Zeus'un Kızı; Durak
(Aysun Güven) 31 Mayıs 2013 |
Bireysel |
| |
Yaşamanın herkese verdiği ayrı bir tat vardır. Ve insanlar, hayatın, birbirlerine verdiği tadın ne olduğunu anlamaya çalışmakla zaman kaybediyor. Anlamaktan usanmışlar ise sarhoş oluyor. Acaba kim haklı ? |
|
Gökkuşağı
(AYSUN) 30 Temmuz 2010 |
Toplumcu |
| |
Asansörde çıt bile çıkmıyordu.Yıllanmış asansörün kendi sesi zaten o kadar iğrençti ki her seferinde konuşmuş olmayı dilerlerdi.Ama bu ayin bozulursa sanki uğursuz bir şeyler olacakmış gibi kimsenin her seferinde hiç sesi çıkmazdı |
|
Alacakaranlık ve Ötesi
(AYSUN) 26 Kasım 2010 |
Başkaldırı |
| |
Gözleri yerinden fırlamış benim onu gördüğümü farketmiş çığlık atmasının işe yarayıp yaramayacağını merak etmeye koyulmuştu.Ben inanılmaz bir gücü elinde bulunduran bir savaşçı,büyük bir af gücüyle donanmış bir peygamber gibi hissediyordum kendimi.Sonuç sadece bir halıflexin ucundan parmağımla bile oynatabileceğim bir ağırlıkla fındık faresini özgürlüğüne kavuşturacaktım.Ya da onu orada ölüme terk edebilecektim |
|
Acının Dramatik Süsü
(Aysun Güven) 1 Haziran 2012 |
Beklenmedik |
| |
Yalpalayarak giden at ya sakattır ya da hasta!!!!Nasıl olsa ölecek !!Eğer bunlardan hiçbiri değilse neden HAYATI adı gibi yaşayamıyoruz.? Hemen bir ayna bulun ve yaşayanın siz olduğuna karar verin. |
|
Zeus'un Kızı;hayal Balığı
(Aysun Güven) 14 Haziran 2012 |
Başkaldırı |
| |
Vitrinin üzerinde duran ,tamamı camdan mavi melek balığı kızım tarafından çizgi filmdeki, hayalleri gerçek yapan hayal balığına benzetilmişti.
-Anne bu hayal balığına benziyor !
-Evet kızım doğru zaten hayal balığı.
-Neden ?
-Bizim de hayallerimiz var çünkü.
-Neden ?
-Peki senin hiç hayallerin yok mu ?
-Ben Deniz Kızı olmak istiyorum. Bir de Tinker Bell gibi havalarda uçabilmek.
-Bak gördün mü işte bizim de hayallerimiz var senin gibi .Biz de şimdi senin tam eksikliğini kavrayamadığın barışı,mutluluğu hayal ediyoruz kızım.
Şaşkın bakışlarla bana bakan kızımın kafasını biraz karıştırdığımın farkındaydım. Önce benim hayallerim olması biraz tuhafına gitmişti.
-Neden bu kadar şaşırdın biz büyüklerin hayalleri olamaz mı?
-Anne siz büyüksünüz.Her istediğinizi yapabilirsiniz.
-Peki anne ben de büyüyünce hayallerim olacak mı ?
-Eğer benim gibi kalbinin ufacık bir köşesinde bir çocuk saklayabilirsen olabilir.
-Gerçekten mi?
-Evet öyle olmasaydı ben seninle nasıl yataklarda zıplardım, bahçede saklambaç oynayabilirdim ,seninle dans edebilirdim, içimdeki küçücük yerde sakladığım çocuk olmasa ,hayallerim olmasa ……..
Artık gözlerinde bir parıltı vardı.
|
|
Zeus'un Kızı;per - Kür Per - Taj
(Aysun Güven) 28 Haziran 2012 |
Başkaldırı |
| |
“ İnsanı insan yapan tartışma becerisidir. Doğrulama eğilimi (confirmation bias)(doğrulamada taraflılık),bilimsel ve somut verilere karşın, beyninizin yalnızca önyargılarınızı destekleyen bilgileri ayıklayıp seçmesi anlamına gelir. Yani Türkçe meali insanların inandıkları şeyleri (diğer bir deyişle zihinsel şablonlarını)taraflı bir şekilde doğrulama eğiliminde olmalarına işaret eder. Son 20-30 yıl içinde doğrulama eğiliminin düşünce sakatlıklarından yalnızca biri olduğu psikologlar tarafından kabul görüyor. |
|
Zeus'un Kızı; Takvim Yaprakları
(Aysun Güven) 26 Temmuz 2012 |
Başkaldırı |
| |
Bir fincan kahve vardı önünde falı kapatılmış. Açmayı unutmuş olduğunu farketti işe daldığından .Kurumuştu ama yine de açtı fal kapalı kalmazdı ne de olsa değil mi? Yudum yudum içilmişti. Hayat gibi. Kimisi öyle yaşamaz mı hayatı keyfekeder. Kimisi dertlenir kederlenir en olmadık şeylere üzülerek . |
|
Zeus'un Kızı; Işık
(Aysun Güven) 20 Eylül 2012 |
Başkaldırı |
| |
Orta yaşlı bir erkek yürüyordu. Bembeyaz sakalı ona vermesi gereken hoşgörü ve sevimliliği yakıştıramıyor, her an kendinden utanmış kaçacakmış gibi duruyordu. Belli ki bir yerlere yetişmeye çalışıyordu. Sanki yanından biri gelmiyormuşcasına sadece karşıya bakıyor, görünmez bir zincirle beraberinde ki genç kızla aralarındaki mesafe hiç değişmiyordu. Ne önünde, ne yanında, ne çaprazında, onun arkasında bir yerde arkasından geliyordu. |
|
Zeus'un Kızı; Kronoloji
(Aysun Güven) 27 Eylül 2012 |
Varoluşçuluk |
| |
Son durakta ineceğini bilen yabancı bir yolcu gibiydi. Otobüse biner binmez hangi durakta ineceğini söyler, oraya geldiğinde şoförün onu uyarmasını bekler, kafasını onunla meşgul etmek istemezdi. İneceği yere geldiğinde uyaracağından emin, seçimle yeni işbaşına gelmiş bir politikacı gibi. Belki de hiçbir şeyini emanet etmeyeceği tanımadık bir otobüs şoförüne, gideceği durağı emanet etmiş olurdu. En köşe koltuğa geçer. Genelde güneşli olan bu şehirde güneşten ters tarafa oturmayı tercih ederdi. Oturduğu an küçük cep kitabını çıkarır. Kocaman parmakları ile sayfaları çevirmeye uğraşırdı, telaşlı telaşlı. |
|
Zeus'un Kızı; Verilmiş Sözler
(Aysun Güven) 28 Şubat 2013 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Hep başkalarının hikayesini okursunuz. Peki ya bir gün, okuduğunuz hikayenin kendi hikayeniz olduğunu anlarsanız sonunu okur musunuz ? Ya da sonu tekrar yazmak için mi uğraşırsınız ? İşte bu böyle bir hikaye. |
|
Zeus'un Kızı; Olta, Balık ve Deniz
(Aysun Güven) 14 Mart 2013 |
Sevgi ve Arkadaşlık |
| |
Ama balıkları tutarken, ağızlarından demir çengeli çıkarırken, babamın ameliyatlarda gösterdiği özeni gösteriyor, acıtmamaya dikkat ediyordum. Ve onları, asla çıkamayacakları , üstü kesilmiş su dolu, plastik bidonun içine atarken hiçbir şey düşünmüyordum, onların biten hayatları dışında. İçeri tıkıldıklarında, bir süre kurtulduklarını düşünürler, azalan oksijen ve değişmeyen görüntü onlara her beş saniyede bir yakalandıklarını hatırlatır. |
|
Zeus'un Kızı; Aklı Başında İntiharlar
(Aysun Güven) 5 Nisan 2013 |
Beklenmedik |
| |
Ölmek istiyor biliyorum. Bunu, bana, her hücresinde hatırlatıyor. Öyle ki içtiği sudan yediği ekmeğe kadar her şeyi alalade yapıyor. Gülümserken istekli değil, el sıkarken, özellikle müzik dinlerken, o kadar çok aynı şarkıları dinliyor, o kadar sıradan bir zevki var ki onları, duyduğuna dair şüphelerim günden güne artıyor. Sabahları kalkarken, saate nefretle bakmamı istiyor benden. Canı olduğunu düşünsem, gün içinde baktığı tüm insanlar gibi ona da acıyacağım. |
|
Zeus'un Kızı; İtibar ve Kariyer
(Aysun Güven) 12 Nisan 2013 |
Anı |
| |
“ Benlik düzeyimiz yaşamımızı kendisine çeker. Ve her şey senden kaynaklanır. Gördüğün ve dokunduğun her şey senin varlığının, noksanlığının ve içindeki boşluğun dışa yansıyan görüntüsüdür. Yaşamda boşluklar yoktur. Eğer sen, kendini yeni bir biçimde düşünmeye ve davranmaya zorlayarak bunları doldurmazsan,bunu senin adına tüm zalimliğiyle o yapacaktır.” Tanrılar Okulu/ Stefano E.D’Anna |
|
Zeus'un Kızı; Bayram mı O Ne Ki?
(Aysun Güven) 12 Ağustos 2013 |
Bireysel |
| |
-Oğlum bir millet kin ve öfke duyarsa içinde kendini sevmiyor ve saymıyor demektir. Öldürmek veya öldürülmek seçtiğin tarafla ilgili değil aslında, yaşadığın kadarla ilgilidir. Sen sen ol değer verdiğin şeyler için savaşırken dik dur her zaman. |
|
Zeus'un Kızı; Yağmuru Öldürmek
(Aysun Güven) 12 Eylül 2013 |
Kent |
| |
2013 Ağustos’da öldürülen, birbirinden farklı hikayesi olan,26 kadının anısına.
Koşuyordum, yağmurda koşuyordu. Ben yatay, o dikey. İkimizin de derdi başkaydı. O, beni düşünmüyordu ki. Ben, onun farkındaydım, ıslandığım için. Gözyaşlarımın tuzunun, kendine, karıştığını bilse, bu kadar fütursuzca yağar mıydı bilmem. |
|
Zeus'un Kızı; Paravan
(Aysun Güven) 31 Ekim 2013 |
Kent |
| |
-Bir kadın olmak, aynı zamanda, biraz erkek de olmak demektir. Bir erkek için ise, daha çok kadın olmak gerekir ki, anca doğuştan itibaren yerleştirilen, o katılık hissi yumuşasın. |
|
Zeus'un Kızı;kadının Gölgesi
(Aysun Güven) 9 Ocak 2014 |
Kent |
| |
“Hindistan’nın Yeni Delhi şehrinde 16.12.2012 yılında bir otobüste, çete tarafından tecavüze uğrayan genç kadın ve tüm tecavüze uğrayan kadınların anısına…..” |
|
Zeus'un Kızı;gökkuşağı
(Aysun Güven) 15 Mayıs 2014 |
Kent |
| |
Asansörde çıt bile çıkmıyordu. Yıllanmış asansörün kendi sesi zaten o kadar iğrençti ki her seferinde konuşmuş olmayı dilerlerdi. Ama bu ayin bozulursa sanki uğursuz bir şeyler olacakmış gibi kimsenin her seferinde hiç sesi çıkmazdı. Aşağı vardıklarında hemen işe koyulmazlardı. Önce biraz aşağıya psikolojik olarak alışmanın verdiği zamanı kullanırlar. Bunu yaparken kimse birbirine bakmaz, çıplaklarmış gibi hareket ederler, bu alışma devresi bir tür kıyafet giyme seremonisine döner, herkes giyinince işe koyulunurdu. |
|
|
|