..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu köle çoktur. -Darwin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Türkiye > Mustafa Şakarcan




5 Haziran 2010
Yardım Konvoyuna İsrail Saldırısı  
Mustafa Şakarcan
Bu konudaki eleştirim İsrail hayranlığından(!) kaynaklanmıyor. Eleştirim, hesapsızlık sonucu insanların ölmesine, ülke min itibarının zedelenmesine, düne kadar askeri ve ticari anlaşmalarımızın ve işbirliğinin olduğu bir ülke ile, ilişkilerin kopma noktasına gelmesine… Ya da ince hesaplar ile, Türkiye’yi adım adım maceraya sürükle me heveslilerine...


:AIBA:



İsrail’in Gazze’ye insani yardım götüren konvoya saldırması akıl ve vicdan dışı bir bir harekettir İsrail’in yaptığı zulümdür.Tartışılacak bir yanı yoktur. Fakat, bu olayda kendimize de ciddiyetle dönüp bakmamızı gerektiren yanlar var.

Ambargo ile dış dünyadan tecrit edilmiş, abluka altında , sıkıntılar içindeki insanlara yardım götürmek elbette insani bir görevdir. Dil, din, ırk farkı gözetmeksizin elden gelen yardım yapılmalıdır.
Fakat bu olay, başından beri sadece insani yardım değil, siyasi yanı da olan bir eylem görüntüsü verdi.
Yardım konvoyundaki kişilerin, İslami Cihad anlayışı ile gemiye bindikleri biliniyor.
‘’ Yardımı ne pahasına olursa olsun, Gazze’ye ulaştıracağız. Bu uğurda gerekirse ölürüz. Bize müdahale edilirse karşı koyarız’’ şeklinde açıklamalar vardı.
Bu inanmışlık ve dik duruş, sonuçları sadece kendilerini etkilediği sürece, saygı duyulacak bir şeydir.

Fakat, İsrail’in saldırısı sonucu ölümler yaralanmalar olunca, yardım konvoyu iki ülke arasında ciddi bir siyasi gerilimin, bir anda baş aktörü oldu.

İsrail’in, konvoyu durduracağı bilinmiyor muydu? ‘’One minute’’ ve Büyükelçi krizleri ile ortam zaten limoni idi. İkili görüşmeler sonucunda da, İsrail’in, konvoyun gelmesini istemediği biliniyordu.
Devletin her kanalından, konvoyun gitmemesi yönünde telkinler vardı. Bütün bunlara karşın ısrarla gitmek , öngörü eksikliği değil ise; maksadın sadece insani yardım değil, bu eylemden siyasi beklen tilerin de olduğuna işaret ediyor.

Hükümetin tavrına gelince : Gazze’ye uygulanan abluka, 36 aydan beri sürüyor.
Bu süreçte, diplomatik ataklarla dünyanın, uluslararası kuruluşların, İslam ülkelerinin konuya dikkati çekilir ve ambargonun kalkması yönünde çaba gösterilebilirdi. Böyle, ciddi bir çalışma göremedik. İslam ülkesi ve Gazze’ye komşu Mısır, ambargo uyguluyor. Arap ülkeleri ise, yıllardır tepkisiz…

Konvoyun hareketi öncesinde hükümet , ‘’ dışımızda gelişen sivil inisiyatif’’ gerekçesiyle bir tepki göstermedi. Komor Adaları bayraklı Mavi Marmara gemisine Beyrut’a gideceğini beyan ettiği için çıkış izni verildi. Bu arada yardım konvoyuna katılacak bazı milletvekilleri de gitmekten vazgeçtiler.
Hükümetin, geminin ne yapacağından ‘’resmi olarak’’ haberi yoktu. Fakat, olay anı TV görüntülerinde görüldü ki; gemi bir AKM (Arama Kurtarma Merkezi) ile irtibat halinde… Yani Türkiye’den takip edi liyor. Üstelik, devlet televizyonundan, yardım konvoyu ile ilgili, sürekli yayınlar yapıldı. Hükümetin resmi bir tavrı olmamasına karşın, bu konuda bir danışıklı dövüş olmadığına inanmak çok zor…

İHH Vakfı, bir anlamda hükümeti de peşinden sürükledi. ‘’Bile bile lades’’ anlayışı ile, konvoy hareket etti.

Saldırı olayı sonrasındaki hava ise ; Bu olayın üstünden, Türkiye’nin Ortadoğu politikalarını yeniden oluşturmak, Türkiye’ye yeni roller biçilmesi, ‘’Mehmetçik Gazze’ye’’ şeklinde özetlenebilir. Yapılan açıklamalar, yazılan yazılar, TV’ lerdeki tartışma programlarında dile getirilen görüşler bu yönde… Yani Türkiye, Ortadoğu dipsiz kuyusuna balıklama dalacak.
Bunlar, ülkemiz için tehlikeli sulardır. Sonu belirsiz maceradır. Mehmetçik’in Ortadoğu’da akıtacak bir damla bile kanı olamaz.
Ayrıca bu söylemler, konvoyun sadece insani yardım amaçlı değil, aynı zamanda Türkiye’nin yeni Ortadoğu politikası oluşturması için, bir basamak teşkil ettiği tezini güçlendiriyor.
Bu konudaki eleştirim İsrail hayranlığından(!) kaynaklanmıyor.
Eleştirim, hesapsızlık sonucu insanların ölmesine, ülkemin itibarının zedelenmesine, düne kadar askeri ve ticari anlaşmalarımızın ve işbirliğinin olduğu bir ülke ile, ilişkilerin kopma noktasına gelmesine…

Ya da ince hesaplar ile, Türkiye’yi adım adım maceraya sürükleme heveslilerine….

Kayıplar dolayısı ile acımız, elbette ortaktır. İsrail’in yardım konvoyuna saldırısı sonucu, hayatını kaybe den ve yaralanan vatandaşlarımız ile, bu olaydan birkaç saat önce gelişen ve İskenderun’da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bağlısı, İkmal Destek Komutanlığı’na yapılan saldırıda şehit olan ve yaralanan denizci askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim.
5 Haziran 2010 / Çanakkale








.Eleştiriler & Yorumlar

:: Bataklığa çekildik
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
7 Haziran 2010
Maalesef Ortadoğu bataklığının içine çekildik.Gönüllü/eylemci/aktivist diye lanse edilenler sanki radikal islamcı diye nitelendirilen grupların birer militanı. Ölen 9 Türk'ün cenazeleri üzerinden siyaset yapmaları bir yana bazı projelerinin de provasını yapıyorlar. En sıradan bir insanın gördüğü bu gerçekleri yetkililer görmüyorlar mı? Yoksa görüyorlar da nasıl olsa gündem değişti düşüncesiyle bu şovlara bilerek göz mü yumuyorlar? Paylaşım için teşekkürler. Saygılarımla.(Cevap: Bu oyunu farkedenlerin çoğalması dileğiyle... Saygılar Sayın Hocam.)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kamyonun Ardından
Açılımın İkramiyeleri

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yök' Ün Katsayı Kararı
Neden Hayır?
Bir Eğitim Projesi
2009'un En Bi Şeyleri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Arabalı Vapurda [Öykü]
Babam Cehennemde Çalışıyor [Öykü]
Size Nasıl Bir Ordu Lazımdı? [Öykü]
Bir Karşılaşma [Öykü]
Dolambaçlı Yollarda [Deneme]
Bir Gazinin Ricası [Deneme]
Diplomasi Oyunları Wikileaks [Deneme]
Bugün Babalar Günü [Deneme]


Mustafa Şakarcan kimdir?

1955 yılında İstanbul, Üsküdar'da doğdum. Evli, bir çocuk babasıyım. Emekli Deniz Astsubayıyım.

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduklarımın çoğundan, az ya da çok etkilenirim. Fakat edebi etkilenme için, edebi bir seviye olması gerektiğine inanıyorum. Kendimi, şu anda o seviyede görmüyorum.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mustafa Şakarcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.