İnsan kendini onarmak adına hep başkalarından bir şeyler koparır. Taş üstüne taş bırakmaz. Böyle insanlar hep başkalarının yaşamı içinde bir gecekondu olur. Çaldıklarını kaptırmamak adına da, kendi kapısında köpek gibi havlar. Böyle insanlara yaklaşayım dersen, ısırılmayı göze almalısın. Eğer benim ağaçlara sevgim varsa, hep bu it sürülerinin arasında yaşamamdandır. Ben hep bir omuz arayan çanta oldum. Gel gör ki kapkaççılar çaldılar beni. Yüreğimi alıp götürürlerken, beni boş çanta gibi ortada bıraktılar. Ey sevgili dinle beni. Adamın biri canından bezmiş ip alıp kiraz ağacına bağlamış. İpi tam boynuna geçirirken ağzına bir kiraz düşmüş ve öylesine çiğnemiş. Kirazın tadını alınca da ben ne yapıyorum diyerek intihardan vazgeçmiş. Sana kiraz alacağım ölme sakın. Ölme ne olur ey sevgili. Ben senin kiraz ağacın; hatta her vakit kiraz ayın olacağım ey sevgili. Ne olur ölme sevgili. Senin için bembeyaz çiçekler açacağım, sonra o dudaklarında kiraz olacağım. Ölme sakın sevgili. Bazen birine seni seviyorum demek, kasaba bir kilo et verir misin demek gibidir. Ne olur ölme. Anca sen anlarsın beni. Anca yüreğime sen dokunursun.