• İzEdebiyat > Deneme > Unutulamayan Dönemler |
81
|
|
|
|
‘Gözlerim Assos benim..’..Bulutlara uzatıyorum ellerimi../Ufukta incelen çizgiyle../ Lesbos (Midilli) geceden yazılan şiirini okuyor gökyüzüne../Güneş parıltısında sevişiyor deniz../ |
|
82
|
|
|
|
Bir yarım bırakılmışlıklar vardı. Bugün çoktan beri yazmadığımı düşünerek hayıflandım. Oysa ki şarkıda ki gibi ne güzel başlamıştı hikaye... |
|
83
|
|
|
|
Ben bol şekerli bir Türk kahvesi yaparım sesinde köpüklenen. Mutfak camından gelip geçenleri seyrederken, telvemizde geçmişe rastlarız bakarsın. Alınmam gülüp geçersen… |
|
84
|
|
|
|
Çanakkale askeri sadece kendini düşünmüyordu. Kendini koruduğu kadar düşman askerini de koruyordu. Yaralı düşman askerini, kurtulması için saatlerce kucağında taşıyan askerimizin yaptığını bütün dünya biliyor…
Buna benzer o kadar çok hikâyeler var ki Çanakkale Savaşı’nda… Bir araştırmacı yazar bunları yazmaya kalksa ciltlerce kitap tutar…
İşte, dün bu hikayelerden birini de Pamukkale Üniversitesi Öğretim Görevlilerinden Doç Dr Yusuf Ziya Bildirici’nin hesabında güzel bir Çanakkale Hikayesi okudum. Sayın Bildirici ile de görüşmem üzere bu hikâyeyi sizlerle paylaşmak istedim. |
|
85
|
|
86
|
|
|
|
“Zaman hikayeler barındırır içerisinde, kırık hikayeler. Bazen insanı yutacak kadar derin kırıklar...Kırıklıklar...
Zaman durmuştur, mekan durmuştur. İnsanlar geçip gitmiştir içlerinden, bırakıp düşlerini.”
|
|
87
|
|
|
|
...dostlarımdan gizli senin için satılıga çıkıyordu degerlerim, bense miyadı dolmuş bir roman gibi rafa kaldırıyordum herşeyi ve neyazık Teke sakallı bir züpbe dokunuşuydu artık ellerim. |
|
88
|
|
|
|
Öylece durmak tüm sessizlik içerisinde |
|
89
|
|
90
|
|
|
|
Doğdum mu bugün,sen de doğmuşsun?İkimizin doğum günü aynı gün! |
|
91
|
|
|
|
Gözüm uzaklara daldı, gönlüm uzaklara uçtu. “Ah” dedim, “bir kuş olsaydım şimdi, bende uçup gitseydim.” |
|
92
|
|
|
|
Server Tanilli, aydınlanma sürecinin en önemli çelişkilerini karanlıktan aydınlığa bilgece bir görev ve sorumluluk bilinciyle açığa çıkarmıştır. |
|
93
|
|
|
|
Şimdi sen yüreğim elinde git diyorsun bensizliğe. Hasretle kavrulmuş akşamlara emanet ediyorsun canımı. Dokunsan ağlayacak yürek,kanadı kırık bir kuş gibi çırpınır durur, uçamaz bir adım uzağına. Gitme... Gidişin vurgunudur ömrümün, içimin yangınıdır. Gidişin ölümümdür... |
|
94
|
|
|
|
bir metnin ortaya çıkması anında yazarın çektiği sancıları ve gelgitleri konu alan bir deneme... |
|
95
|
|
|
|
Eski kırk beşlikler vardı satırlarımda, sizi izlerken...
Ve siz hiçbir zaman bilemediniz; yokluklarınızda, göz kapaklarıma iğneler batırılmış gibi ağladığımı... |
|
96
|
|
|
|
Milli egemenlik, egemenliğin millete ait olduğu gerçeğini teslim etmektir. Halkın görüşünün esas alınmasıdır. Halkın seçtiklerine saygı duymaktır. Kişi ve zümre egemenliğini reddetmektir. Onun içindir ki milli egemenlik, monarşi ve oligarşiyle bağdaşmaz.
|
|
97
|
|
|
|
İşte o an bir Captan Tsubasa çılgınlığı meğer top yuvarlak değilmiş Genzo Wakabayashi ismini öğreten şapkasıyla 24 saat berabermiş. Voltran(voltran voltran voltran) beş aslan, Ninja kaplumbağalar 4 +1 = 5 Splinter ustayla denkmiş. |
|
98
|
|
|
|
Ölmek için güzel bir yer, ölmek için güzel bir zaman ve ölmek için güzel bir gün... |
|
99
|
|
|
|
Eğitim tarihimizde, Halk Evleri ve Köy Enstitüleri, toplumdaki eğitimin ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Bu kurumların varlığı eğitimin öncesi ve sonrası arasındaki farklılığı net bir şekilde gösteriyor. O zamanki sistemle birlikte sorgulandığında, Cumhuriyet döneminin eğitim alanında yaptığı devrimlerin önemli yansımaları olarak bu oluşumların; gelişmiş dünya ülkeleriyle paralel, yeni siyasal yapılanma ve yeni üretim biçimleri önerileri bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Bu kurumların varlığından rahatsız olanlar hemen müdahale edip kapatılmasına karar verdiler. Onun yerine sisteme uygun, uysal kişiler yetiştiren bir sistemi var ettiler.
|
|
100
|
|
|
|
kaç göç yangını alır beni yüreğine
!ibrahim'e serinlik bahşeten ey ateş!!
muhammed ummetini şu an durumu ne?
|
|