Kopya kağıtlarını yutan bir öğrenci gibiydim. Sana söylemek istediğim tüm kelimeleri, cümleleri içime attım. Davula döndüm de gümbür gümbür sana seni sevdiğimi söyleyemedim. Tüm utangaçlıklar bendeydi. Tüm kızlar ise yüzü kızarmayanların, utanmayanların sevgilisiydi. Ben tüm acılarımı içimde biriktirdim. Aşk beni susturdu. Bazılarına ise aşk yatak yorgan oldu. Çüp çüp su içtim. Aslında ben yüreğimi yakan senin hayaliyle öpüştüm. Ayaklarımı uçuruma uzatmış senin manzaranı izliyordum. Bir gel desen ölümüne sana gelecektim. Bir güneşi gördüm bir de seni. Güneş gözlerimi kamaştırdı, sen ise kör ettin. Söyle bu zavallıdan ne istedin. Senin yokluğunda yollar taştı, kaldırımdı. Sen varken yollar tabanlarımı gıdıklayan kırmızı halıydı. Az önce yanımda sen vardın sandım. İçim ürpermeyle doldurmuştun. Ya yanımda olsaydın. Demek ki içim parçalanırdı. Sana bir gazetenin ekmeğe sarılması gibi sarılmak isterdim. Anca o vakit doyardım sana. Ve sen fırından yeni çıkmış sımsıcak ekmek gibi beni ısıtırdın. Aşk iki kağıdın arasındaki yapıştırıcı gibi bizi birbirimize yapıştırsaydı. Kopmak isteyen de diğeriyle beraber paramparça olsaydı. Seni mıncıklaya mıncıklaya öldürmek isterdim. Parmak izimi kolay bulsunlar diye. Sen bu dünya peteğinde kraliçe arıydın. Herkes bal derdin de olsa da ben senin peşindeydim. Bir yerde kadın kalitesi erkek kalitesini gösterirdi. Çünkü kadınlar adamına göre davranırdı. Sen bana gül bahçesinin gül dallarını verirken, ben sana gülüm demenin zevkini yaşardım. Ben seninle güzelliği tadardım. Kıyamet nedir? kıyamet bir yardımcı bulamamaktır. kıyamet gidecek yerinin olmamasıdır. ' eyne'l mefer' demektir kıyamet. Kıyamet ağlayarak, sızlayarak, bardaklarını dibini bularak, kendi kollarını boynuna atarak, duvardan dökülen sıvalar gibi paramparça olarak sevmektir. Ya da hiç sevememektir. Kimseye yakın olamamaktır, kukumav kuşu gibi yalnız kalmaktır kıyamet. Nereye kaçmalı? Her yerde kendi cesedini bulmaktır, kıyamet. dudaklarda kendi ismine yer bulamamaktır, unutulmaktır kıyamet. Hep aynı derdin içinde yoğrulmaktır, bıkmaktır ve usanmaktır kıyamet. Cehennemi insanda görmektir. Elinin ayağının tutuşmasıdır kıyamet. Ölümü bile bir kurtuluş görememektir. Yaşam içinde bocalamaktır. Yüreğinin tüm yangınlarına sura üflenir gibi üflenilmesidir kıyamet. Böğüre böğüre can çekişmektir. Ey sevgili bunca kıyameti yaşadıktan sonra gel artık sev beni. Çünkü ben cenneti hak ettim.
Tüm taşlar aslında dünya kızgın ve kor halindeyken közlerin katılaşmış halidir. Ah sevgili seni gördüğüm ilk anda da önce yandım sonra taş kesildim. Ah sevgili seni kaskatı sevdim. Tıpkı dünyanın içinin yanıp, dışının kaskatı kesilmesi gibi sevdim.