Aşkın aldı benden beni. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
En iyisi yazmak. Çünkü ; Konuşsam ağır gelecek. Sussam eksik kalır. Hiç bir şey yapmasam ihanet olur. Yine de en iyisi yazmak : Her geminin bir rotası olduğu gibi, her insanın da bir duruşu olmalı. Duruşuna kaptanlık eden bir de felsefesi olmalı insanın. Işte o zaman, gündüz aydınlıkta, gece karanlıkta yalpalamadan yolalır insan. Doğru istikamette yolalır. İşte o zaman yaz sıcağında hafif ve serin, kış havasında sıcak ve derin duygular dolar içine insanın. İşte o zaman okyanusa açılıp, dev dalgaları aşmak, fırtınaları atlatıp, yorgun ancak yokolmadan hedefe ulaşmak mümkün. İşte o zaman etrafa güven vermek ve etrafa güven duymak olanaklı. Çünkü senin bir felsefen var ve sen ona sım sıkı sarılmışsın demektir. Sağlam bir duruş sergilemenin yolu burdan geçer. Rüzgar karşından eserse güçlenmene yarar. Rüzgar sağından solundan eserse denge kurmana yarar. Rüzgar arkandan estiğindeyse hızına hız katar. Herşey bir önem ve anlam kazanır. Çünkü senin sımsıkı sarıldığın o felsefenin kaptanlık ettiği bir duruşun ve rotan var. Bir felsefeyi dillendirip, bir başka felsefenin tuzağına düşüp, bir üçüncüsünü taklit etmemeli insan. Bu duruş çürüktür. İşte o zaman rüzgar da şaşkınlaşır, yelken de. Karşıdan esen en ufak rüzgar düşmanın kesilir. Sağdan ve soldan esen her rüzgar seni hedefinden şaşırır. Arkadan gelen rüzgar senin felaketini, senin yokoluşunu yakınlaştırır. İşte bu yüzden, bir duruşu olmalı insanın. O duruşa kaptanlık eden, sım sıkı sarıldığı bir de felsefesi. İşte o zaman net olur insan. İşte o zaman etrafı saydam ve sağlam olur. İşte o zaman istediğini yürekten ister. “İşte o zaman, tüm evren bu isteğin gerçekleşmesi için seferber olur.” İşte o zaman kazanmanın da kaybetmenin de bir haysiyeti ve onuru olur. Kendini bilmeli insan. Bilmiyorsa öğrenmeli. Önce, evrenin içinde kendisinin bir zerre olduğunu kavramalı insan. O zerrenin, yani benliğinin içine tüm evreni sığdırabilmeli. Evet, bu kadar geniş ve engin olabilir insan. “Aşk harmanında savruldum, hem elendim hem yoğruldum, kazana girdim kavruldum, meydana yenmeye geldim” diyebilmeli. Dinlemeli insan ! Sadece duymak için değil, anlamak için dinlemeli. İnsan, gözleriyle emdiği ışıkla ve içine çektiği nefesle piştiği gibi, kulağından benliğine sızan ateşle de pişmeye muhtaç olduğunu idrak etmeli. Ucuz kahramanlık maceralarından kendisini ve çevresini ancak böyle alıkoyabilir insan. Sadece kendini değil, yolcuysa mürettabatı, mürettabatsa Kaptan’ı, Kaptan ise gemiyi ancak böyle kurtarabilir. Saygın olması için, sımsıkı sarıldığı bir felsefesi olmalı insanın. Felsefesine sadık bir de duruşu. Durak Arslan, Strasbourg, 23.03.2011
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © David Durak ARSLAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |