Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
gözleri türkü göğüm dinlemeye doyamam… papatyanın taç yaprağı parmaklarını tutsam incinir kıyamam… yeller ipek dokunur şakağına dökülen kehribar bulutlara… gövel gök zından olur kirpikleri susarsa bin ömürde bir gördüğüm bakışının alkımından cayamam… gece mavilerinden ay dökülmüş yüzüne iflahsız aşka durmuşuz … ardımdan dağlar savrulur binyıllar tepmişim geçitsiz zincir-pranga -duvar-dar kum kavimler göz gözü görmez zamanlar çağlar devrilir sabır cehennemde sınanmış çelik umut çarmıha gerilir öfke kan ile yoğrulur durula durula doğrulur taş suskunu-bozkır yüzlü kaç kavim karanlığın zincirine vurulur dikildik yangınlarda yumruk olduk tezgâhta ateş yedik - diklendik çifte su verilmiş direncimize dünya zından içinde tüm zamanlar içinde ayak izlerinde kan surları yıkan isyan kölelik aman diler cellâtlar ölüm bilerdi yüzümüzün haritasına yontulmuş patikalar gönlümüzde kapanmayan yaralara giderdi devran bezirgân iken yamyam hükümran iken içimizde göğ biçilmiş başaklar yine de özleme pervaz vuran kardelen uçurumlar içinde yolumuz kılıçtan keskince uçsuz bucaksız ıssız kavruk bir gök göğsümüzde ayak yalın-dudakları yarılmış onu koruyalım diye yangınlara can germişiz… gülüş dallarında ışkınlar çiçek patlar kalbin giz sayfalarında adı yazardı hangi ufka yürüsem ılgım salgım o vardı devrim güzeli yardi… ki yarini ilk görüşte tanırdı insan dudak kıvrımlarında turna kanadı hüzün hülyalar bulut bulut akar bakışlarından eylüller dökülür ağlasa gülse haziran… hey aşkı güneş kılan umut hey başağı öpen özgürlük buğdayı türkü pişiren emek bukağısız kösteksiz bir dünya için karanlık çağlardan çağlayan devrim bilirdik beklerdi direnerek türküler – ağıtlar-destanlar ona varlığı can içre kan yokluğu ateşte can yardi serçe masumu –sokulgan bir öpse karanlıklar çatırdar koştukça varılmayan vardıkça uzaklaşan aşikarım-gönül evim-yoldaşım düş kadar gerçek gülüşten yalan… sulara gömülür çıktığımız adalar her kıyıda gemimizi yaktılar hangi yola düşsek baykuş kahkahaları umut surlarının önüne vardık çaldığımız kapıları kalbimize çarptılar yorgun düştük-yıkıldık-yara sardık çökerip de kanamaya diz çöküp de ağlamaya durmuşuz aşk saralı bir rüzgar mı eser gelir eser gider ömrümüze yalım yağmış azaltır mı çoğaltır mı hayat dikenli tel olmuş nere baksak ah u zar mı ne kanasak nazlı yar mi ne söylesek kül efkar mı saltanatlar göçürmeye kelle koymuşuz söyle başka bir yol var mı tutsaklık soluyan mazlum insanlık kalbimizi taşa tuttu biz ipe verildik beton kesildi kurşun sağnağı meydanlar ceset yağmaladılar kanımızı yağmur sildi düş düşleyeni unuttu ama birileri ağıtlar dokudu gözyaşlarından bizim destanımızı çağlara taşıdılar hele kalkıp gidelim dağları mesken edelim şakiliğe soyunup yeniden umudu giyinelim hüzünler kuşanalım yanalım sevdadır neyleyelim söyle başka nidelim gayri başka çare yok kıyıya vurmuşuz kaptan Ocak-Şubat 2013 Adnan Durmaz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © adnan durmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |