapýþmada onlarýn üzerine yoktu. Kazandýklarý kavganýn haddi hesabý yoktu. Bu onlarý düþünmeyen, acýmasýz, yok edici bir klan yapmýþtý.
Orupta birbirine baðlanmýþ deri torbalarýn üzerine yýðýlmýþ buðday saplarýnýn yeterince biriktiðini düþünüp “Bu kadar yeter. Hadi toparlanýn gidiyoruz. Hepiniz deri halatlardan tutun ve çekin.” Dedi.
Kadýn ve erkek avcýlar büyük deri örtünün dört bir yanýndan tuttular. Sonra deri halatlarýný ellerine aldýlar ve deri örtüyü ikiye katlayýp çekmeye baþladýlar. Buðday saplarý aðýr deðildi, kolayca çekilebiliyordu. Küçük patikalarýn bir kaçýný geçerlerken mola veriyorlardý.
Bu molalarýn birinde Buloktin söylendi. “Birileri geliyor bakýn. Hepsi erkek avcý. Bir þeyler yapacaklar galiba. Öyle yürüyorlar. Ellerinde baltalar mýzraklar.”
Orupta “Hemen hepiniz baþýnýzý eðin, ses çýkarmayýn. Bizi akþamýn karanlýðýnda fark edemezler. Bunlar Okriyan klaný, saçlarýnýn örgülerinden belli. Bunlar yabani avcýlar.”
Birkaç avcý görünmeyecek þekilde otlarýn arasýnda yabanileri dikkatle izledi. Okriyan klaný durmuþtu. Yerde izler mi bulmuþlar ne.
Bloktin “Akþamýn karanlýðý var ama izlerimiz gün gibi açýk. Gelirken döktüðümüz buðday baþaklarýna bakýyorlar galiba.”
Orupta “Sus þom aðýzlý. Hem sesimizi duyacaklar hem onlara akýl veriyorsun. Geçip gitsinler de baþka bir þey istemem.”
Yerde sinen avcýlar gökyüzünden sessizce inmiþ yaratýklar gibiydi. Böyle toplu bir kaygý ruhlarýný adeta onlara kalkan yapmýþtý. Tanrý Tamumbu onlardan yanaydý. Ormanýn ruhlarý, ses çýkaran baykuþlar, tilkiler, parslar onlarý koruyordu. Nihayet Okriyan klaný uzaklaþtý.
Orupta “Bu bir tuzaktýr ama mecbur ilerleyeceðiz. Okriyanlar çok sinsi olur. Bakmayýn onlardan kurtulduðumuza, onlar akþam olsa bile izlerin ne yöne gittiðini bilirler. Biz þöyle bir þey yapacaðýz. Ne kadar boþta olanýnýz varsa tüm deri halatlardan tutacak ve taþýma iþini koþarak yapacaðýz. Ýstikamet büyük kaya tapýnaðýmýz. Oraya vardýk mý gerisi kolay.”
Tüm halatlar daha çok kiþice tutuldu. Ve koþmaya baþladýlar. Sarsýntýdan buðday baþaklarýndan dökülen olduysa da buna aldýrýþ etmediler. Karanlýðý koþarak yaran sadece onlar deðildi. Okriyan avcýlarý peþlerindeydi. Az önce geride býrakýlan Buloktin koþarak gelmiþ bunu Orupta’ya söylemiþti. Tek çýkar yol vardý. O da daha hýzlý koþmak. Öyle de yaptýlar. Yüklerini karanlýkta bir filin koþmasýna kendilerini de fili kovalayan tilkilere benzettiler. Bu yorucu espriler gençlerden geliyordu. Orupta hiç öfkelenmediði kadar öfkelendi ve gençler sus pus oldu.
Uzaktan kaya tapýnaðý görünmüþtü. Gökyüzünde ki dolunayýn ýþýðý bunu görünür hal ediyordu. Orupta “Ayda olmasa bitmiþtik biz. Ýyi ki dolunay var ve kaya tapýnaðý görünür halde. Ha gayret, biraz daha koþacaðýz, az kaldý.” Dedi.
Kaya tapýnaðýna kadar iki yüz metre koþtular. Sonra kendilerini birden tepeden aþaðýya yuvarlanýr buldular. Orupta ay ýþýðýnda gördüðü manzaraya baktý. Topladýklarý tüm baþaklar etrafa saçýlmýþtý.
Orupta “Meliktu, Candeme, Arkeot siz gizlenerek burada bekleyin. Biz hýzla gidip kaya tapýnaðýna sýðýnacaðýz. Þayet Okriyan klaný baþaklarý görmez ise etrafý kolaçan ederek yanýmýza biriniz gelsin, haber etsin. Gideceðimiz kaya tapýnaðýnda ki maðarayý kimse, hiçbir yabani bilmez. Maðara giriþini ben tesadüfen bulmuþtum. Giriþ kýsmýnda hiçbir yaþam izinin olmamasý beni bu yerin bilinmezliðine ikna etti. Þimdi gidin ve gizlenin.”
Boþalmýþ deri örtüyü toparladýlar ve dört avcý tarafýndan sýrtlarýna alýndý. Kadýn, çocuk, yaþlý, genç ve savaþçý avcýlar hýzla oradan uzaklaþtý.
Bulakotin konuþtu. “Bakýn geliyorlar. Sesimizi duyamazlar ama bu yanýltmacayý da atlatýrsak Orupta geceye doðru kesin kutlama yapar.”
Candeme “Sus Buloktin. Hikaye anlatmanýn sýrasý deðil. Hikayenin kutlamada uydurursun.”
Okriyan ve avcýlarý aþaðýya patikaya baktýlar. Okriyan “Sizi gidi hýrsýzlar. O buðdaylarý biz ekelim, hep siz çalýn öyle mi. Söyle Pasehten nereye gitmiþ olabilirler?”
Pesehten ýsrarcýydý. “Ben derim ki rüzgarý yine arkamýza alalým ve devam edelim. Biz insan avcýlar da hayvanlar gibi biliriz ki kokumuzun saklanmasý gerekir ve rüzgarý arkamýza almamýz gerekir. Bu durumda tam dik derece önümüzdeler.” Dedi.
Okriyan “Peki bu daðýlmýþ baþaklarý ne yapalým. Toplayýp içine koyacaðýmýz örtümüz bile yok. Söyle Pesehten bir çare düþün.”
Pesehten “Baþaklarý bekleyecek iki nöbetçi koyalým. Bizde takibi sürdürelim. Hýrsýzlarý yakalarsak ellerinde örtüleri de olacaktýr. Onlardan onu alýr geri döner baþaklarýmýzý toplar gideriz.”
Okriyan “Sanki o örtüyü alacaðýmýz avcýlardan hesap sormayacakmýþýz gibi konuþuyorsun. Onlarý elime bir geçirirsem Tanrýmýz Tunkatik’e armaðan edeceðim.”
Pesehten “Her zaman ki gibi onlarý çalýþtýrýp bize hizmet ettireceksin demek. Ya bunu kabul etmezlerse, gözlerini nasýl korkutacaksýn?”
Okriyan “Çok kolay, birini öldüreceðim. Öleni görenlerin dilleri tutulup bize karþý susacaklar.”
Pesehten “Galiba hýrsýzlarýn kimler olduðunu biliyorum. Bunlar Orupta klaný. Gayet dürüstler. Belki bizim baþaklarý sahipsiz zannettiler. Galiba böyle olmalý.”
Aðaçlarýn arasýndan hýþýrtý ile çýkana baktýlar. “Bizler Orupta’nýn klanýndanýz. Adým Candeme. Kulak misafiri oldum. Zannedersem yanlýþlýk oldu. Orupta kllanýný dürüst diye nitelemenizden cessaret alarak ortaya çýktým.” Dedi Candeme.
O an Candeme’ye yirmi mýzrak birden çevriliydi. Tek bir emir bekliyorlardý. Okriyan acýmasýzdý. Bu Orupta klaný da olsa haddini bildirmesi gerekiyordu. “Ýki nöbetçi ellerini baðlasýn, geriye bölgemize götürsün.” Dedi Okriyan. Ve çekip gittiler.
Buloktin ve Arkeot son anda kurtulmuþlardý. Candeme’nin ortaya çýkýþýný seyretmiþler ama Candeme’nin derdest edilmesiyle uzaklaþarak ikisi de bir aðaca týrmanmýþlardý. Tehlikenin geçtiðini anladýklarýnda plan yaptýlar, karar verdiler. Candeme’yi kurtaracaklardý. Aðacýn gövdesinden kayarak aþaðý indiler.



Meliktu ve Arkeot izleri kolayca takip ettiler. Candeme’yi görüyorlardý. Elleri arkasýna baðlanmýþ, arada sýrada hýzlý yürümesi için nöbetçilerin iteklemesine maruz kalýyordu. Sesleri duyuluyordu iki gardiyanýn.
Biri “Ne dersin Kurukye bunu hemen burada öldürelim mi. Okriyan’a elimizden kaçýrdýk deriz. Bunun eninde sonunda salýnacaðýný düþünüyorum. Bu hiç iþime gelmiyor.” Dedi.
Kurukye “Ben de ayný fikirdeyim Namulka. Esirimizle bir süre alay edeceðiz. Bu biraz eðlenceli olacak. Her defasýnda eðlence yine bitecek. Ama esirimizi öldürürsek hem Okriyan’a hesap verme heyecaný hem zevk için öldürme heyecaný yaþayacaðýz. Söyle nasýl yapalým bu iþi.”
Namulka “Yere çukur kazalým, canlý canlý gömelim. Çukuruda düzgün kazalým. Hatta çukurda bir delik oluþturalým. Esirimiz nefeste alsýn ama açlýktan acý çeke çeke can versin.”
Candeme telaþa düþtü. “Ne olursunuz yapmayýn böyle. Kumpankana adýna, ben ölürsem elinize bir þey geçmez. Yamyam deðilsiniz, beni yemezsiniz. En iyisi beni salýn, ben kaçayým, beni yakalamaya çalýþýn. Bu daha zevkli olur.” Dedi.
Namulka “Gerçekten zekisin, sen kaçacaksýn biz yakalayacaðýz. Yakaladýðýmýzda sana ne yapacaðýmýzý biliyor olmalýsýn. Söyle bakalým seni yakalarsak ne yapacaðýz.”
Candeme “Beni bir kere yakalayamazsýnýz. Bu sizi daha çok heyecanlandýrýr. Þayet ayaðým taþa çarpar düþersem ben size yine yalvaracaðým. Bana acýrsanýz sizin için baþka heyecanlý planlar düþüneceðim.”
Namulka “Demin Kumpankana dedin. Bu bizim klanýn çok gizli bir sýrrý. Söyle bize nerede ve kimden duydun bunu.”
Candeme “Kumpankana benimde sýrrýmdýr. Rüyamda bana bu simi söylediler. Onun tüm avcýlar için cesaretle yanardaða girdiðini, orada ölümsüzlüðe geçtiðini söylediler.”
Namulka “Söylediklerin sýrrýmýzýn bir kýsmý. Bunu nasýl öðrendin bilmiyorum, Ama ölümsüz avcýmýzýn adýna seni öldürmeyeceðiz. Seni serbest býrakacaðýz. Biraz sonra baþlayacak olan kovalamacada yakalanýrsan seni yok edeceðim için üzülürüm. Ne de olsa sýrrýmýzý biliyorsun. O yüzden iyi koþ ve yakalanma.”
Namulka Candeme’nin arkadan baðlý ellerini çözdü. Candeme koþmaya baþladý. Ýyice uzaklaþmýþtý. Namulka baþla iþareti verdi ve kovalamaca baþladý. Candeme aðçlarýn arasýnda can havliyle koþuyordu.
Meliktu ve Arkeot aðaçlar arasýnda ki kovalamacayý geriden sürdürüyorlardý. Kovalamacayý sonlandýrmak ve Candeme’nin yalnýz olmadýðýný belli etmek istiyorlardý. Meliktu “Bu böyle olmayacak, onlara yetiþsek bile kanlý bir kavga olacak. En iyisi baðýralým ve caydýrýcý olalým.” Diye söylendi koþarken.
Arkeot ve Meliktu “Hey hey.” Diye baðýrdýlar birkaç kez. Ama seslerini kimse duymadý. Birden geriden ses duydular. Dönüp baktýlar. Bu Candeme’ydi.
Candeme “Gelin buraya görünmeyin. Beni kovalayanlar uzaklaþtý. Hemen ýrmaða girip karþýya geçelim.”
Ýleride ýrmak yataðý vardý. Irmaða girdiler, yüzerek karþý kýyýya geçtiler. Soðuk su ile kendine geldiler, sakinleþtiler. Sonra üçü ormanýn içinde ilerlemeye baþladýlar. Bölgelerine doðru ilerliyorlardý. Orupta’nýn peþindekileri de unutmamýþlardý. Klaný kalabalýktý, bir kavgada yene taraf olacaklarýný biliyor, takipten de kurtulup bölgelerine döneceklerini tahmin ediyorlardý.
Orupta ve klaný gece yarýsýna kadar maðaradan çýkmadý. Orupta’nýn aklý ise geride býraktýklarý tahýllardaydý. Onlara ihtiyaçlarý vardý. Tahýl stoklarý azalmýþtý.
“Geri döner ve tahýllarý alabilirsek çok güzel olacak. Peþimizdekiler günlerce bizi kovalayacak deðil. Diyorum ki bir kez daha deneyelim. Tahýllarýmýzý alýp eve dönelim.” Dedi Orupta Akaptu’ya.
Akaptu “Yanýmýzda tahýllarý taþýyacak soframýzýn olmasý sevindirici bir þey. Okriyan klaný tahýllarýmýzý alýp götüremez. Bunun için uzun bir zamana ihtiyaçlarý var. Ellerinde de bizlerde ki gibi sofralarý yoktu. Oraya dönersek üç beþ nöbetçiden baþka bir þeyle karþýlaþmayacaðýz. Onlarý alt etmek kolay olacak. Belki dökülen tahýllarýmýzý tamamen terk etmiþlerdir. Çünkü bizi korkmuþ zannediyorlardýr ve gecenin bir karanlýðýnda etrafa saçýlan tahýllarý toplamak oldukça zordur.”
Orupta “Baþka çaremiz yok, tahýlý býrakýp baþka þeylerle beslenmede zorlanýrýz. Bizi ne meyve doyurur ne de o renk renk sebzeler. Sen de farkýndasýn tahýlsýz bir yemek insana daha çok yedirir. Bu da hiç saðlýklý deðil. Avlanýrken aðýrlýðýmýz bize çok sorun çýkarýr. Þimdi dýþarýya çýkýyoruz ve tahýllarýn olduðu yere geri dönüyoruz.”
Maðaradan çýktýlar. Tek sýra halinde ormanda ilerlemeye baþladýlar. Orupta önden iki genç gönderdi. Tahýllara bakýp geleceklerdi. Nöbetçi varsa kaç kiþi olduklarýný öðreneceklerdi. Gergin bir bekleyiþ süreci baþladý.
Az sonra iki genç çýka geldi. Gençlerden biri “Orada iki kiþi var. Etrafa baktýk iki kiþinin dýþýnda kimse göremedik.” Dedi.
Diðer genç “Oraya gidelim ve o iki kiþiyi kovalým. Ve hýzlýca tahýllarýmýzý alýp tüyelim.”
Orupta “Hemen gidiyoruz. Kanuyer’in dediði gibi nöbetçileri kovalým. Kan dökersek baþýmýza büyük iþ açarýz. Zannedersem Okriyan’ýn klaný ile bölgemizde karþýlaþabiliriz. Bir kavga çýkacaðý kesin. Onlarýn nöbetçilerini öldürüp onlarý daha da öfkelendirmeyelim.”
Harekete geçtiler. Tahýllarý býraktýklarý yere yaklaþtýklarýnda Orupta ve klaný hepsi birden ýslýk çalmaya baþladý. Nöbetçi iki Okriyan avcý þaþkýnca etraflarýna baktý. Islýk seslerinin yaklaþtýðýný hissettiklerinde hýzlýca koþarak nöbet bekledikleri yeri terk ettiler.
Orupta ve birkaç genç dürülü deri torbalarý açtý. Ardýndan klan seri bir þekilde buðday baþaklarýný sofraya yýðdýlar. Sofrayý iki büklüm ettiler. Sonra deri halatlarýndan çekip patikayý çýktýlar. Ardýndan klanýn hepsinin yardýmý ile hýzlýca koþarak tahýllarý sürükleyerek yol aldýlar.
Orupta klaný bölgelerine sorunsuzca geldi. Henüz gece yarýsý olmamýþtý. Klanda bir tedirginlik vardý. Okriyan klaný her an gelebilir saldýrabilirdi. Gece olmasýna raðmen kimsenin gözüne uyku girmemiþti. Sabaha kadar uyanýk kalacaklardý. Bir gerginliði ancak bir deðiþiklikle atlatabilirlerdi.
Sabah oldu hala Okriyan klaný yoktu. Öðlen oldu yine yoktu. Ve akþam oldu. Olayýn üzerinden bir gün geçmiþti. Rüzgar çýkmýþtý birden. Klaný sevinç kapladý. Bu buðday baþaklarýný kabuklarýndan elemek demekti. Tüm klan buðday baþaklarýný ayaklarý ile ezip kabuklarýnýn kýrýlmasýný saðladýlar. Ve rüzgarda buðday tohumlarýný kabuklarýndan elemeye geçtiler. Elenen buðdaylar hemen diþi avcýlarca taþ parçalarý ile kýrýldý, ufalandý. Sonra ýslatýldý. Bir süre sonra aðaç dallarýna hamur parçacýklarý olarak serildi ve toprak ocaðýn içinde piþmeye baþladý.
Kýsa sürede yiyecekleri ocaktan çýktý. Kanpe Dikmus dairesinin önünde yerde, halka olmuþ erkek avcýlara daðýtýldý. Ekmeðini kimisi, hamurdan yapýlan biralarla tüketiyor kimisi sulu meyvelerle yiyordu. Birayý avcý erkekler içiyordu. Gençler imreniyordu onlara ama içmeleri yasaktý. Klanýn büyükleri bu yasaðýn bilincindeydi. Büyüme evresinde ki gençlerin bünyeyi deðiþtiren birayý içmeleri ilerideki avcý yeteneklerini körelteceðinden bu yasaðý koymuþlardý. Gençlerin bu mahrumiyetine karþýlýk onlara et yemede hep öncelik veriliyordu.
Gençler Neridya Kunna dairesinin önündeydi. Yiyeceklerini bitirmiþler birbirileri ile þakalaþýyorlardý. Büyükleri avcýlarda yiyeceklerini bitirmiþler sohbete baþlamýþlardý. Her zamanki gibi gençleri yine merak saldý. Klandan birkaç yaþlý ve Akaptu ile Orupta konuþuyordu. Yine gizemli þeylerden bahsediyorlardý. Bu gizemleri ancak seçilmiþ kiþiler arasýnda olurdu. Bu yasaða uyan büyük avcýlar köþelerine çekildi.
Birkaç genç yasaðý delmeyi denedi. Kanpe Dikmus dairesinin arkasýndan dairenin içine girip oradan dinlemeye baþladýlar.
Orupta anlatýyordu. “Bilin ki gizli bir þey saklanmaya deðecek güçte ise bunu kullanmak çok deðerlidir. Bu gizliliði bir kiþi bile bilse ölümde bile söylememeli. Çünkü gizlilik söylendiðinde ruh gizliliðe baðlanýr. O kiþi gizlilik gücünü yitirene kadar bu dünyada hapis olur. Gizlilik söylenmediyse öteki dünyada o sýr denen þey ona yine arkadaþ olur ve belli bir zaman sonra kendini sahibine bildirir.”



Orupta’nýn gözüne uyku girmiyordu. Kendisi gibi diðer birkaç avcý da bir tedirginlik yaþýyordu. Orupta önünde ki mýzraðý alýp ayaða kalktý. Kanpe Dikmus dairesinin yanýnda ki avcýlara doðru yürüdü. Avcýlar ayaða kalktý, karþýladýlar Orupta’yý.
Orupta “Az önce gönderdiðim habercinin geldiðini ve söylediklerini iþittiniz. Biz diþi erkek bir hayli kalabalýðýz. Okriyan Klaný sadece elli iki kiþiden oluþuyor. Çýkacak bir kavgada mýzraklarýmýz onlarý kolaylýkla deler. Er yada geç Okriyan Klaný bize saldýrýya geçecek. Siz avcýlarýmla bu vakit þimdi, harekete geçeceðiz. Gecenin bu vakti onlarý savunmasýz yakalayýp yok edeceðiz. Rahat bir hayat yaþamak istiyorsak onlarý yok etmeliyiz.”
Avcýlardan Keyaki “Bizde ayný þeyleri konuþuyorduk. Habercimiz Okriyan klanýnýn sadece erkeklerden oluþtuðunu aralarýnda hiçbir diþinin bulunmadýðýný da söylemiþti. Savaþçý bir klanýn acýmasýz tabiatýnýn zaaflarý da büyük olur. Acýmasýz tabiatlarý kendilerini diþisiz býrakmalarýndan dolayý. Bir diþi avcý neler öðretmez ki, omlarýn öðrettiði sessizlikle, bazen onlarýn ne konuþtuklarýný bilmeden, bazen günler sonra gelen bir öðretiþtir. Varsýn Okriyan Klaný diþisiz olsun. Savaþa tutuþtuðumuzda diþi avcý yok etme diye bir sorunumuz olmaz. Biliriz ki diþi avcý yok etmek zordur. Acýrýz onlara, bu da bizi zayýf düþürür.”
Orupta “Biz de diþisiz saldýracaðýz ama yaþantýmýzýn hep diþilerle olduðunu da hatýrlatýrým. Bu bize diþisiz de olsak ayrý bir güç katacak. Mýzraklarýmýzý, sopalarýmýzý, kýzlarýmýz, çocuklarýmýz için savuracaðýz.. Bu bizi daha hýrslý yapar ve kaybetmek diye de bir seçeneðimizin olmamasý bizi birbirimize kilitler. Bir sopa kalktýðýnda inerken on sopa kuvvetinde iner. Þimdi siz avcýlarý teker teker uyandýrýn. Burada hazýr olun.”
Avcýlar heyecanlý bir emri yerine getireceði için ellerini ileriye uzatýp “Selam Orupta.” Dedi, Orupta’nýn yanýndan ayrýldýlar. Heyecaný bir kargaþa baþladý, Uyananlardan kimi söylendi, kimi ne olduðunu anlamak için sorular sordu.
Orupta kendi çadýrýnda mýzraðýný ve keskin taþtan kamasýný kontrol etti. Saldýrýya hazýrlýk diþi avcýlarý tedirgin etti. Diþilerden sözü geçer Aleyun “Bizleri geride býrakýp baþýnýza buyruk olmayýn. Savaþmaya gidiyorsunuz ama biz diþiler beklemekten canýmýz çýkar. Ya sizinle savaþacaðýz veya gerinizde durup savaþýnýzý seyredeceðiz. Bu ikisinden birini kabul edin.”
Orupta hararetli tartýþmanýn üzerine gelmiþti. “Kim gidiyor kim seyrediyor. Ne oldu anlatýn bakalým.” Dedi. Avcýlar diþilerin isteðini aktardý.
Orupta “Bak bu güzle olur. Diþiler görünmeden bizi izler ve onlarý yardýma çaðýrdýðýmýzda gelebilirler. Okriyan Klanýna fena bir oyun oynamýþ oluruz. Benim planým diþilerin olmamasýydý. Bu bizi savaþýrken zaafa uðratabilirdi. Seyretme bize daha çok kuvvet verecek. Düþmanýmýz zihnimizden ne geçtiðini bilmeyerek bir yanlarý hep yanlýþ olacak ve zihinlerinde karmaþa yaþayacaklar. Ve savaþta en büyük gücümüz bize gizlilikten gelecek. Þimdi hazýrsanýz harekete geçelim.”
Erkek avcýlar hep bir aðýzdan “Selam Orupta.” Diye ellerini uzatarak seslendiler. Diþi avcýlar da ardýndan ayný þekilde Orupta’ya selam verdi. Harekete geçtiler.
Ormaný geçmiþ ýrmaða varmýþlardý. Karþýya geçmek için ýrmaðýn en geniþ yataðýný seçtiler. Birer ikiþer ýrmaðý geçtiler. Erkek avcýlar öndeydi. Diþi avcýlar ve genç avcýlar beraber gidiyordu. Gençlerin diþilere eþlik etmesini Orupta istemiþti. Okriyan Klanýna karþý böyle bir savunma yapmýþlardý. Her an karþýlarýnda bir düþman avcý grubu sökün edebilirdi.
Orupta en önde Akaptu ve Arkeot’la ilerliyordu. Konuþuyorlardý ama sessizce.
Orupta “Okriyan Klaný bölgesine yaklaþýyoruz. Bölgelerine vardýðýmýzda mutlaka gece nöbetçileri olacak. Planým þöyle, önce ayný anda bütün nöbetçilere mýzrak saplayýp yok edeceðiz. Çadýrýnda uyuyanlarýn baþýna çadýrlarýný yýkacaðýz. Biz onlarýn iki katýyýz. Mýzraklarýmýzý ne kadar hýzlý saplarsak o kadar iþimiz kolaylaþýr.”
Akaptu “Bilmende fayda var Orupta. Okriyan avcýlarýnýn elinde ki taþtan kamalar bizimkiler gibi keskin. Eðer onlarý yalnýz biz erkek avcýlar esir almaya kalkarsak yabanilikleri bunu anlamaz, kamalarý her an bize zarar verebilir. Yapacaðýmýz en iyi þey onlarý diþilerimizle de beraber esir alalým. Diþilerin savaþa girmesi onlarý þaþýrtacaktýr. Böylelikle onlarla rahatça, hiçbir avcýyý haklamadan anlaþma gidebiliriz.” Dedi ekledi. “Benim anlaþma planým þöyle, Okriyan Klaný ekinlerini bizimle paylaþacak. Bunu kabul etmezlerse ellerinde ki av aletlerini alacaðýz. Daha da sorun çýkarýrlarsa onlarý bölgelerinden zorla uzaklaþtýracaðýz.”
Orupta “Ya bize saldýrýrlarsa. Hiç mi kan dökmeyeceðiz. Senin planýn zayýf gibi. Diþisiz bir klan her türlü vahþiliði göze almýþ demektir. Ve biz savaþ üzerindeyken caydýrýcý þeyler bizi zayýf düþürür. Oraya gideceðiz ve hepsini yok edeceðiz. Savaþ bu ve kendimizi tehditte hissediyoruz. Bak sözlerimle bile zayýflýða düþtüm.”
Tam o anda bir geyik sesi duydular. Ýleriden bir ateþin yandýðýný gördüler. Orupta “Bak þu iþe bizi göreceklerdi.” Dedi ekledi. “Bunlar bir grup avcý deðil. Burasý Okriyan Klanýnýn bölgesi. Bu kadar kalabalýk avcý, bir grup oluþturmaz.”
Klan bölgesinde neler olup bittiðini öðrenmek için gizli bir þekilde bölgeye yaklaþtýlar. Üç avcý keyif ve neþe içinde þakalaþýyordu. Yeni kestikleri geyik ile meþguldüler. Üç avcý o an geyiði alýp aðaç dalýna takarken karanlýðýn içinden üç mýzrak hýzla böðürlerine saplandý. Birden yere yýðýldýlar. Orupta ve avcýlarý hýzla çadýrlara yöneldi. Elleri ile çadýrlarý içinde uyuyanlarýn üzerine yýkmaya baþladýlar. Yýkýlmýþ her çadýrýn üzerine mýzrak girip çýktý. Ölüme uykusunda yakalanan avcýlar baðýrarak can veriyordu.
Savaþ kýsa sürmüþtü. Yüzün üzerinde avcý çadýrlarý kolaylýkla yýkýp gafil avlananlarý öldürmüþtü. Orupta çadýrýn içindekilerin çýkarýlmasýný istedi. Ölüler tek tek orta yere yýðýldý. Klanýn lideri ölüler arasýndan belli oluyordu. Baþýnda ki kuþ tüylerinden yapýlan bir taçtan tanýnmýþtý.
Orupta “Þimdi bütün av aletlerini ve diðer aletleri toplayýn, yanýmýzda götüreceðiz. Çadýr derilerini býrakýn. Burayý terk etmek istemem fakat vahþi hayvanlar sýrasýný bekliyor. Bilin ki biz gidince leþçiller büyük bir ziyafet çekecek. Öcümüz alýndý, hesabýmýzý sorduk.” Diye konuþtu.
Alet ve edevat toplamaya diþi avcýlar da katýldý. Diþiler ölü avcýlarýn taktýklarý süs takýlarýný da alýyordu. Gençler Okriyan Klanýnýn çadýrdan oluþan yiyecek ambarýna dalmýþtý. Yiyeceklerin çoðu kurutulmuþ etlerdi. Bir iki deri torbalarda tahýl yýðýnlarý vardý. Onlarý da sýrtladýlar. Orupta’nýn yanýna geldiler.
Orupta “Avcý öldürmeyeli uzun zamanlar olmuþtu. Bir avcý öldürülünce bütün dünyasý da celladýn elinde olur. Bunu gördüm ve yaþadým. Artýk gençler ava katýlmama konusunda bahane bulamaz. Yeni mýzraklar onlara yeter artar bile. Haydi her þeyi topladýysak dönüþe geçelim.”
Diþiler sevinçliydi. Yolda hep ele geçirdikleri ziynet eþyalarýný birbirilerine gösterdiler, üzerlerine takýp birbirilerini süzdüler. Diþiler ziynetlere öyle dalmýþlardý ki erkek avcý kafilesinin bir hayli gerisinde kaldýlar.
Orupta “Artýk tehlike de deðiliz. Ölecekler öldü. Beni tedirgin eden diþilerin bizden daha soðuk olmalarý. Biz mýrak saplarken bu kadar soðuk deðildik.”
Akaptu “Gerçekten doðru. Az önce bir kýyým yaþandý. Ve diþiler acýmasýzca ziynetlerle gülüp oynuyor. Bilmeyen birisi olsa avcýlarý ziynetler için yok ettiðimizi zanneder.”
Arkeot “Bir öneri getireceðim. Okriyan Klanýný yok ettik. Biz avcýlar da fazla sayýdayýz. Demem o ki Okriyan bölgesine klanýmýzýn yarýsý yerleþse iyi olmaz mý. Öyle güzel bir yer ve birbirimize düþman konusunda tamponda oluruz. Çevremizde hiç yabancý klan barýnamaz.”
Orupta “Bazen benden güzel þeyler düþünüyorsun. Bölgemize varalým, bu konuyla ilgili uzun uzun konuþuruz. Üzerimizde vahþice avcý yok etmeyi atabilirsek yeni þeyler için gücümüz olacak. Bölgemizde bir kutlama düþünüyorum. Bu avcý yok ettiðimiz için deðil, korku içinden tedirginlikten kurtulduðumuz için olacak.”
O an iki avcý zafer þarkýsý söylemeye baþladý. Þarkýlarý anlamsýz sözlerden oluþuyordu. Onlarý ancak bu neþelendirirdi. Þarký zaten konuþma denen þeyi alaya almýyor muydu. Ama en iyi anlamsýz sözleri Orupta söyledi. Akaptu þaþýrdý.
“Sanki konuþulan bir dilde söylüyorsun ama güzel söylediðin için itiraz etmeyeceðim.” Dedi o da Orupta’nýn anlamsýz sözlerinin nakaratýný yaptý.

SON

Tuna M. Yaþar



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihsel roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Göbeklitepe 4
Göbeklitepe 3
Göbeklitepe 2
Göbeklitepe 1
Çok Eskiden 9
Çok Eskiden 8
Çok Eskiden 4
Çok Eskiden 6
Çok Eskiden 5
Çok Eskiden 3

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dünya Taþýnýyor 3
Dünya Taþýnýyor 7
Dünya Taþýnýyor 8
Dünya Taþýnýyor 6
Dünya Taþýnýyor 1
Dünya Taþýnýyor 2
Dünya Taþýnýyor 5
Dünya Taþýnýyor 4
Dünya Taþýnýyor 9

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Masa [Þiir]
Reptilian 1 [Öykü]
Reptilian 2 [Öykü]
Reptilian 3 [Öykü]
Reptilian 4 [Öykü]
Reptilian 5 [Öykü]
Savaþ Trafiði 2 [Öykü]
Savaþ Trafiði 1 [Öykü]
Savaþ Trafiði 3 [Öykü]
Aðaçlara Fýsýldayan Adam [Öykü]


Tuna M. Yaþar kimdir?

Voltaire


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Tuna M. Yaþar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.