Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Arapça bir kelimedir şiir… “Bilme, tanıma, anlama” olarak açabiliriz bu kelimenin anlam bohçasını… TDK Sözlüğünde “Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım, koşuk…” ifadeleri kullanılıyor şiir için… Şirin manası şairin duygu ve düşünce dünyasıyla ilgili olarak değişebilir. Bu hususta inanç ve kanaatlerin de mühim etkisi vardır. Mesela “Son Sultanü’ş-Şuara” olarak tavsif edilen Üstad Necip Fazıl, şiir ve sanat için “Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış; /Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış...” beytini söyleyerek şiirin içeriğiyle ilgili kanaatini dile getirir. Öte yandan Cahit Sıtkı’ya göre, “Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır.” şiir… Sembolizmin bizdeki en büyük temsilcisi Ahmet Haşim’in anlayışına göre “Şair ne bir hakikat habercisi, ne bir belâgatli insan, ne de bir kanun yapıcıdır. Şairin lisanı; nesir gibi anlaşılmak için değil fakat duyulmak üzere vücut bulmuş, musiki ile söz arasında, sözden ziyade musikiye yakın, ortaklaşa bir dildir.” Tanpınar’a göre şiiri önemli kılan “Kelimelerin takibinden doğan ritim, ahenk v.s. vasıtalarla alelâde lisanla ifadesi kabil olmayan derunî haletlerimizi, heyecanlarımızı, istiğraklarımızı, neşe ve kederimizi ifade eden ve bu suretle bizde bedii alâka dediğimiz büyüyü tesis eden bir sanat olmasıdır....” Bu bakış açılarını ve şiir anlayışlarını çoğaltabiliriz. Demek ki şiirin manası, şairin dünya ve eşya algısına göre değişiklik gösteriyor. Şairin hissiyatı, şiirinin rengini belirliyor; o renk kelimelere yansıyor. Şiiri tanımlamak zor değil aslında. Herkes kendince bir tanım getirebilir şiire; nitekim getirmiştir de… Fakat bu tanımlar kişinin şiire bakışını yansıtır sadece. Yani şiirin mutlak bir tanımı yoktur, olamaz da, olmamalıdır da… Mesela büyük İslam bilgini İbn-i Haldun “Şiir, istiare ve belli vasıflar temeline dayanan, vezin ve kafiye bakımından birbirine eşit olan parçalara bölünmüş, her parçası kendi başına önündeki ve sonundaki parçalara muhtaç olmadan maksadı anlatan ve kendine mahsus Arap üslubu üzere terkip edilen belagatli sözdür.” diyor meşhur eseri olan Mukaddimesi’nde… Öte yandan Fransız şair Mallarme “Şiir kelimeler dinidir.” diyerek radikal bir görüşle çıkıyor ortaya. Bu görüşler kendilerini bağlıyor. Şiiri tarif etmek körün fili tarifinden farklı değil. Şiiri tanımlayanlar; bilgisi, görgüsü kadar tanımlar ancak… Fakat hepsinin bir dayanağı vardır; ama iddiaları mutlak doğru değildir. Onun içindir ki bu tanımlamalar bağlayıcı değil, aksine şiiri bir yönüyle sınırlayıcıdır. Zira şiiri tanımlamak ona hudut çizmektir, bu haddizatında gerekli de değildir. Bana göre “Şiir, sınırlı kelimelerle sınırsız manayı yakalamaktır. Şiir, duyguların kalp prizmasından yansıyan halidir. Şiir, kelimelerin renkli dünyasına yapılan esrarengiz yolculuktur. Şiir, az sözle çok şey anlatma sanatıdır. Şiir çetin bir dil işçiliğidir. Şiir, farkındalık oluşturma bilincinin müşahhas ifadesidir. Şiir, ruh sahrasında vaha bulma gayretidir. Şiir; ruhumuzu kemiren bunalımları, kelimelerin sırtına yükleyerek hafiflemektir. Şiir, anlamla ahengin kusursuz uyumudur. Şiir, hatıraların yangınından arta kalanları toplamaktır. Şiir, ruhun karanlıklarına doğan dolunaydır. Şiir, sabır ağacının tatlı meyvesidir. Şiir, hakikat gemisinde hayal avcılığıdır. Şiir, insanın kendi ruhuyla söyleşmesidir. Şiir hayatın ilk ve son basamağıdır. Şiir ruhun büyük uyanışıdır. Şiir, boy veren duyguların hasadıdır. Şiir, doyumsuz sevdaları ölümsüz mısralarda yeniden diriltmektir. Şiir, ölümsüz sevdaları bayraklaştırmaktır. Şiir, kadife duyguların kelimelerden taşmasıdır. Şiir, özgürlüğün söze dökülmüş halidir. Şiir, kelimelerden kusursuz duygu şatoları yapmaktır. Şiir, hissiyat ırmağına gönül tasımızı daldırarak ruh kabımızı doldurmaktır. Şiir, sevdalarla kavgaları aynı mısraya sığdırabilmektir. Şiir, kelimelerle sıkı dostluklar kurmaktır. Şiir, duyguların sağanak halidir. Şiir, yürek yaralarını sağaltan bir merhemdir. Şiir, Nemrut’un ateşine gül yağmurları yağdırmaktır. Şiir, ilahî aşk yolunda kahırları bal eylemektir. Şiir, sözlerin yangınıdır. Şiir, şairin hayata attığı en güçlü imzadır. Şiir, hayattaki ebedilik kavgasının söze yansımasıdır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |