..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Hakan Yozcu




12 Haziran 2016
eğitim Yaz Boz Tahtası Değildir  
Hakan Yozcu
Bazı Avrupa ülkelerinde uygulanan bu anlayış, ilk bakışta göze hoş gelebilir. Ama sosyal adalet ve eşitlik bakımından büyük zararlar ortaya çıkarır. Bu düşünce ile çalışmayı sevmeyen öğrenciler, “Nasıl olsa sınıfı geçiyorum” diyerek çalışmamayı alışkanlık haline getirecek ve bilgisini geliştirmeden, öğrenmeden, bilmeden diploma sahibi olma yoluna gidecektir. Yani boş bir nesil yetişmiş olacaktır.


:AFAA:

     Eğitim, kalkınmış ve kalkınmakta olan bütün ülkelerin birinci dereceden önem verdikleri sorunlarıdır.
     Eğitime verilen önem, geleceğe verilen önemdir. Bu nedenle ülkelerin eğitim sistemleri çağdaş, modern ve yön verici olmalıdır. Sosyal adalet ve eşitlik kavramı içinde herkesi ve herkesimi kucaklamalı ve aynı şekilde herkese hitap etmelidir.
     Milli Eğitim Bakanlığımız, yayınladığı bir genelge ile Eğitim Sistemimizde kendilerine göre yenilik kabul ettikleri, bana göre ise asla kabul edilemeyecek, yanlış bir uygulamaya girdiler.
     Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre 6. Ve 7. Sınıflarda bütünlemelerin kaldırıldığı ve tüm öğrencilerin başarılı kabul edilerek bir üst sınıfa geçirildiği bildirildi.
     Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Ataöv yaptığı açıklamada “Yapılan araştırmalarda sınıfta kalan çocuğun, aynı sınıfı tekrar yapması, söz konusu öğrenciyi daha başarılı yapmıyor, hatta motivasyonu daha da kırıyor” dedi.
     Bazı Avrupa ülkelerinde uygulanan bu anlayış, ilk bakışta göze hoş gelebilir. Ama sosyal adalet ve eşitlik bakımından büyük zararlar ortaya çıkarır. Bu düşünce ile çalışmayı sevmeyen öğrenciler, “Nasıl olsa sınıfı geçiyorum” diyerek çalışmamayı alışkanlık haline getirecek ve bilgisini geliştirmeden, öğrenmeden, bilmeden diploma sahibi olma yoluna gidecektir. Yani boş bir nesil yetişmiş olacaktır.
     Bunun dışında, bu anlayış, gerçekten çalışmayı seven, araştıran, merak eden, ödevlerini eksiksiz yerine getiren çalışkan öğrencilerin de şevkini, azmini kıracak. Ve bu öğrenciler de “Üzüm üzüme baka baka kararır” cihetiyle tembellik yolunu tercih edeceklerdir. Nasıl olsa sınıf her hal ve şartlarda geçilmekte, ilerde bir yerlere gelebilmek için diploma sahibi olunabilmektedir. Öyleyse “Çalışmaya ne gerek var?” denilecektir. Bu anlayış da yakın bir gelecekte tembel, çalışmayan, bilmeyen, öğrenmeyen, sorgulamayan, üretmeyen, boş bir neslin yetişmesine neden olacaktır. Gericilik alıp başını gidecektir.
     “Hiç çalışanla çalışmayan bir olur mu?” sözünü burada Bakanlığa hatırlatmak isteriz. Toplumu ve toplumun geleceği ile ilgili alınan kararların hemen oldubitti şeklinde değil de, araştırıp tartıştıktan sonra, herkesin “Evet” diyebileceği bir şekilde alınması gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle ülkedeki Profesörlerin, öğretmenlerin ve ilgili sendikaların görüşlerini aldıktan sonra, projeye dökülmesini ve uygulamaya geçilmesini düşünüyorum.
     Bu şekil olumsuz yöntemler, öğrenciyi hazıra alıştıracağı gibi çalışmaktan uzak, bilgiden yoksun, araştırmaktan yoksun, üretmekten uzak, çabasız, meraksız bir anlayışa mahkûm edecektir. Bu da geleceğimizin karanlıklara gömülmesi demek olacaktır.
     Oysa başarılı öğrencilerin ödüllendirilmesi ile çalışma duygusu körüklenecek ve diğer öğrenciler de “Ben de çalışırsam ödül alabilirim” düşüncesiyle hareket ederek, öğrencilerin arasında tatlı ve olumlu bir rekabet sağlayacaktır. Bu da ister istemez, başarıyı körükleyecek ve eğitimde kaliteyi beraberinde getirecektir.
     “8. Sınıflarda da diploma notunun 5.50 olması durumunda, öğrencilerin, sınıfını geçebileceği” bildirilmiştir. Bu durum da oldukça sakıncalıdır. Çünkü bu defa öğrencinin hedefi, bu ortalama notunu yakalamak olacaktır. Ağırlığı yüksek olan 2 veya 3 derse önem verecek, onlardan aldığı yüksek puanlarla bu ortalamayı elde edecek ve fakat diğer derslerin hiç birine “Önemsiz, gereksiz” diye çalışmayacaktır. Nasıl olsa diploma için gerekli notu elde etmiş olacaktır.
     “6. ve 7. Sınıflarda sınıf tekrarının kaldırılmadığını” belirten Ataöv, “Devamsızlığı olan veya velisinin sınıf tekrarı için yazılı isteği bulunan öğrencilerin aynı yılı tekrarlaması şeklinde karar aldıklarını” belirtiyor. Burada da sormak istiyorum: Acaba hangi veli, çocuğunun sınıfı tekrar okumasını isteyerek, yazılı dilekçe verip, sınıf tekrarı yapmasına göz yumacak? Hiç kimse… Zaten çocuğun kaldığı bir dersten geçmesi için, hatırlı kişilerin araya sokularak sorunu çözmeye çalışan velilerden böyle bir şey beklemek safdillikten başka ne olabilir? Ne yazık ki bunlar acı gerçeklerimiz…
     Diğer taraftan “5’in altında not alan öğrencilerin takip edileceğini” kaydeden Ataöv, “Bu kapsamda, 5 dersten fazla 5’in altında not alan öğrencilerin, okul bünyesinde açılacak destek ders programına katılmalarının zorunlu yapıldığını” ifade etti.
     Peki, bu öğrencilerin günahı ne? Oldu olacak, bir karar daha çıkararak bunları da geçiriverin. 5’in altında olan notları 5’e getiriverin. Bu, sizler için çok zor olmasa gerek. Ne de olsa, kalanları bir çırpıda geçiriveriyorsunuz.
     İşin özeti, Eğitim yazboz tahtası değildir. Her başa gelenin, üzerinde, istediği gibi oynayabileceği, istediği değişikliği yapabileceği, istediği uygulamayı gerçekleştirebileceği bir oyun tahtası değildir.
     Eğitim, milletlerin, devletlerin geleceğine şekil veren, onların ilerlemesine, gelişmesine, büyümesine ve kalkınmasına yol açan bir sistemdir. Siz, bu sistemi ne kadar önemserseniz, ne kadar modern ve çağdaş bir hale getirebilirseniz, gelişmeniz de o oranda büyür ve hız kazanır.
     Ama kafanızdaki çarpıklıkları veya başka yerden kopya olarak almaya çalıştıklarınızı bizim yapımıza uymayan bir sistem haline getirip vermeye çalışırsanız, bu toplumu kısa sürede cahilliğe sürükleyerek yok edersiniz.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bu Halk Darbe İstemiyor
"Kıbrıslılık" Üzerine
Sayın Bahçeli’nin Tarihi Hatası
süleyman Demirel’in Ardından
Türkiye Bu Kadar Zengin mi?
Mehter Marşını Bilmeyenler İçin
Ydh Ya Siyasi Olur Ya da Siyasi Parti Doğurur
Yeni Bir Oluşum Mu?
Dedikodu Olmasa
Gönlüm Meral Akşener’den Yana

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sessizliğin Hikayesi Üzrine
İnciraltı Şairleri
Bir Bahar Bekliyorum Üzerine
Denizli Türk Dünyası Şairleri Buluşmasının Ardından
Her Şey Gülüşünde Saklı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Cevahir Caşgir’den "100süz Şiirlerim"
Orhan Pamk'un "Kar" Romanı
Boyacı’ya Büyük İlgi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vakit Gelince [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Acı Ektim [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]
Helallik İstiyorum [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.