Türk milleti! Yunus Emre'ye, Mevlana'ya, Mahzuni Şerif'e, Aşık Veysel'e, Mimar Sinan'a vs. sımsıkı sarılmalıdır. Onlar sizlerin gerçek pastalarınızdır. O pastaya yamatılmış, puding niyetine Elif Şafak'a, Orhan Pamuk'a, İskender Pala'ya, Bedri Baykam'a vs. el bile sürmemelidir. Onlar anca karın ağrısı yapar. Günümüzde aşk mide bulandırır hale gelmişse; Yusuf ile Züleyha, Mevlana ile Şems ve Leyla ile Mecnun'un ya da çağdaş sofralarda kadehler birbirine çarpıştırılırken, insanları da birbirine çarpıştıranların yazdıkları hindi etine batırılmış çatal ve bıçak aşklarının habire bizlere servis ettirilerek aşk diye yedirilmeye çalışınılmasındandır. Eskiden Osmanlı imparatorluğunu kuran Türk milletine şimdi abaza cumhuriyeti ya da iki kıta arasındaki Türkiye'yi, iki bacak arasındaki bir ülke yapmaya çalışanların kalemşorluğunu yapmaya çalışanları kendi kalemleriyle karalayın. İnanmayın medyanın bir şarap küpü olduğu ve o şarap küpündeki tortuların da yazar olduğu bir dünyaya. O yazar tortularının asıl amacı, insanları önce sarhoş etmek, sonra da yerlere sermektir. Türk milleti; Zeki Müren'lere değer vermelidir. Güfteden, besteden, notadan ve musikiden haberi olmayıp, bir iki ajitasyon sözle ve cart curt nağmeyle şarkı söyleyen arabesk ve pop şarkıcılarına pabuç bırakmamalıdır. Bir ülkede felsefe müzikle başlar. Türkiye'de Orhan Baba ile, Ferdi Abi ile, Demet Akalın ile, İsmail YK ile hangi felsefeye ulaşılır. Bunlar Türkiye'nin gül gibi insanlarının gönül bahçelerine diken ekmişlerdir. Türk milleti yediği bunca hara hura yemekle şişirilmiştir. Türk milleti hiçbir zaman barbar, zalim ve hayvan olmamıştır. İngilizler, Fransızlar, Ermeniler bu konuda uzmandır. Türk milleti en kötüsü olarak maganda olmuştur, kaba olmuştur. Onun da sebebi abur cubur bir müzikle ve edebiyatla şişirilmesidir. Türk milleti nezih ve besleyici gıdalar almalıdır. Türk milleti GDO'lu programlardan, sanatçılardan, edebiyatçılardan uzak durmalıdır. Bu millete reva görülen mağaralar, inler, hayvan barınakları bunları yapanların evleridir. Bunlar size konuksever görünürse bilin ki sizleri konuk edecekleri veya yaşatmak istedikleri yerler mağaralardır ve inlerdir. Türk milleti bu ülkeyi cennete çevirmek istiyorsa ve bu ülkede Adem'lerin, Havva'ların rahat etmesini istiyorsa bu topraklarda şeytanların barınmasına izin vermemelidir. İki satırlık adamları musallat ettik ömrümüze, bundandır böyle dibe vuruşumuz. Bizleri seni seviyorumlarla, boş aşklarla kandıranlara, kalpleri dolu, beyinleri boş millet yapma çabası içindekilere kendi ellerimizle izin vermekteyiz. Onların kitaplarını okuyarak ve senaryolarına kanarak tuzaklarına düşmekteyiz. Aşk aşk denilerek her gün. Kalpleri dolu, beyinleri boş bir millet yaratılmakta. Kimse bilmemekte ki beyinsiz aşklardan ne filozof ne de bir duyarlılık çıkar. Bize aşk insanın aklını başından almalı denilmekte gün aşırı. Aşkı yeni dünya düzeninin dini yaptılar. ' Yüreğim Seni çok Sevdi', ' Yüreğinin Götürdüğü Yere Git ', ' Aşk' , ' En Son Yürekler Ölür' , ' Eroinle Dans ', ' Kalbinin Sesini Dinle' , ' Sevgi Dolu Bir Yürek' gibi bu dinin kutsal kitaplarında beyni geri plana atıp yüreği öne çıkartıp duyguları önemseyip düşünceyi ötekileştirdiler ve sevgiliye tapmayı bize öğrettiler. Türk milletini afyonlaştırdılar. Afyon bitkisinin özüne aşk dedirtip ağızlara sakız yaptılar. Çiçeğini aşk çiçeği yaptılar. Türk milletini aşk diniyle uyuşturdular. Bizleri beyinlerimizden vurdular. Aşk aşk deyip bizi uyuttular. Başka ruhları başka hayatlara adadılar...
Hala bana inanmayanlara gidin Canan Tan'ın 'Yüreğim Seni Çok Sevdi' romanının kapağına bir bakın derim. Kapağında tek gözlü bir kız portresi vardır. Peki tek göz kimlerin sembolüdür. Tabi ki masonların işaretidir. Şimdi inanıp inanmamak size kalmıştır.