Ah bin kere ah... Son kez denize bakışımdır belki de yıldızların denizle oynayışını seyredişim. Bir boğulma anıdır denizle mehtap arasında kalışım. Bir insanın son kez çay getirişidir belki de ruhumun ölümcül soğukluğuna. Bir insan gözünün son bakışıdır bana gülüşlerimin son çabasında. Bu dünya sizin olsun, her gün eşeleğiniz çöplükleriyle. Artık yeter dediğimin, yetersizliğindeyim. Artık durun dediğimin canıma yettiği yerdeyim. Sevdiğiniz kara kaşımın altında gözlerim ıpıslakken, ölüm uykusundayım. Rüyalarımın tükendiği fakat gecelerimin ise bitmediği bir yerdeyim. Ben her akşam üzerine çarşaf niyetine kefen geçirdiği biriyim. Yaşamın türlü çiçekleri bir mutluluk elbisesi gibi üzerinizdeyken, çingeler gibi bir çalıp bir oynarken, yüreğimde bırakmadınız bir metelik sevgi. Çaldığınız tüm pembe düşlerim, sizin sermayeniz olmuştur. Tüm sevgililere düşlerimi, pembe gül niyetine sattınız. Ah bin kere ah... Sizler yeryüzünün kurtçuklarısız. Ah bin kere ah... Asla kelebeğe de dönüşemeyeceksiniz. Tüm dünyanın sizin lehinize döndüğü anlarda haklı bulunsanız bile asla haklı olamayacaksınız. Tüm kurulların size işlediği yollarda arabalarınızı üzerime sürseniz de, bir kara kaşım kadar gözümün üstünde yeriniz olmayacaktır. Dünyanın değersizliğinde ,sizin bir kıymetiniz olacaktır. Dünya size çok nimet sunsa bile, bir kara kaşım kadar gözümde kıymet taşımaz. Hal böyle iken, sür arabanı dünya malına. Ah bin kere ah... Gözyaşlarımın ve gülüşlerimin aynı anda yüzümde belirdiği andayım. Ağlayışlarım dünyanın saçmalıklarınadır. Gülüşlerim ise tüm bu saçmalıklara değer vermeyişimdendir. Ah bin kere ah... Kendimi atarsam kayalara, alnımdan boşalacak kanlarımın, kara kaşlarımı kaplamasından korkarım. Kendimi atarsam kara sulara, kaşlarımın karanlıkta kalmasından korkarım. Ey insanlar, boşuna beni intihara sürüklemeyin. Bilin ki ne sizin ne de dünyanın bir kara kaşım kadar değeri vardır. Kara kaşımdan bir kıl koparsa buna yanarım.