Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Kaç zamandır yoruldum kalabalıklardan.. Yalnızlığa hasret ruhum. Alsam başımı avuçlarımın içine… Ben; ben olsam.. Ruhumun derinliklerinde kaybolsam… Dönsem içimdeki en gizli köşeye. Toprak dinlense, ağaç serinlese, deniz arınsa kirlerinden.. Derin bir nefes alsam… Bir ağaç gövdesine gizlensem.. Dinginleşsem… Kaç zamandır, aklım başka başka yerlerde… Çaresizim.. 7.2 şiddetinde bir deprem sonrası, 5.9’luk artçılara teslim yürekler gibi … Detone bir ses bozar sessizliğimi. Akordu yapılmamış bir kemanın, anlamsız cızırtısı dolaşır hücrelerimde.. Kuru gürültüler, duvarlara vurur kendini. Ruhsuz bedenler dolaşır sokaklarda. Cinlerim tepemde . Kavurucu güneşten uyuşmuş hücrelerim Mina’da şeytan taşlamakta… Geniş bir caddenin kenarında konuşlanmış kurumlu evler anlar beni.. Pahaca yüksek ama bedbin … Sessiz isyanlarını ancak ben duyabilirim.. Kaç zamandır suya hasret, kavrulur dudaklarım.. Genzimi yakar susuzluğum.. Kızılın, turuncunun, sarının koynunda mest-i naz, dallarda sallanmalıyım.. Düşmeliyim sonra yere, nasılsa değerinden bir şey kaybetmez cevher yere düşünce... Ter kokularından azade, toprak çekmeliyim ciğerlerime mis gibi… Denizle kucaklaşan asumana karışmalı gözyaşlarım. Toprağa, sessizce içimi boşaltmalıyım.. Kaç zamandır deli divane bir boşluğun içinde devr-i daim.. Met-cezirlerde, farkında değildim soluk alış verişlerimin, ne sabahın nurani büyüsünün ne de gecenin efsûnkar tütsüsünün… Bakar kör, gözlerim.. Bir hengamenin içinde savrulup gitmiş onca zaman.. Geçmez sandığım günler, çoktan kurulmuş albümlere.. Çoğu tebessüm eder bugün … Aldanmayın!.. Çoğu bir deklanşörün hatırına, anı kandırmak için... Değilse ne yangınlardan, ne de kasırgalardan serseme dönmüş bu yürek.. Esrik bir baş dönmesinin ser-be-ser avuntusuyla geçmiş saniyeler.. Ziyafet sofralarından aç kalktığım onca sene, doyumsuz bir tokluğun hayaliyle avutmuşum kendimi… Bir kısrak kadar dolu dizgin, bir martı kadar ürkek.. Beni anlasa anlasa Sonbahar anlar ancak.. Bir senfoni tadında yağmur damlalarının sesi… Nefes alan her şey, herkes kendi telaşında… Fırtınadan önceki sessizlik… Bir hışırtı, nereden geldiğini bilemediğimiz.. Off!.. Özlediğim dalga sesi; flu bir gökyüzü; yakmayan, kavurmayan güneş; zikreden ağaçlar; kasımpatılar; çuha çiçekleri; mor menekşeler; tadından dayanamayıp çatlamış nar… Şiire ses, şarkıya nota, resme ışık, gönlüme eş: Sonbahar… Beni anlasa anlasa Sonbahar anlar… 14.11.2011 XXI. Uluslararası Kıbatek Edebiyat Sempozyumu Şiir Sunumu *****Mensur Şiir
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hilâl Erboyacı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |