..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hayaller olmasaydı, umutlar dünde kalırdı. - Dolmuş atasözü
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Mudi Beya




18 Ocak 2014
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü  
Mudi Beya
Kumkapı' nın Arnavut kaldırım taşları buz tutmaya başlamıştı... Hava soğuktu... Seyrek, küçücük ve titrek kar taneleri, kardan çok kırağı parçacıklarına benziyor ve yere düşmek istemiyor gibi yatay hareketler yaparak dans ediyorlardı.. .Sıra sıra mekanlardan klarnet ve akardiyon sesleri yükselmeye başlamış, ortalığa yoğun bir anason, balık, kebap, baharat gibi onlarca çeşniden buram buram kokular yayılıyordu... Kumkapı gene bir haftasonu müdavimlerini ağırlamaya hazırlıklıydı... Her bir işyerinin önünden geçerken temiz giyimli delikanlılar davranışlarıyla, ' Başımızın üstünde yeriniz var, dercesine içeri buyur ediyor ve bir çalışanı, ortağı ve ya sahibi oldukları dükkanlarıyla gurur duyduklarını belli ederek özgüvenlerini ortaya koyuyorlar ve özgüven aşılıyorlardı gelip geçenlere...


:AEGD:
Onuncu Bölüm
Beyoğlu çevresinde beş yurttaşın donmuş cesetlerinin belediyece toplandığını ; donarak ölenler arasında önemli filmlere imza atmış ünlü bir yönetmenin de olduğunu haberin ayrıntısından öğrenmiş oldu . Ünlü yönetmenin gazetede kullanılan eski resmini görünce Hilmi’ şaşakaldı ; gazetenin kullandığı eski resimden bu yüzü çok iyi anımsıyordu, bir zamanlar okuduğu kültür ve sanat dergilerinden. Filmlerini de seçerek izlemekten keyif aldığı bir yönetmendi… Toplumsal konuları işleyen bu yönetmen hakkında kovuşturmalar yapıldığını, darbe döneminde fişlendiğini, göz altına alındığını biliyordu Hilmi!... Usta yönetmenin son durumunu anlatan bir resim daha kullanılmıştı gazetede!... İlkin eşinden ayrılmış, işiyle birlikte kendisini de dağıtmış; buldukça içmiş ve İstiklal Caddesinin gediklisi olmuştu… Hilmi nasıl olup da adama ‘üstadım…’ diye seslendiğine uzun süre hayret etti.. Adamın da ‘ tanındığı , sanısıyla gocunması onurunun hala ayakta olduğunun göstergesi diye düşündü uzun süre…
Aynı gazeteden bir başka haber : Hükümet sözcüsü bakan: , altı ve fazlası çocuğu olan asgari ücretliden vergi kesilmeyeceği müjdesini veriyordu!... Buna çanak tutan hükümetin başı, İstanbul’ da halk otobüsünde yolculuk etse ve ya hastanede sıra beklese ve yahut ta içtenlikle gönlünden AB’ yi geçiriyor olsaydı böyle bir yasayı çıkarmayı aklının ucundan geçirir miydi ? En iyisi bir gece vakti İstiklal Caddesi’ nde volta atsın mı desem acaba? Oyun bittiğinde oyun salonundan çıkarken Hilmi bunları düşünüyordu hala!... Çıktılar. Saat sekiz olmuştu. . Yoldan bir taksi çevirip bindiler. Genel Başkan, ' Kumkapı, dedi...
Kumkapı' nın Arnavut kaldırım taşları buz tutmaya başlamıştı... Hava soğuktu... Seyrek, küçücük ve titrek kar taneleri, kardan çok kırağı parçacıklarına benziyor ve yere düşmek istemiyor gibi yatay hareketler yaparak dans ediyorlardı.. .Sıra sıra mekanlardan klarnet ve akardiyon sesleri yükselmeye başlamış, ortalığa yoğun bir anason, balık, kebap, baharat gibi onlarca çeşniden buram buram kokular yayılıyordu... Kumkapı gene bir haftasonu müdavimlerini ağırlamaya hazırlıklıydı... Her bir işyerinin önünden geçerken temiz giyimli delikanlılar davranışlarıyla, ' Başımızın üstünde yeriniz var, dercesine içeri buyur ediyor ve bir çalışanı, ortağı ve ya sahibi oldukları dükkanlarıyla gurur duyduklarını belli ederek özgüvenlerini ortaya koyuyorlar ve özgüven aşılıyorlardı gelip geçenlere...
Daha önce uğradıkları bir mekana yaklaşırken bir kaç delikanlı dışarı fırladı..' Buyurun Haşmet Başkan!... Haşmet Bey telefonla bilgi lütfetmiş miydiniz? Buyurun efendim ‘ gibi karşılama evresinden sonra içeri girdiler... Bu kez de içeride yer beğendirme faslı başladı: ' Şu masa nasıl? Şöyle iyi mi?... Sizi şöyle alsak... Böyle ne dersiniz?..., gibi saygı yüklü sözlerle teşrifatçılığın tüm incelikleri birer birer ortaya konulduktan sonra bir masa ayarlanabildi... Masa hemen hazırlandı... Herkes yerini aldı... Sıra ne yenilip içileceğine gelmeden Genel Başkan, şefi masaya istedi ve, ' Bu akşam tüketimden gelen gücümüzü kullanacağız, siz üretimden gelen gücünüzü kullanın da masamızı benzetin; haydi bakayım!, dedi ve ekledi: ' İçki olarak gaziler rakı içecek, arkası sana kalmış!.., diyerek bir kavganın içinde olduklarını da vurgulamış oldu...
Dün gece yapılan görüşmeye büyük umut bağlamışlar, sözleşme düğümünün çözümünde olumlu gelişmeler olacağına inanmışlardı... Sendikanın üyeleri de, hop oturup hop kalkıyor; yaşam pahalılığı cenderesinden biraz olsun kurtulmaya çare olarak Toplu İş Sözleşmesi' nin bir an önce bağıtlanmasını bekliyorlardı.. Ama dağ fare doğurdu... Görüşmeden çıkan gene çözümsüzlük oldu!... Şimdi işyerlerinde üyelere ne denilecekti... Sendikanın uyuşmazlığı masada çözmek gibi bir zorunluluğu vardı... Ne üye tabanında bir grevi omuzlayacak moral güç, ne de sendikanın kasasında grevi götürecek parasal olanak yoktu...
sürecek




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Addesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Akşamdan Yazılan Mektup Sabahleyin Yazanı Tarafından Okunur Mu
İşte Geldi 8 Mart Bakın Neler Olacak
Ereğli Çamlıyayla 2015 Toroslar Geçişi
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi
Fanfinfon Çorbası
Abdülrezzak Holding 2
Öylesine Bir 8 Mart Yazısı
Kalleş Avrupalı!
Abdülrezzak Holding 1

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sıradışı Bir 8 Mart Kutlaması [Deneme]
Rabbiş Teyzemin Fanfinfon Macerası [Deneme]
Zevat Zerzevat Fiyat Vesaire… [Deneme]
Tezek İthalatı! [Deneme]
Muhteşem Bir Operasyon! [Deneme]
Günlük: [Deneme]
Milli Piyango Milyonerleri [Eleştiri]
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü [Eleştiri]
Gaz Bombası ve Basınçlı Su İle Saldırılması Olası Eylemlere Katılacak Olanların Dikkâtine! [Eleştiri]
Anlaşıldı Vehpi' Nin Kerrakesi veya Eşekten Düşen Karpuz [Eleştiri]


Mudi Beya kimdir?

Bilgisayar edinip İnternet ile yakından ilgilendiğim zamana kadar ülkemde okurdan çok yazarın varlığını düşünür ve bundan büyük kaygı duyardım. . . Uçsuz bucaksız olanakları bulunduğumuz odaya, ayağımıza getiren İnternetle tanııştıktan sonra, ülkemde okurdan çok yazarın olduğunu düşünmüyor, çok net biliyorum böyle olduğunu. Bunu bilmem, yukarıda sözünü ettiğim kaygılarımın katlanmasına neden oluyor. İçinde debelenmekte olduğumuz sorunların temelinde, okumayan bir toplum oluşumuzun katkısı sanıldığından daha daha çok diye düşünüyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Jack London, Ernest Hemingway, Gogol, Zola, Aziz Nesin, Nazım Hikmet ve daha başkaları...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mudi Beya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.