Aşkın aldı benden beni. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
‘’Saldırının ardından geniş kapsamlı operasyon başlatıldı. Amaçlarına ulaşamayacaklar. Terörle bir yere varılamaz’’ türünden beylik açıklamaların, kafamda bir anlamı yok… Resmi, yetkililerin açıklamalarında sadece, sorumluluk denen ateşten topun elden ele dolaştığını görüyorum. Yazılan ve konuşulanların hiçbirini anlamıyorum. Anlamak ta istemiyorum. Siyasi ve askeri nedenleri sorgulamaya takatım kalmadı sanki… Televizyonda şehitler için yapılan tören görüntüleri, başbakan, genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının bölgeye gittikleri haberlerini izliyorum. Gazetelerde şehit fotoğraflarının altında yazan isimlerini okuyorum. Dışarıdan araç konvoyu sesi geliyor. Çıkıp bakıyorum. Bir sünnet çocuğu konvoyu… Onların kaçına böyle sünnet düğünü yapıldı acaba? Ve, şimdi sünnet olan kaç çocuğu; asker olduklarında böyle, bayraklı tabut içinde dönmek bekliyor? ‘’ soruları kafamda… Can Dündar’ın bugünkü yazısında ‘’babaların, evlatları doğunca büyüdükleri’’ yazıyor. Ya babalar, evlatları ölünce ne olurlar ki ? Oğlumun sünnet düğünü de güzel olmuştu… Düşününce, yüreğimi sıkan kıskaç daralıyor. Ve babalığım, asker geçmişim, taşıdığım gazi kartı, şehit aileleri, insani yanım, adalet ve vicdan duygularım, aklım ve mantığım… Hepsi birden, ayağa kalkıp, bağırarak sertçe tartışıyorlar. Hiç birine, ‘’Otur yerine bakayım’’ diyemiyorum. Kafamda sorular, kördüğüm… Bu acılar, bunca yıldır neden bitmiyor? Bitirmek mümkün değil mi ? Yaklaşık 300 kişilik bir kuvvetin hareketi, tertiplenmesi zamanında neden haber alınamıyor? ABD’nin komşumuz(!) olmasıyla, kapsam ve hedefi deği şen, işlevini kaybetmek üzere olan terör örgütü, ne oldu da bu durumda? ABD’den anlık istihbarat, insansız uçak Heron, gece görüş, termal kamera ? Prematüre doğup rehabilite edilmeyen, içi asla doldurul mayan; sadece bazı yazar çizer, sanatçı, arabesk fantezi şarkıcıların katıldığı destek toplantıları ile makyajlanan, adına bir türlü karar verilemeyen açılımın bu durumdaki rolü ne kadar? Saldırı olayından bir gün önce Genelkurmay Başkanlığı açıklamasındaki ‘’daha şiddetli, yoğun saldırılar bekliyoruz’’ un anlamı ne? Askere karşı uygulanan denizaşırı kökenli yıpratma, sindirme kampanyasının bu olaydaki rolü ne ? Hükümet, ‘’Bu, taşeron işidir. Arkasındaki gücü milletimiz biliyor’’ diyor. Ben de diyorum ki: Hayır, bilmiyorum. Biliyorsanız, gereğini yapmak görevinizdir. Gereği yapılsın, sonra da çıkıp açıklansın. ‘’Şu şekilde bir bağlantı vardı. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak gereğini yaptık’’ Bütün bu, bana artık anlamsız gelen soruların ve cevap larının açıklamaya yetmediği, bunların çok üstünde bir durum var. 11 ocağa daha, ateş düştü. Ve, daha kaç ocak yanacak? Aileleri, şehit cenazelerini bugün yarın karşılayacaklar. Ve, ardından... Elimi öptü. Öpüp, sesli sesli kokladım oğlumu. Kokusunu, yüreğimin en derinine atarak… Bugün, babalar günü. Çok karışığım. Acı içindeyim. Çok kederliyim... 20 Haziran 2010/Çanakkale
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Şakarcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |