"Bana ev hikayesinden söz açmayın. Artık benim oraya gideceğim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
İnsan inanır. İnsan bilinciyle varoluşundan bu yana inancıyla da vardır. İnanmak son derece insanidir. İnanç insanın aşk halidir. İnsan taşıdığı değerleriyle insandır. Dinsel, felsefi, sanatsal, siyasal, ideolojik inanışlar kişiye özeldir ve kutsaldır. Sizin de kendinize özgü bir inancınız mutlaka vardır. Son derece doğaldır inanç sahibi olmanız çünkü o bir ihtiyaçtır. Siz yeryüzünde yaşayan altı milyar insandan birisi olarak, kaç milyarlık inanç grubunun içindesiniz ya da değilsiniz, bu sizin kendi seçeneğiniz ya da içine doğduğunuz gerçeğinizdir. Bütün inançlar haktır. Hepsinin çıkış temelinde insanı mutlu etmek yok mudur ? İnsan bilinci varolduğu sürece inanmaya ihtiyaç duyacaktır. İnsan inandığı sürede ise inançlar güncellenerek varolacaktır. Herkes tarafından rağbet gören, iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış olan hiç bir inanç olmayacaktır. Bir tek inananı da olsa her inanç haktır ve bir başkasına zarar vermediği sürece de saygı duyulmaya, korunmaya layıktır. İnanmak insanın en temel ihtiyaçlarındandır. Hayal etmek gibi, sevmek gibi, özlemek gibi… İnanç da öyle. Kutsaldır. Duygusaldır. Özeldir. Neye inanılmalıdır, ne zaman, nasıl, nerede ve ne kadar inanılmalıdır sorularını soramayacağınız kadar özeldir inanç. Sadece öğrenme, hissetme, tanıma, anlama hakkınız vardır. Tanımlama hakkınız da yoktur. Anlıyamıyorsanız eğer, o sizin kendi sorununuzdur. İnanmak için de kendinizi zorlamayınız. Ne kendinizi ne de bir başkasını. İnanmak özeldir. Kalben olur, olursa eğer. Yoksa şeklen ve taklitçilik olur. Ki, ne türden bela ve şer gelirse insanın başına o zaman gelir. Size hitabetmeyene inanmak zorunda değilsiniz. İnkar etmek, küçümsemek, dışlamak, suçlamak ve yargılamak gibi bir hakkınız da yok o’nu. Uzun olduğu kadar da kısa olan yaşamsal sürede, derin olduğu kadar da yüzeysel olan yer kürede, acı çektiği kadar da zevk alabilen bedensel bünyede, anlıyabildiklerinizden, anlıyamadıklarınız kat be kat daha fazla değil mi ? Herkes herşeyi bilmek, herşeye hükmetmek, herşeye karar vermek zorunda değildir ve de olmamalıdır. Ancak, herkes kendisini keşfetmeli, kendini bilmeli, kendine hükmetmelidir. Herkes diğerini olduğu gibi kabul etmelidir. Sevmek gönüllülüktür ancak saymak zorunluluktur. Tanımlamak zorunda değilsiniz fakat varlığını tanımak zorundasınız sizden farklı olanın. İnanç oyuncak zannedilirse el kanar. İnanç sakız gibi çiğnenilirse dil yanar. İnanç bir elbise gibi giyinilirse ten kokar. İnanç siyasete malzeme edilirse kocaman bir ülke ve toplum batar. Kutsaldır ve kişiye özeldir ; İnanç. Durak Arslan, Strasbourg, 30 Nisan 2011
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © David Durak ARSLAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |