Şöyle bir sana ne diyebilsem. Karşımdaki de bu sözümün ne anlama geldiğini bir anlayabilse. Toplum öyle sokulgan ki, yılandan farksız. Hayatında yeter ki bir gedik bulsun, hemen içeri girer. Diyemezsin ki hayatımda ne işin var. Arkadaştır, dosttur... Ne yapsa iyilik içindir. Uf dersin, anlamaz. Sana nefes aldırmaz. Neden bu kadar yapış yapışsın dersen, seni ayakta tutmak için der. Yaptığı tek şey ya tutkal olmaktır ya da zımba. Kendini sana ekler. Bir eklemedir gider. Saçlarının kumrallığını hayatına katar. İster ki her gün saçlarımı okşa. Lanet edersin yaşadığına. Yaşamak, ona buna serenat yapmayla geçer. " Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır. " diye bir türkü tutturursun. Her zaman yıkılan sen olursun. Bir mezar dilersin yaşamdan kaçmak adına. Ölmek bile bu dünyada sırayla. İstemiyorum artık İstanbul trafiği gibi bir hayat. Sokulur her yanıma insanlar. Hepsi ya hamamböceği ya da karafatma. İsterim sadece sevdiklerimle beraber olmak. Fazlalıkları atmak isterim hayatımdan. Hayatım tıka basa dolu bir İstanbul dolmuşu. Nedense son durağa kadar hepsi yanımda. Şöyle birisi inse belki nefes alırım. Böyle bir davranış belki beni kurtarır. Bana ne senin çocuğunun hastalığından, kocanın veya karının seni aldatmasından. Bana ne işyerindeki sıkıntılardan. Bana ne dertlerinden ve sıkıntılarından. Hepiniz gazetelerdeki köşe yazıları gibi boşsunuz. Nedense hayatımdaki tüm köşeleri tutmuşsunuz. Sana ne demek isterim sana. Ağlasan da, sızlasan da bir mendil olmak istemem sana. Beni öldüren her şey düşmanımdır. Sizler ya kötü doktorlarsınız ya da üfürükçüsünüz. Söyleyin ne işiniz var hayatımda? Hayatım bir aksesuar değildir; takıp takıştıracağınız. Bir yağmurun toprağa düştüğü anda, sizin için bir çimen olamam. Bir güzellik beklemeyin benden, yaptığınız bahçelerde. Ben açmak istemem, zevkiniz için. Gidin başka yerlerde gülistan kurun. Kimse için güzel görünme adına, köklerimi gizleyemem.
Hepiniz gazetelerdeki köşe yazıları gibi boşsunuz. Nedense hayatımdaki tüm köşeleri tutmuşsunuz. Hayatımda gazete kağıdısınız, duygularımı öldürüp üstünü örten. Kendinizi saklayamazsınız, tüm yanlı taraflarınızla üstümdesiniz. Benim için asparagassınız. Yalan yanlış duruşunuzla hayatımdaki intihal makelesisiniz. Buna rağmen tüm köşelerimi tutmuşsunuz. Siz kendinize entelektüel bir yan bulmuşsunuz. Minareyi çalıp kılıfını uydurmuşsunuz. Sonra o minareden ahaliye seslenip beni aptal ve boş bulduğunuzu duyurmuşsunuz. Sizin inancınız kendinizi duyurmaktır. Ses tonunuz inancınız kadar boştur. Tanrı'yı idrar yaptınız ve cami duvarına çişinizi yaptınız. Sonra manşet manşet benim dinsiz ve imansız olduğumu anlattınız. Kokusu çıkınca yaptıklarınızın, biz abdesti cami de bozar ve camide alırız dediniz. Mazlumların üzerinde kara bir bulut gibi durdunuz. Aptallık gibi yağdınız. Memleketi cahilliğe boğdunuz.