Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Canım yandı, kaybolduğumu zannettiğim günlerden bir gün karşıma çıkacak ve beni benden alacak her türlü şeye hazır olduğumu düşünüyordum. Gözlerim aslında göreceklerine henüz hazır değilmiş meğer! Bana tek soru soruyorlardı durmadan, soruların cevabını tek başıma veremeyecek kadar kendimi küçük hissediyordum oysaki. Yeni yaşıma bastığımda bunun herkes tarafından kabul gördüğünü ve hep o soruyla canımı sıkmak için gelebileceklerini anlamıştım nihayet. Kime ne diyordum hep içimden, bana ne onların söylediklerinden. Bana sen artık büyüdün diyorlardı, başkada bir şey demiyorlardı. Tamam, büyümüş olabilirim, dedim. Bana bunun kurallarını öğretin dediğimde kimse elimden tutup, koş yavrum ben seni tutarım diyemedi korkakça. Büyümeyi kendim öğrenecektim. Düşecekmişim, yorulacakmışım, doğrulacakmışım, sevecekmişim, ezilecekmişim ve dövülecekmişim… Her çağa adım atarken ben, karşılığında küçüklüğümden de alınıp gidilenler vardı, üzerine eklediklerimde. Cam kırıklarının üzerinde yürüyordum, gece yarımı gösterdiğinde Kadıköy’de sedir cafelerin önünde hava soğuktu, ay geceyi aydınlatıyordu ve ben içimi ısıtmak için çay içiyordum kimseler olmadığı halde. Yaprakları dökülmüş, kuru dalların arasından başımı yukarıya kaldırdığımda ayın pürüzlü yüzünü gördüm tıpkı benimki gibi. Mucizelere inanmaya başlamıştım artık, çünkü tek ümidim mucizelerdi maalesef. Kaç kez mucize olsun diye Allah’a dua ettiğimi anımsayamıyorum bile. Bugün bir kez daha büyümüştüm. Beni kimse merak etmiyordu, aklı başında olduğuma inanırlardı hep. Telefonuma baktığımda beni sormak isteyen hiç kimsenin olmadığını görerek gözümü kaldırım taşına dikmiştim. Sonra çay içmekten sıkılmış, içimi daha çok ısıtacak bir içki içmek istemiştim. Artık içki içmek için herhangi birinin telkinleri de gerekmiyordu beni engelleyecek bir kanunda yoktu ortalıkta çünkü o yaşı da çoktan aşmıştım ben. Bir tekel bayiinin önüne geldiğimde adam bana garip bakışla bakmış,’’bu kız, kafayı yemiş’’demiştir kesinlikle içinden… O anda anladım ki büyüyünce bu ilginç bakışlardan her an nasibini alabiliyormuşum. A a bu kız deli, diye bakarlar hep! Ama ben büyüdüm, yaparım! Elimde bir kanyak şişesi yolda sakince yürürken herkesin bana baktığını zannediyorum. Aslında hiç kimse bana bakmıyor, ben onlara bakıyorum. Elimde sıkıca tuttuğum kanyak şişesinden büyük bir yudum alarak önüme bakıyorum. Sen de bu yollardan geçtin mi? Yaş ilerliyor kızım, bak yaşıtların ne yapıyor? Sen hala aynı tas aynı hamamdasın, yollar yürüyorsun bir türlü bitiremiyorsun, sen yaya mı kaldın? Canım yandı… Bırakın artık beni. Gidiyorum buradan. Yaşımı kovalayacağım. Ona erişemiyorum ben. Yeniden bugün doğmuşsun, mutlu mu olman gerekiyormuş, sevinebilirsin artık. Kendine kavuşmak için artık o yaşı aştın çoktan. Kanat takıp uçmak mı istiyorsun? Kim tutar seni… Mutluluğu hücrelerine mi çekmek istiyorsun? Kim tutar ki seni… Ayaklarının altından kayıyor bak, avuçlarınla tutamıyorsun seneleri, kar misali eriyip gidiyorlar. Dar bir sokağa sapıyorum, doğum günün olduğunu hatırlıyorum. Karşıma dikiliveriyorsun aniden şaşıyorum! Ben bir kez daha, bir kez daha büyüdüm bugün. Şaşkınlığına veriyorum bugünü, sevincine bağlıyorum ve gülüyorum büyüdüğüne. Gülerken gözlerin gülüyor, bendeki de şans diyor! Şimdi büyüdük! Rengârenk balonlarımız yok ellerimizde ve salıncağa binmeyi istediğimiz zaman bile garip bakan gözlerin bizi yediğini görür yine gülersin bazen. Merhaba dostum diyorum, nasılsın görüşmeyeli? Bugün doğum günündü, kutlu olsun… Doğduğun gün kutlu olsun canım dostum… Bir pasta alıp mumunu mu dikmeli, yoksa kuytu bir barın köşesinde kendinden mi geçmeli? Bu sevincine nasıl ortak olmalı bilmiyorum. GÖZLERİNE YAŞ DEĞMESİN HER GELEN YAŞIN ÜSTESİNDEN GELESİN SENELERİN KARŞINA GÖZYAŞININ YAŞINDA DEĞİL ONDAN EMANET ALDIĞINI SUN… Karşılaşacağız bir gün yine bu yollarda, Öpüyorum Yanaklarından, DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © YETER ÖZHAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |