..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Yazarlar ve Yapıtlar > M.NİHAT MALKOÇ




3 Mart 2015
Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılında Birincilikle Taçlandırılan Skandal Bir Çanakkale Şiiri  
M.NİHAT MALKOÇ
Ümraniye Belediyesi 11 seneden beri ülke geneline şamil şiir, hikâye ve resim yarışmaları düzenliyor. Belediyelerin sadece altyapı, su, kanalizasyon, çöp toplama, asfaltlama işlerinden sorumlu olmadıklarını, kültürel etkinliklere de el atmaları gerektiğini yıllardan beri söyler dururuz. Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, sesimizi duymuş olmalı ki 11 seneden beri bu anlamlı kültürel hizmeti ısrarla devam ettiriyor. Sağ olsun, var olsun.


:AHGH:

M. NİHAT MALKOÇ

Ümraniye Belediyesi 11 seneden beri ülke geneline şamil şiir, hikâye ve resim yarışmaları düzenliyor. Belediyelerin sadece altyapı, su, kanalizasyon, çöp toplama, asfaltlama işlerinden sorumlu olmadıklarını, kültürel etkinliklere de el atmaları gerektiğini yıllardan beri söyler dururuz. Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, sesimizi duymuş olmalı ki 11 seneden beri bu anlamlı kültürel hizmeti ısrarla devam ettiriyor. Sağ olsun, var olsun.
Malum olduğu üzere bu sene Çanakkale Zaferi’nin 100. Yıldönümünü kutluyoruz. Bu yüzden Ümraniye Belediyesi’nin bu yılki şiir yarışmasının konusu “Yüzüncü Yılında Çanakkale Zaferi”ydi. Şiir yarışmasının jürisi Prof. Dr. Turan Karataş (Akademisyen, Edebiyatçı), Prof. Dr. Nurullah Genç (Akademisyen, Şair), Prof. Dr. Mustafa Uzun (Akademisyen, Edebiyatçı), Prof. Dr. Hasan Aksoy (Akademisyen, Edebiyatçı), Doç. Dr. Mehmet Güneş (Akademisyen, Edebiyatçı), Cahit Koytak (Şair), Nurettin Durman (Şair) gibi isimlerden oluşuyordu. Sadece bu yıl değil, on seneden beri birkaç isim hariç, hep aynı kişiler jüri üyesi oluyor. Yarışmacılar değişse de jürinin bakış açısı değişmiyor. Zira yıllardan beri ilk üçe giren şiirlerin serbest yazılmış şiirler olduğunu görüyoruz. Geçen yıl ilk üçe giren şiirlerin hepsinin de ölçüsüz yazıldığına şahidiz. Bu neticelerden sonra “Jürinin geleneksel ölçümüz olan heceye bir garezi mi var?” diye düşünmeden edemiyor insan. Oysa şiiri güzel kılan ne ölçüdür, ne de ölçüsüzlük. Şiir vardır heceyle yazıldığı için güzeldir, şiir vardır serbest yazıldığı için güzeldir. Bu konuda bağnaz olmamak gerekir.
Bu sene Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılı olduğu için Ümraniye Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenen şiir yarışması daha bir anlam ve önem taşıyordu. Binlerce şiir arasından dereceye giren şiirler belirlendi. Birinciliği Nevzat Erkol’un kaleme aldığı “O Topraklarda” adlı şiiri kazandı. Tahmin edersiniz ki bu şiir de serbest yazılmıştı. Birinci olan şiirin şairini tanımıyorum. Fakat Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılı münasebetiyle “Çanakkale Zaferi” teması etrafında yazılan bu şiiri okuyunca doğrusu hayal kırıklığına uğradım. Üzerinden yüz yıl geçen bir zafer hiç böyle anlatılır mı? Beklerdik ki bu şanlı zaferi anlatan şiir, bir söz abidesi olsun ve o günkü manevî atmosferi lâyıkıyla okuyuculara yansıtabilsin. Nerde?..
Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılında birincilik kürsüsüne çıkarılan şiirde Türk askerinin hissiyatı değil, binlerce kilometre uzaklardan topraklarımızı işgal etmeye gelen düşman askerlerinin hissiyatı anlatılmış. Yani Çanakkale’ye Türk askerinin gözüyle değil, Avusturalyalı işgalci askerlerin gözüyle bakılmıştır. İşgalci askerlerin duygularını bakın nasıl dile getiriyor birincilikle taçlandırılan bu şiirde: Buyrun bakalım, burdan yakalım: “Öyle mutluydum ki ben/Güzel ülkemde /Başak saçlı bir anam /Bir de eşimle Vatanımdı benim Canberra /Geçmişten geleceğe, /Dört yanı engin /Toprağı serin Avustralya/Ben gelmedim isteyerek /Getirenlere sorun /Tutun yakalarından /Benim hesabıma/Sessiz ve hınçlı /Yatarım ki bir bilseniz /Saros körfezinde gözlerim /Ve hâlâ durmayan kanım/Süngü yaramda”
Şair Nevzat Erkol, Çanakkale Zaferinin 100. Yılı dolayısıyla kaleme aldığı “O Topraklarda” adlı şiirinde Fransa’nın denizaşırı sömürgelerinden olan Kaledonyalı ve Martinikli askerlerin duygularını şöyle yansıtıyor: “Ben mi? /Ben Gaston oğlu Fransuva’yım, /Düğüne gelir gibi /Geldim buraya/Sıkıldım dostçası /Martinik’te/Kaledonya’da /Ucuz gecelerden /Boş gezmelerden/Bir gece yarısı bindik bu tabuta /Dediler ki /Sıkı durun /Dediler ki /Neslinizin görmediği /Bir sefere çıkıyoruz, /Dönene aşk ola/Son anımsadığım/Bizim tabutun/Yani Buve’ nin/Zıpkın yemiş yunus gibi/Ters döndüğüdür/Ve o gün bu gündür/Buralarda yatarım”
Şairin anlattığına göre adamlar ülkelerinde canları sıkıldığı için gelmiş Çanakkale’ye. Tabir caizse macera aramaya gelmişler Müslüman Türk topraklarına. Oysa Çanakkale ölümün kol gezdiği ateşten bir çemberdi. Büyük şair Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Savaşını anlatırken düşman askerlerini şöyle canlandırıyor gözlerimizin önünde: “Ne hayasızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı!/Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı/Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi/Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!/Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer/Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer./Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,/Osrtralya’yla beraber bakıyorsun; Kanada!/Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk/Sade bir hadise var ortada: Vahşetler denk/Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ.../Hani tauna da züldür bu rezil istila...” Rahmetli az bile söylemiş…
Üstad Mehmet Akif’in böyle dehşetli bir manzara olarak canlandırdığı bir savaşın müsebbiplerini nasıl olur da Çanakkale Zaferi’nin 100. yıldönümünde böyle masum, böyle sevimli ve böyle mağdur gösterebilirsiniz? Düşmanın kara yüzünü nasıl aklayabilirsiniz? Okuyan da sanacak ki adamları ta binlerce kilometre uzaktan biz çağırdık da gereken ilgiyi göstermedik kendilerine. Yahu be haydutlar, be eşkıyalar ne işiniz vardı bu Müslüman topraklarda? 250 bin askerimizi hunharca öldürenler sizler değil misiniz? Sizler Çanakkale’de canavar kesilmediniz mi? Nevzat Erkol, yüzüncü zafer yılının anısına yazdığı ve akademisyenlerden kurulu jürinin birinciliğe layık gördüğü şiirine şöyle devam ediyor:
“Ben Yeni Zelanda’dan geldim/Ne için mi?/Sormayın/Beni ejder sananlar/Aldılar, sürüdüler buraya/Silahsız bir ordu var karşımızda/Silahsız ama/Öyle de korkunç/Onlarla ancak/Sen baş edersin diyerek/İngiliz konservesi yiyerek/Viski derseniz su gibi,/Umursamazlıkla geldim/Kanlısırt’ta/Dişe dişti dövüşümüz/Başa baş düşüyorduk,/İlk süngülediğim Memet/Acıya aldırmadan/Bir sıktı ki boğazımdan,/Kaba parmaklarıyla/Turp devşirir gibiydi/Gözleri soğuk/Kanı sıcaktı/Sanırım ki ruhumuz/İki ayrı bedenden/Aynı anda çıktı//Ama kırgın değilim/Her kendime gelişte/Kanlısırt’taki düzgün safımdan/Kaldırır da başımı/Bir tepe önümdeki şehitlikte yatan/Kavgadaşımı/Saygıyla selamlarım”
Adam, Türk askerini nasıl süngülediğini ballandıra ballandıra anlatıyor.
Biz de yabancı hayranlığı ve ecnebi sevdası yeni değildir. Bir zamanlar bu ülkede başbakanlık yapan Ecevit de Yunanlılara dostluk ve kardeşlik şiirleri yazmıştı: “Sıla derdine düşünce anlarsın/Yunanlıyla kardeş olduğunu/Bir Rum şarkısı duyunca gör/Gurbet elde İstanbul çocuğunu” demişti. Fakat bu şiir Yunanlıların Türk düşmanlığına merhem olmamıştı.
Çanakkale Zaferi’nin 100. yılında yazılan bu şiirde düşman askerinin duygularını anlatan şair, nedense şanlı Türk askerinin acılarını görmezden geliyor ve şöyle devam ediyor:
“Biz/Hepimiz,/Bu süngü gibi uzayan yarımadada/Her yıl o gün gelende,/Cehennemi düğünde/Toplanır da/Haydah çekeriz/Kimimiz dizini döver /Kimimiz/Uzanır da gökyüzüne/Mahzun ve hasret/Görünmeyen birilerini severiz.”
“Biz/Kimimiz o günde /Kadere baş eğip/Kıbleye duranlarız/Biz kimimiz o günde/Yakmağa geldiğimiz bu topraklarda/Bizi bırakanlara/Lânet savuranlarız//Düşünmeyin bizi artık/Sormayın ki neyleriz,/Hepimiz kardeşiz biz/Çoktan bitti kavgamız/Açın dilerseniz toprağı/Açın, görün de şaşın,/Bin bir anadan gelmiş/Bin bir çeşit insanın/Nasıl yattığını sessiz//Birinin sıcacık eli/Diğerinin avucunda/Görün de utanın/Yalnız dikkatli olun/Aman komut vermeyin,/Herkes huzurda şimdi/Ve herkes uykusunda.”
Bazıları, sözüm ona, çağdaşlık adına ne idüğü belirsiz hümanist bir yaklaşımla herkese dost ve kardeş gözüyle bakmayı insancıllık olarak adlandırıyor. Topraklarını işgal etmeye, insanlarını katletmeye gelen azılı düşmana hümanistçe bakma hakkınız yoktur. Hem düşmanı seveceksin, hem de vatansever olacaksın. Bu nerden baksanız büyük bir çelişkidir.
Neymiş efendim, mahşeri andıran Çanakkale’deki şehitlikte Peygamberin bile kucak açtığı kahraman şehitlerimiz, kendilerini göz kırpmadan öldüren düşman askerleriyle el ele tutuşmuş hâlde yatıyorlarmış. Birinin sıcak eli, diğerinin avucunda, kardeş kardeş yatıyorlarmış kara toprağın altında. Oh ne âlâ!... Madem düşmanlar bu kadar merhametliydi toprağın altında değil de, toprağın üstünde gösterseydiler bu engin sevgi ve muhabbetini…
Diyelim ki şair böyle düşündü, böyle inandı ve böyle yazdı. Peki, böyle bir şiiri Çanakkale Zaferi’nin 100. yılında birinci seçen akademik jüri ne düşündü? Söyleyin…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yazarlar ve yapıtlar kümesinde bulunan diğer yazıları...
şair Haydar Çoruhlu'yla Şiirin Kalbine Yolculuk...
Yılmaz İmanlık'tan Yağmur Kokusu'nda Sımsıcak Hikâyeler
Bahaettin Kabahasanoğlu'ndan "Kalbim Seninle, 61 Kere"
Cemil Meriç"in Akıl Defteri
Gerçek Hayaller Dükkânı
Zigana'nın Gür Sesi: Herfene Dergisi
"Güneşli Bayır" ve Serkan Türk
15 Temmuz Direniş Şiirleri Antolojisi
Tokat"tan Gür Bir Ses: Kümbet Dergisi
M. Nihat Malkoç"a Malatya"dan 6 Çeyrek Altın…

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tevfik Serdar Anadolu Lisesi"nin Semender Dergisi
Hocaların Hocası: Ahmet Hilmi İmamoğlu
Trabzon"un İkinci Özel Hastanesi: İmperial
Köprübaşı - Beşköy Dostluğu ve Kardeşliği
Mersin Yenice 4. Barış ve Kültür Festivali
M. Nihat Malkoç Kerbela Şiir Yarışmasında Türkiye Birincisi Oldu
Gümüşhaneli Hacı Hüsrev Doğan
Göç Veren Trabzon
Deli Dumrul"da Dede Korkut Hafifliği
Trabzon'un Kültürel Meseleleri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Senin Olan Sana Gelir (Manzum Reçeteler - 1) [Şiir]
Sen Kurtuldun, Bizler Öldük [Şiir]
Ümmetin Yetimleri [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]
…... Gecenin Kanat Sesleri…... [Şiir]
Derbeder [Şiir]
Sen Hep On Beş Yaşındasın! [Şiir]
Berceste Mısralar - 310 [Şiir]
Zihnimiz İşgal Altında [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]


M.NİHAT MALKOÇ kimdir?

NİHAT MALKOÇ’UN BİYOGRAFİSİ Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak 1970 senesinin 1 Haziran’ında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde hayata “Merhaba” dedi. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı. En büyük emeli iyi bir hukukçu olmaktı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında KTÜ/Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Dersaneye gitme imkânı ve zaman kaybına tahammülü olmadığı için kazandığı fakülteyle yetindi. 1992 yılında okulu bitirdi. İlk göz ağrısı olarak nitelediği Gümüşhane’de beş yıla yakın öğretmenlik yaptı. Her geçen gün öğretmenliği daha çok sevdi. Artık öğretmenliği bir tutku olarak görüyor. Vatan borcunu İstanbul’da Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak onurla yerine getirdi. Bu peygamber ocağında yüzlerce yabancı subaya güzel Türkçe’mizi öğretti. Ankara’da girdiği sınavı kazanarak Akçaabat Anadolu İmam-Hatip Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı. Burada iki yıl görev yaptı. Daha sonra girdiği yazılı ve sözlü imtihanı kazanarak Türkî Cumhuriyetlerden Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a,üç yıl görev yapmak üzere, öğretmen olarak gönderildi. Burada Mahdumkulu Türkmen Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve İlâhiyat Lisesi’nde Türk Dili öğretmeni olarak çalıştı. Yine Aşkabat’ta Türkçe Öğretim Merkezi’nde(TÖMER) bir yıl boyunca değişik milletlerden kişilere Türkçe’yi sevdirerek öğretti. Şu anda Akçaabat’a bağlı Derecik İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktadır. Bugüne kadar,en büyüğünden en küçüğüne kadar onlarca dergi ve gazetede fikrî,edebî,felsefî ve kültürel konularda yüzlerce yazı ve şiir yazdı. Bu yayın organlarından Türk Edebiyatı,Türk Dili,Bizim Çocuk,Çınar,Bizim Azerbaycan,Anadolunun Sesi,Üniversitelinin Sesi,Türkiye,Bizim Okul,Şenliğin Sesi,İnsanlığa Çağrı,Yeni Sesleniş,Gençliğin Sesi gibi dergilerde;Türksesi,Demokrat Gümüşhane,Kuşakkaya,Ortadoğu,Yeni Mesaj,Hergün,Candaş,Edebiyat,Bolu Üçtepe,Akçaabat Yeni Haber,Karadeniz Olay,Hizmet gibi gazetelerde yıllardan beri deneme,makale,fıkra ve şiirler yazmaktadır. “Bizim Okul” isimli kültür,sanat ve edebiyat dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptı. Kültürel organizasyonların çoğunda aktif olarak görev aldı. Sevgi,Dostluk ve Kardeşlik konulu şiir yarışmasında birincilik,Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği Çevre ile ilgili yarışmada birincilik,yine aynı belediyenin düzenlediği “İki binli Yıllara Doğru Trabzon” konulu makale yarışmasında mansiyon,Akçaabat Belediyesi’nin değişik zamanlarda organize ettiği şiir yarışmalarında birincilik,ikincilik,üçüncülük ödülleri kazandı. Karadeniz Yazarlar Birliği kurucularındandır. Halen bu birliğin üyesidir. Bunların yanında elinin altındaki öğrencilere rehberlik ederek ve bizzat örnek olarak,onların da pek çok kültürel yarışmada ödüller almasına zemin hazırlamıştır. İkisi kız,biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek,Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.