..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızlık güzel birşey, ama birilerinin yanınıza gelip yalnızlığın güzel birşey olduğunu söylemesi gerekir. -Balzac
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Aysun Güven




12 Ağustos 2013
Zeus'un Kızı; Bayram mı O Ne Ki?  
Aysun Güven
-Oğlum bir millet kin ve öfke duyarsa içinde kendini sevmiyor ve saymıyor demektir. Öldürmek veya öldürülmek seçtiğin tarafla ilgili değil aslında, yaşadığın kadarla ilgilidir. Sen sen ol değer verdiğin şeyler için savaşırken dik dur her zaman.


:ADJJ:
Ev soğuktu. Annesi rahatsız olduğundan akşamdan sönmüş sobayı yakamamıştı. Bayat ekmeği en azından sobada ısıtıp üzerine yağ sürüyordu. Şimdi onu da yapamayacağından birden iştahı kaçmıştı. Ama hiç birşey moralini bozamayacaktı. Çünkü yarın babası gelecekti. Arefe Günü idi. Oturdu bayat ekmeği afiyetle yedi ve annesine de teklif etti. Annesinin gerçekten rengi solgun görünüyordu. O da üzülüyordu. Aylar sonra kocasına bu kadar çirkin görünmek istemiyordu. Ama karın altında bulaşık ve çamaşır yıkamak onu bu hallere koyuyordu. Öğleden sonra biraz ayağa kalkmaya çalıştı. Erkek çocuğu olmasına rağmen annesine çok yardımı dokunuyordu. Hava gittikçe soğuyordu. Kar insanı acımasızca soğuktan titretiyor, sıcaktan buz gibi eridikleri günleri, ağustos böceklerinin yaşam çığlıklarını iple çeker olmuşlardı. Evlerinin camı, buz sarkıtlarının arasından görünen yola bakıyordu. Etraf öylesine karla dolmuştu ki ufukta beyazdan başka renk yoktu.

Kapılarının önündeki üçüncü basamak hep biri geçtikten beş altı saniye sonra çıtırdardı. Birinin geldiğini hep oradan anlarlardı. Hemen küçük camdan sarkıtların arasından bakar eğer sevmedikleri biri ise evde yokmuş numarası yaparlardı. Çünkü misafirlerinin çoğu doğudaki savaşın yersiz olduğunu, babalarının boşuna ölüme gittiğini, ekmek parasını başka yerlerden de kazanabileceğini söyler zaten canları burnunda yaşama sarılmaya çalışan dallarını bir bir koparırlardı. Onlar da bıkmıştı tabi ki anne, kocasız buz gibi yatağa yatmaktan, ufaklık ise babasıyla doya doya oynayamamaktan.

Zor da olsa annesi kalkıp mutfağa girdi. Ama içinde hep bir burukluk vardı. Bunu hastalığına yoruyordu. Her zaman ki gibi işe koyulmadan ekmek kırıntıları fırlattı karın üstünde bekleşen kuşlara. Her biri saygıyla birbirinin ekmeğinin önünden geçerek kendi ekmeğini yedi. Güneş, kar bulutlarının arasından selam veriyor, çabucak kayboluyordu arsız bir çocuk gibi. Buz parçaları ile
arkadaş olmuştu bugün okula giderken batmıyorlardı, incecik, köselesi erimiş, ayakkabıdan. Üşümüyordu yüzü, minicik elleri bile kızarmamıştı soğuktan. Canının çektiği ne varsa getirecekti sanki babası gelirken. Bütün gün babasına okuma yazmayı nasıl öğrendiğini, annesine nasıl yardım ettiğini en önemlisi ise onu nasıl özlediğini anlatacaktı. O kadar çok şey vardı ki onları kafasında sıraya koyuyordu. Acaba hangisinden başlasa?

Anne kocasının en sevdiği yemeği patlıcanlı pilavı ocaktan indirirken, yüreğinde öyle bir acı hissetti ki neredeyse elinden tencereyi düşürecekti. Normaldi halsiz düşmüştü günlerdir doğru dürüst yemek yememişti. Uzun, simsiyah saçlarını taradı. En son aynaya baktı. Yaşlanmıştı gencecik. Usulca uzandı kanepesine, yastığa kafasını koydu. Dalmıştı.

Ertesi gün erkenden kalkıldı, yataklar düzeltildi. Kahvaltı hazırlandı. İnanılmaz bir kıpırtı vardı içlerinde. Her an buz sarkıtları ile dolu küçük tahta çerçeveden tanıdık biri görünebilirdi. Beyaz hiç bu kadar güzel görünmedi gözlerine. Hiç konuşmuyorlardı. Gözleri birbirlerine anlatıyordu zaten. Nereden ellerine geçti kim getirdi bilmiyorlar; kocaman kapaklı dergide deniz dedikleri kocaman masmavi bir tarla görüyordu. Tarlanın üzerinde kocaman tekneler nokta nokta beyaz, lacivert rengarenk. Onlarla beraber güneşi selamlıyor, o mavi arsanın kokusunu, tadını, ıslaklığını hissetmeye çalışıyordu. Aklında hep babasının kirli sakalı vardı uykusu geldiğinde kucağında oynadığı. Hatırladı o sabah göreve giderken kendisine söylediklerini;


-Oğlum bir millet kin ve öfke duyarsa içinde kendini sevmiyor ve saymıyor demektir. Öldürmek veya öldürülmek seçtiğin tarafla ilgili değil aslında, yaşadığın kadarla ilgilidir. Sen sen ol değer verdiğin şeyler için savaşırken dik dur her zaman.
” İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler.” Alıntı


O zamanlar ne demek istediğini tam kavrayamamış, bu işi babasının yapmak zorunda kalmasını anlayamamıştı. Ama yıllar ona, bu işi birilerinin yapması gerektiğini öğretmiş, kendisini babasız bırakma gafletini affedememiş, bu ne yaman çelişki ki babası ile gurur duymayı sevmişti.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Zeus'un Kızı; Durak

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Zeus'un Kızı;hayal Balığı
Zeus'un Kızı;gökkuşağı
Acının Dramatik Süsü
Zeus'un Kızı;per - Kür Per - Taj
Alacakaranlık ve Ötesi
Zeus'un Kızı; Takvim Yaprakları
Zeus'un Kızı; Paravan
Gökkuşağı
Zeus'un Kızı; Olta, Balık ve Deniz
Zeus'un Kızı; Işık

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kara Mizah [Şiir]
Irmak [Şiir]
Bütün Yolculuk Boyunca Hasret Ayrılmadı Benden - Bir Ucu Bir Kuyuda Kaybolan Rüzgarlı Bir Şosede [Şiir]
İnsana Dair [Şiir]
Bir Dolu Bir Boş [Şiir]
2011 Yeni Doğan [Şiir]
Doğum Günüm [Şiir]
Derdim Bu Olsun [Şiir]
Doğum Günüm [Şiir]
Ne Diyeceğimi Bilemedim [Şiir]


Aysun Güven kimdir?

hayatın içine sığamayanlar kitapların içine sığabilir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aysun Güven, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.