Beyninde kuş cıvıltıları oluyorsun. Öyle ılık, öylesine sıcak bir rüzgar el gezdiriyorsun dallarımda. Ardın sıra, kuşlar ötüşüyor, yapraklar arasından ışıkların sahne yaptığı yerlerimde. Beynimin içinde güzel sesin bir cennet nehri gibi şakımakta, çağıldamakta. Mutluyum işte. Seni düşünüyorum ondan. Sesini, gülüşünü aklıma yerleştiriyorum ondan. Bir orman kadar büyüyorsun beynimde. Yine de bir fısıltın bile kaçmıyor aklımdan. Düşüncelerimde bir kuş, bir şarkı, bir ılık rüzgar oluyorsun. Gözlerimden fışkırıyor ağaçlar. Har daldan ya kiraz ya erik ya dut gibi sarkıyorsun. Beynime tat veriyorsun, seni düşündükçe. Beni öyle mutlu ediyorsun ki, aklımın tam ortasında barok bir çeşme oluyorsun. Tüm düşlerim ve düşüncelerim saf ve berrek bir şekilde sana akıyor. Öyle yumuşak bir inişi var ki senli düşüncelerimin, alnımda suya vuran bir ışık gibi parlıyorsun. Beni sıcak, sımsıcak bir suyun içinde gevşetir gibi, rahatlatıyorsun. Boynumdan, ayak bileklerime kadar, bir huzur halinde iniyorsun. Sonra kalbimdesin. Kalbimde bir dalga sesi, filoş filoş oluyorsun. Ayak parmaklarımın aralığından fışkıran bir deniz suyu bir ince kum oluyorsun. Beni gıdıklıyorsun. Seninle dünyaya ayak basıyorum sanki. Sen yüreğime demli bir çay gibi doluyorsun. Bedenime bir dinginlik getiriyorsun. Bir uyku hali başlatıyorsun bende, yüreğime koyu duygular halinde girdiğinde. Kadife inceliğinde bir hayat yaşıyorum seninle. Yüreğimi bir elmas gibi değerli kılıyorsun. Sonra yüreğimi kadife sevginle, merhametinle sarıyorsun. Senin yanında ne yüreğim inciniyor- bilakis pırıl pırıl parlıyor- ne de aklıma kötü bir düşünce geliyor. Yüreğime bir dere gibi akıyorsun. Ve har kan pıhtısı bir balık büyüklüğünde oluyor içimde. Seninle büyük coşkular yaşıyorum. Seni çok seviyorum. Kimsesizlik herkesin içinde var olan bir yetimhanedir, biliyorsun. Sen, içimdeki tüm yetimhaneleri yıkıyorsun. Bana hep gülen, oynayan bir yan bırakıyorsun.